Adres :
100. Yıl Bulvarı No:101/A, 06374 OSTİM/Ankara-TÜRKİYE Telefon : 0 312 385 50 90 Faks : 0312 354 58 98 E-Posta : korhan@ostim.org.tr

Türkiye’de Niçin Metro Satamıyoruz?

Ostim Editör
31 Mart 2020 18:47

Türkiye’de Niçin Metro Satamıyoruz?

Ülkemizde şu anda 12 ilimizde kent içi raylı sistem işletmesi hizmet vermektedir. Bu illerimiz İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir, Konya, Kayseri, Eskişehir, Adana, Gaziantep, Antalya, Samsun ve Kocaeli’dir. Bu işletmelerimizde 3.461 adet Metro, LRT, Tramvay ve Banliyö araçları hizmet vermektedir. Ayrıca yakın gelecekte raylı sistem kullanması planlanan diğer illerimiz; Diyarbakır, Mersin, Erzurum, Erzincan, Şanlıurfa, Denizli, Sakarya ve Trabzon’dur.

12 farklı ülkeden 14 farklı marka satın alındı

1990 yılından bu yana ülkemize 12 farklı ülkeden 14 farklı marka ve hiç yerli katkısı olmayan 2.168 adet araç satın alınmıştır. 2012 yılında Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri Kümelenmesi’nin (ARUS) kurulmasından bu yana ARUS’un gayretleriyle yurt dışından satın alınan araçlara yerli katkı şartı getirilmiş ve yerlilik oranı %0’dan %70’e çıkmıştır. 2012 yılından bu yana yerlilik şartı getirilerek 1.293 adet araç satın alınmıştır. Bu araçlardan 183 adedi %50-60 arasında yerli katkı sağlanarak üretilen Panorama, İstanbul, Talas, İpekböceği ve Green City gibi yerli ve milli markalı araçlarımızdır.

Durmazlar, Bursa Büyükşehir Belediyesi için 60 adet Green City marka LRT, 18 adet İpekböceği marka tramvay, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi için 18 adet Panorama marka tramvay, Samsun B. Belediyesi için 8 adet Panorama marka tramvay, İstanbul B. Belediyesi’ne 30 adet tramvay araçlarını üretmiş, Bozankaya firmamız da Kayseri B. Belediyesi için 30 adet Talas marka tramvay aracı üretmiş olup bu araçlar İstanbul, Bursa, Kocaeli, Samsun, Kayseri ve İstanbul şehirlerimizde hizmet vermektedir.

TCDD bağlı ortaklıkları TÜLOMSAŞ ve TÜVASAŞ yerli ve milli EMU ve DMU trenleri üretiyor. ASELSAN yerlileştirme çalışmalarına büyük destek veriyor. Ayrıca Bozankaya firmamız Bangkok/Tayland’a 88 adet metro aracı ve Bangkok Blueline-105 metro gövdesi üretmiş, Durmazlar firmamız da Polonya’ya 20 adet tramvay ihraç etmiştir. Son zamanlarda Durmazlar, Romanya’da 100 adet Tramvay, Bozankaya da Romanya’nın Timişoara şehrinde 16 adet Tramvay ve Iasi şehrinde de 16 tramvay ihalesini kazanmıştır. Anlaşıldığı gibi ARUS firmaları Tramvay, LRT, Metro, EMU ve DMU trenlerini tamamen yerli ve milli imkânlarla üreterek ihracata da başlamış bulunuyorlar.

10 milyar Euro döviz ödendi

Yukarıda da değindiğimiz üzere şimdiye kadar ülkemize yüksek hızlı trenler de dahil olmak üzere CRRC, Siemens, Hyundai Eurotem, CAF, ABB, Skoda, Bombardier vb. 12 farklı ülkeden 14 farklı marka raylı sistem aracı satın alınmış ve bu araçlara 10 milyar Euro döviz ödenmiştir. Yedek parça, stok, işçilik maliyetleri de hesaplandığında bu rakam 20 milyar Euro’yu bulmaktadır. Yerli olarak ise sanayicilerimiz sadece 200 milyon Euro’luk araç satabilmişlerdir. Bu alımlarda yerli ürün oranı %5’i geçmiyor.

ARUS’un büyük gayretleri neticesinde 7 Kasım 2017 tarih ve 30233 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 2017/22 sayılı raylı sistemlerde en az %51 yerli katkı şartı getiren Başbakanlık genelgesi, 15 Ağustos 2018 tarih ve 36 sayılı Cumhurbaşkanlığı tarafından onaylanan “Sanayi İşbirliği Programının Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar” yönetmeliği ile kamu alımlarında yerlileştirme ve milli marka üretim süreci resmiyet kazanmıştır. 11. Kalkınma Planı’nda 2023 yılına kadar %80 yerli ve milli markalar üretilmesi planlanmış, 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi’nde öncelikli sektörler içinde yer alan ulaşım araçları sektöründe stratejik malzemeler geliştirilmesi, milli ve özgün ürün üretimlerine öncelik verilmiştir.

Alımlar planlanırsa yerli firmalar yatırım yapar

Son 10 yılda toplam 1.290 araç yabancılara verildi.  Peki bu ihalelerde neden yabancılar tercih ediliyor? Yerli ve milli sanayi politikalarımıza neden uyulmuyor? Başlıca tespitler:

  • Belediyeler yurt dışı kredisi kullandığında, sözleşmelerde yerli katkı ve milli marka araç şartı istenmediğinden alımlar adrese teslim olarak yabancıya veriliyor.
  • Bürokrasi yerli üretime güvenmiyor. Daha önce çok defa denenmiş garantili ürünü daha pahalı olmasına rağmen tercih ediyor.
  • Çoklu alımlarda yerli firmalarımızın gücü yetmiyor. Alımlar daha önce planlansa ve makul bir takvime uygun olarak yapılsa yerli firmalarımız bu tarihe göre yatırımını tamamlayarak üretimlerini gerçekleştirebilir. Çoklu alımlarda çağrı usulü güçlü bir milli konsorsiyum teşvik edilse yerli üretimde başarı kaçınılmaz olacaktır.
  • TL ile ihaleye çıkıldığında eskalasyon hesabı (kur artışı ve enflasyon) yapılmadığından yerli firmalarımız kur artışından çekinerek zarar edebileceği riski ile ihalelere giremiyor.
  • Yerli firmalarımızdan ihalelerde yabancılardan farklı olarak damga vergisi ve karar pulu isteniyor.
  • Şartnamelerde yerli üreticileri engelleyici maddeler, daha önce yapmadığı şartlar getirilerek ihale dışına itiliyor. Örnek: Aracın 20.000 km yol yapmış olması, ray açıklığı 1 m. olan raylarda giden araç üretmiş olması, en az 10 adet iş deneyiminin olması vb. gibi yerli firmalarımızın giremeyeceği ve adrese teslimi belirten şartlar konuluyor.
  • Yerli firmalara yetersiz avans ve ödemeler yapılıyor. “Önce harca sonra hak et” prensibi uygulanıyor.
  • Tüm bu gerekçelerle yerli firmalarımız kapanma noktasına getirilerek ya yabancıya satmak zorunda kalıyor ya da işçi çıkarak küçülme yoluna gidiyor. Nihayetinde de kapıya kilit vurarak fabrikasını kapatmak zorunda kalıyor.

Milli konsorsiyum kurulmalıdır

Sektörün içinde bulunduğu durumu aşabilmesi için en başta Savunma Sanayii Başkanlığı’nda olduğu gibi bir yerlileştirme modeli getirilmelidir. Türkiye’deki raylı sistem ihalelerinde milli bir güç oluşturmak için milli bir konsorsiyum kurulması önem arz etmektedir. Belediyeler Yurt dışından kredi bulduğunda kamu ihale kanunu ve rekabet kurumu denetiminin dışına çıkıyor. Kredi veren yabancı kuruluşlar da yerlilik şartının uygulanmasını istemiyor ve kendi ülkelerinden alım yapılmasını destekliyorlar. Bu istisna kaldırılmalı. Bunlara da yerlilik şartı getirilmelidir.

Raylı sistem araç tedarik işinin uzun soluklu bir proje işi olmasına rağmen normal Mal Alımı yönetmeliğine göre ihale edilmesi önlenmelidir. Raylı sistem araç projeleri tasarım, imalat, test ve garanti süreçleri düşünüldüğünde minimum 4 yıllık bir süreci kapsamaktadır. Buna rağmen mevcut yönetmelik gereği normal bir hazır mal alımı gibi değerlendirilmektedir. Proje süresince oluşan tüm maliyetlerdeki dalgalanma, yerli üreticileri zor duruma düşürmektedir. Bunun önlenmesi gerekir.

Fiyat eskalasyonu hesaba katılmalı

Yerlileştirmenin gelişmesi için iyi bir planlama şarttır. Alt yapı ve araç alım işleri ayrılmalıdır. Yerli Üretim araç alımlarında uygulanan %15 yerli üretim fiyat farkı oranı uygulanması yasalaşmış olup bu uygulamanın idareler tarafından farklı şekillerde uygulanması önlenmelidir. TL olarak ihaleye çıkıldığında kur, enflasyon farkı vb. fiyat eskalasyonunun eklenmesi gerekir. Raylı sistem araç projelerine yerli ve milli üreticiler kur riski ve ihaleye eklenen gereksiz iş bitirme maddeleri nedeniyle katılamamaktadır. Bu nedenle ihalelerde TL kuru istendiğinde fiyat eskalasyonu hesaba katılmalı ve yerli firmalarımız öncelikli olarak çağrı usulü ile davet edilmelidir. Yerli firmalarımızdan istenen damga vergisi ve karar pulu ödemesi kaldırılmalıdır.

Dr. İlhami Pektaş

ARUS Koordinatörü

İçeriğe Yorum Yapabilirsiniz.