Cari Açığa Kontrol Enflasyonla Mücadele
2015-2017 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program (OVP) 8 Ekim 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Temel amacı “Büyüme performansını yükseltirken cari işlemler açığını düşürmeye devam etmek, enflasyon hedefine ulaşmak ve böylece makroekonomik ve finansal istikrarı güçlendirmek” olarak belirtilen OVP’de 2014 yılında GSYH büyüme tahmini yüzde 3,3 olarak yazıldı. Diğer yandan üç yıllık büyüme beklentisi ise sırasıyla 2015’te yüzde 4, 2016 ve 2017 için yüzde 5 olarak öngörüldü.
Türk ekonomisinin 3 yıllık yol haritası niteliğindeki 2015-2017 OVP, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından kamuoyuyla paylaşıldı. Babacan, “Enflasyonla mücadeleye kararlılıkla devam etmenin ardından, cari açık ikinci ama önemli bir önceliğimiz. Üçüncü ise olmazsa olmaz yapısal reformlara hız vererek büyümeyi artırmak.” dedi.
OVP’de geçen yıl 2014 için yüzde 5,3 olarak belirlenen enflasyon beklentisi yüzde 9,4’e revize edildi. 2014 büyüme rakamı yüzde 4’ten yüzde 3,3’e ve 2015 rakamı ise yüzde 5’ten yüzde 4’e revize edildi. Cari açığın gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı ise bu yıl için yüzde 6,4 ‘ten yüzde 5,7’ye çekildi.
OVP’nin Dünya Ekonomisi başlığı altında verilen bilgide; küresel düzeyde enflasyonun zayıf talep nedeniyle düşük seyrettiği, 2014 ve 2015 yılı dünya ticaret hacmindeki artışının Ekim ayında 2014 yılı tahminin yüzde 3,8’e, 2015 yılı tahminin de yüzde 5 seviyesine indirildiği aktarıldı.
Büyüme beklentisi yüzde 3,3
Planın Türkiye Ekonomisi kısmının girişinde ise büyüme rakamlarına ilişkin mukayeseler paylaşıldı: “İç ve dış talebi dengelemeye yönelik alınan tedbirler sonucunda 2012 yılında yavaşlayan büyüme hızı, 2013 yılında iç talep artışıyla tekrar ivme kazanarak yüzde 4,1 olarak gerçekleşmiştir. Üretim tarafından bakıldığında, 2013 yılında, sanayi sektöründe yüzde 3,4, hizmetler sektöründe yüzde 5,6 ve tarım sektöründe yüzde 3,5 oranında katma değer artışı kaydedilmiştir. Sanayi ve hizmetlerde büyüme hızları beklentileri aşarken, tarım sektörünün büyüme hızı beklentinin bir miktar altında kalmıştır.”
Net ihracatın büyümeye katkısının 2014 yılının ilk yarısında 2,7 puan olarak gerçekleştiği bildirilen OVP metninde, yılın ilk altı ayında yüzde 3,3 oranında kaydedilen büyümenin ardından; yılın ikinci yarısında hem net mal ve hizmet ihracatının hem de nihai yurt içi talebin büyümeye pozitif katkı vermeye devam etmesinin öngörüldüğü vurgulandı.
İkinci yarıda sanayi üretiminin ılımlı bir artış eğiliminde seyretmesi, tarımsal üretimin ise olumsuz hava koşulları nedeniyle azalması beklentisinin yer bulduğu 2015-2017 OVP’de, “2014 yılında GSYH büyümesinin yüzde 3,3 olacağı tahmin edilmektedir.” öngörüsü dikkat çekti.
OVP’nin ihracata yönelik kısmında ise “Siyasi gelişmeler nedeniyle komşu ülkelere yönelik ihracattaki daralmaya rağmen AB ülkelerindeki kısmî toparlanma sayesinde ihracatın 2014 yılında artış eğilimini koruyacağı ve 160,5 milyar dolar olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.” denildi.
OVP’DE DİKKAT ÇEKENLER
• Maliye politikası, ekonomik istikrarın desteklenmesine, yurt içi tasarrufların artırılarak cari açığın kontrol altında tutulmasına, enflasyonla mücadele edilmesine ve büyüme potansiyelinin yukarı çekilmesine yardımcı olacak şekilde uygulanacaktır.
• Özellikle sanayi sektöründe üretimde verimliliği artırmaya yönelik politikalar yoluyla toplam faktör verimliliğinin büyümeye katkısı artırılacak ve üretim faktörleri açısından daha dengeli bir büyüme yapısına geçiş sağlanacaktır. 2013 ve 2014 yıllarında negatif olan toplam faktör verimliliğinin büyümeye katkısının, program dönemi süresince hızla yükselmesi öngörülmektedir.
• Yurt içi kaynakların artırılması, kaynakların daha üretken alanlara yönlendirilmesi ve özel sektör imalat sanayii yatırımlarının artırılması, imalat sanayiinin GSYH içindeki payının yükseltilmesi ve işgücü verimliliğinin artırılması büyümenin sürdürülebilirliği açısından önem arz etmektedir.
• Teknolojik gelişme ve yerli üretimin artırılmasında kamu alımları etkin bir araç olarak kullanılacaktır.
• KOBİ’lerin Ar-Ge, yenilik ve ihracat yapabilme kapasiteleri geliştirilecek, markalaşmaları, kurumsallaşmaları ve yenilikçi iş modelleri geliştirmeleri etkin bir şekilde desteklenecektir.
• Organize sanayi bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri, küçük sanayi siteleri ve endüstri bölgeleri uygulamaları geliştirilecek; kuluçka ve iş geliştirme merkezlerinin nicelik ve nitelikleri artırılarak etkin bir şekilde hizmet vermeleri sağlanacak; kümelenme desteklenecektir.
• İthalata bağımlılığı ve teknoloji yoğunluğu yüksek olan sanayi girdilerinin yurt içinde üretilmesini sağlayacak yatırımlar desteklenecektir.
“PROGRAMDA YILGINLIK GÖRÜYORUM”
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, Orta Vadeli Program’a (OVP), “Program bize hedef vermek için yapılıyor. Ben bu programda bir yılgınlık görüyorum. Ekonomik hedefler küçültülüyor.” eleştirisini getirdi.
Özdebir, hedeflerin Türkiye’nin potansiyelini yansıtmadığını bildirerek, “Eğer önüne engeller konulmazsa, gölge edilmezse Türkiye, yılda yüzde 7- 8 büyümeyi rahatlıkla yakalayabilir.” dedi.
“Yerli sanayiye ilişkin tebliğlere uyulmuyor”
“İşletmelerinin yüzde 98’i KOBİ olan Türkiye’de büyük şirketlerin yani tuzu kuru olanların temsilcilerinden oluşan sivil toplum kuruluşlarının önerileri bizim derdimize deva olmuyor.” görüşünün altını çizen Nurettin Özdebir, şu hususların temas etti: “Yerli sanayiyi kollamak ve desteklemek için tebliğler yayınlanıyor, kanunlar çıkarıyor ama bunlara uyan ne bakanlık ne de belediye neredeyse yok. Biz metro ihalesinde yüzde 51 yerli ürün şartı koydurduk, Bakanlık da hızlı trende bunu uyguladı, bundan memnuniyet duyduk. Bunun takipçisi olacağız.”
“Cesur kararlar alınmalı”
Türkiye’nin yüksek büyüme potansiyelini açığa çıkarabilmesi için eğitim sisteminin yeniden kurgulanması gerektiğini söyleyen Özdebir, yapısal reformlar uzunca bir süredir rafa kaldırıldığını, yapılan yanlışlar nedeniyle gayrimenkul yatırımlar özendirilirken sanayi yatırımları adeta cezalandırıldığını ifade etti. Özdebir açıklamasında, “Geç de olsa ekonomi yönetiminin yeniden sanayiye ve gerçek sanayi yatırımlarına yönelik çalışmalar yapmalı ancak bu hazırlıklar mutlaka reel sektörün gerçek temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilmelidir.” ifadelerine yer verdi.
UZMAN GÖRÜŞÜ
Dr. Oktay Küçükkiremitçi
Türkiye Kalkınma Bankası
Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Müdürü
ORTA VADELİ PROGRAM (2015-2017) VE KOBİ’LER
Türkiye’nin onuncu Orta Vadeli Programı (OVP) 8 Ekim 2014 tarihinde Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından kamuoyuna açıklandı. Acaba bu yeni OVP, KOBİ’lerle ilgili neler söylüyor, KOBİ’leri ilgilendirecek konularda hangi mesajları, politikaları, beklenti ve tahminleri içeriyor? Kısaca bunları özetlemeye çalışalım:
Öncelikle, “KOBİ” ifadesi 245 maddeden oluşan OVP’nin iki maddesinde yer alıyor. Bu maddelerde KOBİ’lerin yenilik ve ihracat kapasitesini geliştirecek, markalaşmalarını, kurumsallaşmalarını sağlayacak faaliyetlere destek verileceği ve KOBİ ve girişimcilerin finansmana erişimini kolaylaştıracak alternatif finansman yöntemlerinin geliştirileceği belirtiliyor. Bilhassa KOBİ’lerin finansmana erişimini kolaylaştırma konusundaki hedef, daha önceki OVP’lerde de hemen hemen aynı ifadelerle yer almıştı. Gelecek dönemde uluslararası likiditede beklenen göreli daralma ve önemli bir kısmını KOBİ’lerin oluşturduğu reel sektörün yabancı para borçlarının büyüklüğü düşünüldüğünde (2014’ün Temmuz ayı itibariyle 250 milyar ABD Doları nakdi krediler olmak üzere toplam 278 Milyar ABD Doları); bu hedefin KOBİ’ler açısından kritik öneme sahip olduğunu düşünüyoruz.
OVP’de gerek dünya ekonomileri, gerekse de Türkiye için 2014 ve 2015 yılı büyüme tahminleri düşürüldü. Ayrıca 2015 yılı için sıkı maliye politikasının ve enflasyonla mücadelenin ön planda tutulacağı vurgulanıyor. Bu durumda da 2015 yılı, gerek iç piyasaya, gerekse de ihracata yönelik olarak çalışan KOBİ’ler için satışların büyük oranda artacağı bir yıl olacak gibi görünmüyor. 2015 yılında ihracatın yıllık olarak yüzde 8, ithalatın ise yüzde 6 oranında artacağı OVP tahminleri arasında. 2015 yılı için dünya ticaret hacmi artışı tahminin yüzde 5 olduğu, önemli ihracat pazarımız olan Avro Bölgesi’nin 2015 yılında yüzde 1.3 büyüyeceğinin tahmin edildiği düşünüldüğünde; özellikle ihracat hedefinin gerçekleşebilmesi için KOBİ’lerin yine çetin bir rekabet ortamı ile karşı karşıya kalacağı ortada.
Türkiye’nin en önemli sorunlarından birisi olan cari işlemler açığının temel belirleyicilerinden enerji ithalatı açısından OVP tahminleri, önemli enerji üreticisi ülkelerdeki siyasi belirsizlik ve riskler nedeniyle enerji fiyatlarının artırabileceği yönünde. Sıkı maliye ve enflasyonla mücadele politikalarına verilen önemin de programda sık sık vurgulandığını dikkate alırsa, 2015 yılı için KOBİ’lerin kullandıkları enerjinin fiyatının yükselme riski var.
KOBİ’leri ilgilendiren bir diğer husus da; OVP’de kamu alımlarında yurtiçinde üretilen ve yerli girdi kullanan ürünleri tercih edeceği ve ithalata bağımlılığı azaltan, yüksek teknolojili ürünleri yurtiçinde üretebilecek yatırımların destekleneceği ifadelerinin yer alması. Daha önceki programda da yer alan bu tedbirlerin uygulanmasıyla, hem yurtiçindeki değer zincirinin geliştirilmesi hem de KOBİ’lerin ülke ekonomisinin üretim yapısını güçlendirerek ithalata bağımlılığı azaltılmasında en önemli yapısal dönüşüm alanı olması söz konusu olabilecek. Bu tedbirlerin uygulanmasının ülke rekabet gücünün uzun vadede kalıcı ve sürdürülebilir bir şekilde arttırılmasının temel anahtarı olacağı açık.
Son olarak (elbette açık bir şekilde belirtilmese de), programda 2015 yılı tahminleri için kullanılan ABD Doları ortalama kurunun 2.29 olduğunu belirtelim.
Yazıda yer alan görüşler yazarın kişisel görüşleri olup çalıştığı kurumu bağlamamaktadır.