Özdebir: "Enflasyonda Kalıcı Düşüş Bekliyorum"
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, enflasyonda ve faizlerde yılın ikinci yarısından itibaren kalıcı düşüş beklediğini söyleyerek, "Kurların daha aşağı inmesinden de tedirgin oluyorum." dedi.
ASO Başkanı Özdebir, Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) Başkanı Turgay Türker ve Yönetim Kurulu üyeleriyle biraraya geldi. Türker, görüşmede EMD’nin tarihçesinden bahsettiği Özdebir'e derneğin yaptığı çalışmaları anlattı. Türkiye ekonomisinde yaşanan son gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Özdebir ise, gıda enflasyonundan faize; kurlarda yaşanan düşüşten istihdama kadar birçok başlıkta açıklamalar yaptı.
“İmalat ve ihracat iyi gidiyor”
Nurettin Özdebir şu hususlara işaret etti: “İmalat sanayi ve ihracat iyi gidiyor. Yurtdışına iş yapanlar, yurtdışındaki firmalara yan sanayi iş yapanlar üç vardiya çalışıyorlar. Mutlaka içlerinde kısmeti kesik olanlar vardır. Ama bazı sektörlerle ilgili sıkıntı var. Konfeksiyonda beş büyük firma konkordato ilan etmişler. Konfeksiyon sektörü ciddi sıkıntıda.
Ciroları yüzde 30-40’lara düşmüş durumda. AVM’ler cumartesi Pazar kapalı. Çalışan insanlar cumartesi ve Pazar AVM’ye gidiyordu. Akşam da erken kapattıkları için cirolar düşmüş vaziyette. Satanların astronomik mağaza kiraları ve masrafları var. AVM’ye katılım payı, ortak giderler, kiralar... Bazı AVM’lerde borcunu ödemiş olan, yatırımını sıfırlamış olanlar biraz daha insaflı davranıyor ama öbür tarafta kiraları temlik etmiş vaziyetteler. Onlarla ilgili sıkıntı var. AVM’lerin bir dizaynı var, elbise satanlar bir yerde, ayakkabıcılar bir yerde, yiyecek içecek başka bir yerde. Dara düşenler yerlerine başka kiracılar bularak bu düzeni de bozuyorlarmış. Onlar da AVM’leri sıkıntıya sokuyor. Şöyle bir sıkıntı daha var. Sivil havacılığa çalışan firmalar. Şu anda uçaklar yerde olduğu için, bütün siparişler iptal edilmiş vaziyette. Global uçak şirketleri, Türkiye’deki firmalara verdikleri siparişleri iptal ettiler.
“Kur inince tedirgin oluyorum”
Kurların daha aşağı inmesinden ben tedirgin oluyorum. Bunu söylediğim için birçok yerden fırça yedim ama ben rekabetçi kurun sadece ihracat için değil yurtiçinde de rekabet edebilmek için gerekli olduğunu düşünüyorum. Kurlar 8 küsürlere çıktığı zaman Türkiye’de ara malı üretiminde yüzde 22 artış oldu. Dolar kurunun 7 liranın daha aşağı inmesi Türkiye’nin lehine olmaz. Bu dengeleri iyi korumak lazım.
Rekabetçi kur sadece yurtdışına mal satmakla ilgili değil bence şu anda zaten ciddi bir iç pazarımız var. Mallar neredeyse artık serbest dolaşıyor. Dünyada üretilen bir şey bir tuş kadar yakın size. Rekabetçi kurla imalat sanayi güzel koşuyor. İşe ihtiyacımız var. Firmalarımız borçlu. O borç çalışarak ödenecek. Çok dile getirdik ikame para diye bir şey açıklamıştık. Ama maalesef biz anlatamadık.
Yurtdışında da uygulanan bir yöntemmiş. Hatta İsviçre’de bu işi yapan bir banka da var. Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan Bey’e de gidip arz edeceğiz. Onların bakış açısıyla bazı şeyler olmaz ama o kafadan sıyrılabilirse çok doğru şeyler de yapılabilir. Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal Bey de bana göre güzel götürüyor. Faiz hepimizin canını acıtıyor ama kanser olduğumuz zaman zehri kemoterapi olarak da alıyoruz. Tedavide radyasyonu alıyoruz zararlı, öldürücü olduğunu bildiğimiz halde. Ama ne için alıyoruz, iyi olmak için. Bende çok fazla sürmeyeceğini yılın ikinci yarısından itibaren Türkiye’nin faizler konusunda da normalleşeceğini tahmin ediyorum.
“Kur, buradan aşağı inmemeli”
Reel efektif kur yüzde 60’lara kadar düşmüştü şu anda yüzde 98 bile olmuş olabilir. Demek ki ideal kur buralar, buradan aşağı inmemesi lazım. İmalat sanayi koşuyor dedik. İmalat sanayinde hala eleman açığımız var. 2. OSB Başkanımız ‘bin 500 kişi işe gelse alacağım’ diyor. Aynı şeyi 1. OSB Başkanı da ‘2 bin kişi olsa işe alırız’ diyor.
ASO Sürekli Eğitim Merkezi diye bir okul açtık. Burada eğitimden çıkmış kişilerin yaşına bakmadan meslek sahibi yapıp işletmelere yerleştirmekti. Ayda 2 bin 100 lira üste para veriyoruz meslek öğrensinler diye. Kursa başlarken hangi işletmede çalışacakları belli. Ama üste para aldıkları halde gayet nezih ortam olduğu halde öğrenci bulmakta zorlanıyoruz. Çok acı, kursiyerlerin yüzde 5’i bir üniversiteden mezun olup gelmişler.
“İnsan kaynağı planlanmalı”
Üniversite mezunu olarak iş bulamamışlar orada frezeci, tornacı, tesfiyeci gibi meslekleri öğrenip evini geçindirmeye çalışacaklar. Bu çocuklara yazık günah değil mi? Bu ülkenin insan kaynağının planlanması lazım. 8 milyon üniversite öğrencimiz var diye övünüyoruz ama bu 8 milyona Türkiye’nin ihtiyacı var mı? Ya da bunları istihdam edebilecek miyiz? Bu çocuklar için istihdam edilemeyecekleri bir alanda eğitim almaları için devlet minimum 4 sene masraf yaptı, çocuğun 4 senesi gitti. İnsanlara yazık ediyoruz. Türkiye’nin insan kaynağını planlaması lazım. Şimdi gıda enflasyonundan bahsediyoruz. Lisanslı depoculuk kuruldu, Ürün İhtisas Borsası kuruldu. Son derece iyi niyetli yapılmış bir şey, ama ne oldu? Geçen bankaların da bu işe girdiğini duyunca çok canım sıkıldı. Ürününü teslim etti onun karşılığında şu hesapta şu kadar ton ürün var diye sertifika çıkardı.
O sertifikayı parası olan birisi gitti aldı. Buğday hasat zamanı fiyatı en ucuz, nisan sonuna kadar bu fiyatlar pik yapar. Adam satmıyor, bizim Ürün İhtisas Borsası’nda buğday kağıdı üretecek kadar büyüklüğümüz yok. Çünkü dörtte üçünü ihraç ediyoruz. Piyasa her zaman o ürüne aç. O kağıdı eline alıp cebine koydun mu kar etmen yüzde bin. Bizde rekabet eksik hala, arz yönünde rekabet eksiğimiz var. Bu köylü bundan para kazansın diye yapıldı, amaç oydu.
“Spekülasyon yapıyorlar”
Köylü kağıdı eline aldı o günkü şartlarda iyi para veren birine sattı. Köylüye yaramadı yani tasarruf sahibine yaradı, tasarruf sahibine yaradı demek fazla kibar oluyor, spekülatöre yaradı. Bu çok daha vahim bir olay. Çünkü bankacılık devletin tekelinde olan bir iştir. Kamunun olan mevduat toplama yetkisini bu insanlara kullandırır. Bir banka hiçbir zaman kamunun yetkisini kullanırken kamu aleyhine iş yapamaz. Ben bankaya mevduat yatırıyorum, mevduatı alıyor banka, enflasyon, fiyat farkı yaratacak şekilde piyasada spekülasyon yapıyor. Yani banka benim paramla beni vuruyor. Bu piyasa etik düzenlenmiş, bizim arz yönünde sıkıntımız varsa bu piyasaya kurallar koymak lazım.
Diyeceksiniz ki 'bu işle uğraşanlar bu kağıdı alabilirler, sen makarna mı üretiyorsun bu kağıdı alabilirsin’ diyeceksin. Belli kısmını belki tasarruf sahiplerinin istifadesine sunabilirsin. Sen bunların hepsini açtığın zaman meydan spekülatörlere kalır. Halkın en temel girdisi olan un, unlu mamullerin, zeytinyağının fiyatı artar. Enflasyonda kalıcı düşüş bekliyorum. Bazı ürünlerin sezonluk yükselmesi normal. Enflasyon rakamlarının geri geleceğini düşünüyorum. Virüs, mutasyon, yaptırım gibi olağanüstü bir şey olmazsa ikinci çeyrek sonundan itibaren iniş bekliyorum. Şu andaki gibi giderse Merkez Bankası’nın 9.4 hedefini bile aşağı çekeceğini tahmin edebiliyorum.”