Gövde Fiyatına Offset Yeterli Değil!
Türk Hava Yolları’nın (THY) uçak alımlarında uygulayacağı offset’le ilgili tartışmanın yankıları sürerken konunun taraflarından açıklama geldi. THY, Airbus ve Boeing yetkilileri 33 milyar doları bulacak alımların ne kadarının yerli katkıyla gerçekleşeceğini ve yatırım planlarını anlattı. THY’nin verdiği bilgide toplam opsiyonlar dahil 252 adet uçak siparişi anlaşması kapsamında, ilgili firmaların uçak gövde fiyatlarının yüzde 20’si kadar Türk havacılık endüstrisine yatırım yapılacağı belirtildi. Bu açıklamalar sektör temsilcilerini tatmin etmedi. Yapılan yorumlarda; gövdenin tüm uçak maliyeti içinde yüzde 30’u aşmadığı, dolayısıyla yüzde 6’ya karşılık gelen iyi niyet anlaşmasının, yüzde 40 offset beklentisine cevap vermediği; hesaplanan endüstriyel katkının az olduğu dile getirildi.
Dünya Gazetesi’nde 16 Eylül 2013 tarihinde yer bulan “Havacılıkta offset yatırımı 4 milyar dolara gidiyor” başlıklı haberde THY, Airbus ve Boeing yetkililerince yapılacak yatırım miktarları açıklandı. İki firmanın uçak gövde fiyatlarının yüzde 20’si kadar Türk havacılık endüstrisine yatırım yapacağı bildirildi.
THY, rakamın 33 milyar dolar gözüktüğünü bunun ise liste fiyatı olduğunu söylüyor. Pazarlıkla bu rakamın düşürüldüğü bilgisi veriliyor. THY Basın Müşaviri Dr. Ali Genç gazeteye verdiği demeçte, "Airbus ve Boeing firmalarının bizzat vermiş oldukları offset miktarları, uçak gövde fiyatlarına göre belirleniyor. Airbus ve Boeing firması ile ortaklığımız arasında yapılan uçak alım anlaşması kapsamında, ilgili firmalar uçak gövde fiyatlarının yüzde 20’si kadar Türk havacılık endüstrisine yatırım yapacak.” diyor. Genç ayrıca şunları ekliyor: “Buradaki rakam firmaların kendi üretimleri karşılığında alacakları bedel üzerinden belirlenecek. Çünkü koltuk, motor, galley gibi parçalar başka üreticilerden temin ediliyor. Uçak alımları kapsamında afişe edilen fiyatlar liste fiyatları. Söz konusu liste fiyatları üzerinden yapılan pazarlıklar neticesinde Airbus ve Boeing firmalarından belirli oranlarda indirimler alındı. Afişe edilen fiyatların bir kısmını uçak gövde fiyatı oluştururken bir kısmını da motor ve diğer üretici firmaların ürünlerine ait fiyatlar oluşturuyor. Airbus ve Boeing firmalarının bizzat vermiş oldukları offset miktarları uçak gövde fiyatlarına göre belirleniyor.”
Boeing yetkilileri Türkiye’de havacılık sanayi ile işbirliklerinin sürekli genişlediği notunu düşüyor. Boeing’in açıklamasında, “Türk havacılık endüstrisinden gerçekleştirdiğimiz satın alımları yıllık bazda 125 milyon doları aşarken, 2013 yılı boyunca toplam yatırımları da 1.2 milyar doların üzerine çıkacak. Oxford Ekonomi bölümünün tahminlerine göre, Boeing’in Türkiye’deki faaliyetleri, bugün toplamda yaklaşık 2 bin 500 kişilik bir istihdam yaratıyor." deniliyor.
Airbus yetkileri ise yatırım planını ve istihdama etkisini şu sözlerle ortaya koyuyor: “Bugün Airbus’ın endüstriyel işbirliği Türkiye’de 2 bin 500 kişiye istihdam sağlıyor ve bu rakamın önümüzdeki senelerde 5 bine çıkması bekleniyor. 2025 yılına kadar Airbus’ın Türkiye yatırımlarının; A320 ailesi, A350 XWB ve A400M üretim oranındaki artışlarla 2.4 milyar doları bulması bekleniyor.”
Haberin bir başka bölümünde ise yerli üreticilerin görüşleri şu ifadelerle sayfaya taşındı: “OSTİM’li sanayiciler, Türkiye'nin 33 milyar dolarla tarihi rakamlara ulaşan uçak siparişlerinden offset kapsamında daha çok pay istiyor. Türk Hava Yolları (THY), son yapılan uçak alımı kapsamında, Airbus ve Boeing firmalarından toplam opsiyonlar dahil 252 adet uçak siparişi vermişti. OSTİM Başkanı Orhan Aydın, bu alımdan Türk sanayicisinin offsetle 21.8 milyar dolar pay alması gerektiğini söyledi.” (Kaynak: Dünya Gazetesi-16.09.2013)
Yüzde 40 olmalı!
Bilindiği üzere, THY tarafından imzalanan uçak alım anlaşması hem bütçesi hem de sivil havacılığa olan katkıları nedeniyle ayrı bir öneme sahip. THY ve iki firmanın açıklamalarına temkinli bir yaklaşım var. Özellikle Batılı ülkeler başta olmak üzere, dünya genelinde uygulanan offset örnekleri dikkate alındığında, ülkemizdeki bu potansiyelin açıklamalardaki rakamlardan fazla olması gerekiyor.
Uçak alımlarına ilişkin yapılan açıklamaların ne anlama geldiğini sektör temsilcilerine sorduk. Ortak görüş; gövdenin tüm uçak maliyeti içinde yüzde 30’u aşmadığı, dolayısıyla yüzde 6’ya karşılık gelen iyi niyet anlaşmasının, yüzde 40 offset beklentisine cevap vermediği; hesaplanan endüstriyel katkının az olduğu yönünde.
İşte sektörün tespitleri:
- Özellikle THY’nin son alımları ve diğer özel havayolu şirketlerinin alımları göz önüne alındığında, uygulanacak olan bir offset taahhüdünün ülke ekonomisine katkısının azımsanmayacak boyutlarda olacağı düşünülmektedir.
- THY’nin son alımlarında “gövde fiyatı üzerinden” belirli bir iş payının endüstriye verilmesi konusunda Airbus ve Boeing firmaları ile anlaşıldığı söyleniyor. Temel olarak uçağın gövde maliyeti tüm uçak maliyeti içerisinde %30’lar seviyesinde kalıyor. Oysa bu tedarik projeleri Türkiye’de hava araçları için stratejik öneme haiz motor ve ilgili aksam ve aviyonik ekipmanların tasarım ve üretim alt yapısının geliştirilmesi amacıyla da değerlendirilebilir. Dolayısıyla sadece gövde payı üzerinden hesaplanan endüstriyel katkı beklenenin altında kalmaktadır.
- Airbus ve Boeing projelerinin Türkiye’de yarattığı/yaratacağı istihdam ve yatırım tutarları konusunda bir karışıklık var. THY alımları ile askeri projeler birbirine karıştırılıyor. Bilindiği üzere askeri projelerin endüstriyel katılım/offset koordinasyonu Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) tarafından yürütülüyor. SSM yönergelerine göre yapılan tedariklerde Türkiye ekonomisine hem teknolojik hem de üretim bazlı geri dönüşüm sağlanıyor, taahhüdünü yerine getirmeyen firmalara cezai yaptırımlar uygulanıyor. Oysa savunma dışı kamu alımları bu yönergeye tabi değil, dolayısıyla milyar dolarlar bazındaki askeri projelerden sağlanan kazanç, maliyeti çok daha fazla olan sivil uygulamalardan alınamıyor. Firmaların Türkiye’ye sağlayacağı gelecek dönem yatırım ve istihdam taahhütlerinin çoğu zaten askeri projeler vasıtasıyla alınan taahhütler.
- Havacılık ve uzay gibi kritik teknolojileri içeren sektörlerde büyük ölçekli tedarik yapılması durumunda dünyadaki diğer ülkelerin endüstriyel katılım yaklaşımı çok farklı. Örneğin, Çin’de Airbus fabrikasının kurulması gibi ya da doğrudan bir ana komponentin tek kaynak üreticisi olmak gibi. Biz firmalardan bu taahhütleri istemeyerek, aslında o uçağı üreten diğer ülkelerin sanayilerini desteklemiş oluyoruz. Oysa kritik bir teknolojik kabiliyetin ülkeye kazandırılması ya da projenin stratejik ortağı olarak tek kaynak üretim/bakım- onarım vb. görevlerin milli sanayi tarafından üstlenilmesi çok önemli kazançlar.
- Kamunun büyük ölçekli dış kaynak alımlarında “endüstriyel katılım” konusu mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Mevcut DTM tebliği bu konuda kesin yaptırım getirmiyor. Son dönemde demiryolu ve nükleer santral alanında başlatılan çalışmalar var, ancak yeterli değil. Bu konuda savunma sanayii uygulamalarında olduğu gibi mutlaka yaptırımlar içeren bir uygulama olmalı. Dış kaynaklı kamu alımlarında uygulamaları yönetecek bir koordine makamının belirlenmesinin faydalı olacağı değerlendirilmektedir.
- Türkiye’nin 2023 500 Milyar $ ihracat hedefi içinde “savunma ve sivil havacılık” payının mevcut 1,2 Milyar $ seviyesinden, 15 Milyar $ seviyesine çıkması hedeflenmiştir. Bu hedeflerin gerçekleştirilmesi ve bu ihracatın sürdürülebilir olması açısından ülkemizin havacılık, enerji vb. alanlardaki büyük çaplı yurt dışı kaynaklı kamu alımlarından yaratılacak projelerin kaldıraç etkisinden mutlaka istifade edilmeli ve sivil havacılıkta yerlileşmeyi arttırmak için, endüstriyel katılım uygulaması mevzuatta yapılacak bir düzenleme ile zorunlu hale getirilmelidir. Büyüyen Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşabilmek için satın alma gücünden mutlaka yararlanmayız.