Adres :
100. Yıl Bulvarı No:101/A, 06374 OSTİM/Ankara-TÜRKİYE Telefon : 0 312 385 50 90 Faks : 0312 354 58 98 E-Posta : korhan@ostim.org.tr

Enerjide %75 dışa bağımlıyız”

Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Yönetim Kurulu Başkanı ve Eski Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı Süreyya Yücel Özden, Türkiye’nin enerji konusunda %75 dışa bağımlı olduğunu ve bu sebeple dışişlerinde hiçbir gerçekçi politika üretemeyeceğini söyledi.
Ostim Editör
09 Aralık 2011 00:00

Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Yönetim Kurulu Başkanı ve Eski Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı Süreyya Yücel Özden, Türkiye’nin enerji konusunda %75 dışa bağımlı olduğunu ve bu sebeple dışişlerinde hiçbir gerçekçi politika üretemeyeceğini söyledi.

TOSYÖV Ankara Destekleme Derneği tarafından düzenlenen, “Türkiye’de Enerji Sektörü ve Yenilenebilir Enerji” konulu konferansta Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Yönetim Kurulu Başkanı Süreyya Yücel Özden, Türkiye’de enerji sektörünün durumu, yenilenebilir enerji ve KOBİ’lerin bu konuda yapabilecekleri hakkında görüşlerini katılımcılarla paylaştı.
OSTİM OSB’de faaliyet gösteren TELMEK Makine firmasının Konferans Salonu’nda gerçekleşen toplantıda Özden, öncelikle Türkiye’nin birincil enerji kaynakları alanındaki durumunu sayısal verilerle ortaya koydu.
Özden şu tespitleri yaptı:
“Petrolde 2,5 milyon ton üretim kapasitemiz var, tüketimimiz ise 31 milyon ton. Zaten dışa bağımlılığımızın çok büyük bir bölümü petrolden kaynaklanmaktadır. İkinci konu da doğalgazdır. Doğalgazda üretim durumumuz 0,73 milyar metreküp, yani yok denecek kadar az, tüketimimiz ise 37 milyar metreküp. Yani bu konuda da tümüyle dışa bağımlıyız. Kömürde ise 75 milyon ton linyit, 3 milyon ton da taş kömürü üretimimiz var. Ne yazık ki 20 milyon ton kömür ithal eder durumdayız. İşte Türkiye, işte Ortadoğu’ya hükmetmek isteyen, AB’ye politika öneren, olmazsa kızan-bağıran ülkenin enerji açısından manzarası bu; % 73 oranında dışa bağımlıyız. Yani dışarıdan birisi vanayı kapattığı anda yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Şehirlerimizde hayat durur, kışın ortasında donmaktan kurtulamayız. Hiçbir anlaşma geçerli değildir, atılan hiçbir imza da bizi kurtaramaz.”

Sanayicilere tavsiye
OSTİM’li sanayicilerden de daha verimli enerji kullanımı için duyarlı olmalarını isteyen Özden, 4 birim elektrik tüketip 1 birim iş yapmak yerine 1 birim elektrik tüketip 1 birim iş yapabilecek duruma gelmelerini istedi. “Üretip piyasaya sürdüğünüz ürünler de verimli enerji kullanan ürünler olmalıdır. Örneğin çamaşır makinesi üretiyorsanız o makine elektriği verimli kullanabilen bir makine olmalıdır” diyen Özden, bu tür makineler verimsiz olduktan sonra zaten vatandaşın yapabileceği çok bir şey de kalmıyor” dedi.

“Barajlar konusunda devletin bir plân yapması gerekiyor”
Son günlerde sıkça gündemde yer bulan barajlar konusuna da değinen Özden, Türkiye’de devletin milli bir baraj planlaması yapması gerektiğinin altını çizdi. Özden şöyle konuştu: “Türkiye’de devletin, ülkenin hangi bölgesine ne tür baraj yapılabilir, kaç tane yapılabilir, hangisinden ne kadar enerji elde edilebilir, tüm bu soruları cevaplayan bir fizibilite çalışmasının sonunda ortaya bir plan çıkarması gerekir. Bu plan yapılırken kömür de dikkate alınmalıdır, rüzgâr da, enerji nakil hatlarındaki durum da, iletimdeki kayıplar da, çevreye olan etkiler de… Ondan sonra özel sektör çağırılır ve denir ki buralara şu barajları yapabilirsiniz, buyurun yapın.”

“Nükleer santrale gelmeden yapılabilecek çok şey var”
Katılımcıların soruları üzerine, Rusya ile yapım anlaşması imzalanan nükleer santral konusunda da düşüncelerini dile getiren Özden; “Temiz üretim teknolojisi istiyorsanız en temiz üretim teknolojisi Nükleer santraldir. Üretirken çevreye hiçbir zararı yok. Fakat 2 önemli olay var, öncelikle müthiş gelişmiş bir işletme düzeyine ulaşmış olmanız lazım, hata kabul etmez. İkinci olarak, nükleer santralin 30 – 35 yıl gibi belirli bir ömrü vardır. Bu ömür dolduktan sonra bu santrallere ne yapılacağı sorgulanıyor. Ayrıca kullandıkları yakıt, kullanımın ardından atık haline gelince nerede nasıl depolanacağı sorgulanıyor. Bunları çözmek çok büyük paralar gerektiriyor.” dedi. Ülkemizde yapılacak bir nükleer santral gündeme geldiğinde acaba nükleerden önce yapılacak başka şeyler yok mu diye sorgulayan bazı kesimler de olduğunu belirten Özden, nükleer santrali düşünmeden önce, mevcut durumu iyileştirmek için alınabilecek önlemleri de şöyle sıraladı:
“Örneğin, nükleer santrale gelmeden önce %17 kayıp-kaçak elektrik oranını sıfıra indirebilsek, mevcut santrallerimizin bakım onarımına para ayırsak da o santrallerden daha çok elektrik elde edebilsek, toplumumuza anlatsak ve enerjimizi daha verimli kullanmayı öğrensek, barajların etrafını ağaçlandırsak ve barajların dolmasına engel olup ömrünü uzatsak ve yenilenebilir enerji kaynaklarımızın tümüyle verimli kullanılmasını sağlayabilsek de tüm bu yaptıklarımız yetmezse o zaman nükleer santrali düşünsek daha doğru bir iş yapmış oluruz kanaatindeyim.”

 

İçeriğe Yorum Yapabilirsiniz.