“Firmalar, köpek balıkları gibi olmalı”
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Cumhuriyetin kurulduğu 1923’de yıllık ihracatın 51 milyon dolar olduğunu hatırlatırken, “Şimdi bu ihracatı sadece 5 saatte yapıyoruz” dedi.
Bakan Tüzmen, “9. Dış Ticaret Haftası toplantısının” açılışında yaptığı konuşmada, Artık küresel ekonomide firmalar, köpekbalıkları gibi olmak zorundadır. Yüzmekten, hareket etmekten vazgeçen, yorgunluğa yenik düşen ölecektir” diye konuştu.
Türkiye’nin artık, istekli bir gelecek vizyonuna dayalı İnovasyon ekonomisine geçiş süreci ile ve ekonomik olarak bir teknolojik kalkış sürecinde olduğunu belirten Tüzmen, şöyle devam etti:
“Artık küresel ekonomide firmalar, köpekbalıkları gibi olmak zorundadır. Yüzmekten, hareket etmekten vazgeçen, yorgunluğa yenik düşen ölecektir. Diğer yandan rekabete adaptasyon, sınaî verimlilik, ar-ge, inovasyonunun sürekli kılınması ve toplam faktör verimliliğinin iliştirilmesinin esas yolu, insan kaynağı ve insana yapılan yatırımdır. Bu kapsamda eğitim temelli dış ticarete yönelik kalkınma modelinin de önümüzdeki dönemde ciddi şekilde verileceğine, geleceğe yönelik teknoloji transferini çok yakinen takip eden bir sanayiye sahip olacağımıza ve 2023 ile sonrası dönemlere yönelik hedeflerimize ulaşma konusundaki sebatımızı da koruyacağız.”
Tüzmen, “Türkiye hızla emek yoğun veya düşük sermaye yoğun sektörlerden, sermaye ve hatta teknoloji yoğun sektörlere doğru kaymakta, diğer bir ifadeyle sanayileşmekte, dış ticaretimizin yapısı da buna paralel ciddi bir değişime uğramaktadır” diye konuştu.
Türkiye’nin bugün, sadece “sıradan, vasat ya da fason ürünler” ihracatı yapan ülke konumundan hızla uzaklaşarak, artık “marka ve kalite üreten, pazarlayan, rekabetçi” bir ülke konumuna geldiğine dikkati çeken Tüzmen, bu geçişin Türkiye’yi daha sofistike, daha bilgi ve teknoloji yoğun ürünlere şimdiden yöneltemeye başladığını bildirdi.
TURQUALITY PROJESİ
Konuşmasında ‘Turquality Projesinin’ uyguladığını da hatırlatan Tüzmen, Türk imajının, Türkiye imajının, Türk bayrağı imajının, Türk ürünü imajının hepsinin bir bütün ve vazgeçilmez olduğunu ekledi. Türkiye’nin hem ekonomik hem de ulusalar arası politika gelişmeleri açısından kendine güvenen, kendi tez ve çıkarlarına sahip çıkabilen bir ülke haline geldiğine işaret eden Tüzmen, bu eğilimin sürekli ve kalıcı olduğunu söyledi.
KÖPEKBALIĞI
“.Köpekbalıklarının milyonlarca yıldır hayatta kalmalarının sebeplerinden biri de diş ve çene yapıları. Dişler alt ve üst çenede 4 ya da 5 sıra halinde dizilir ve sayıları türlere göre değişir. Bu dişlerin hemen arkasındaysa "yedek dişler" diyebileceğimiz dişler bulunur. Beslenme sırasında hayvanın dişleri kırıldığında yerini bu dişler alır. Bu hızlı değişim birkaç günle birkaç haftada olabilir.
Köpekbalıklarının diğer canlılara üstünlük sağlamalarına yarayan bir başka özellikleriyse duyu organlarıdır. Koku alma ve işitme duyuları iyi gelişmiştir. Kan kokusunu 3 km uzaktan alabilirler. Çok küçük sesleri duyabilir ve geldiği yönü tayin edebilirler (insan sualtında sesi duyar ama geldiği yönü tayin edemez). Görme duyuları pek gelişmemiştir. Zaten genelde derin sularda yaşadıkları için, görme duyularını pek kullanmazlar. Vücutlarının yan tarafında bir çizgi şeklinde bulunan ve "yanal organ" denen duyu organlarıyla manyetik alanları algılayabilir, yön tayini yapabilir (özellikle bulanık suda) ya da yaralı bir balığın çıkardığı titreşimleri saptayabilirler.
Köpekbalıklarının en önemli duyu organıysa "Lorenzini ampulleri" denen elektro reseptör hücreleridir. Vücudun baş kısmında bulunan ve l mm'lik kanallarla dışarıya açılan yapılardır. Elektriksel uyartılara karşı oldukça hassastır.
Bu kadar hassas duyu organlarına sahip bir canlı için av bulmak ve onu avlamak çok güç olmasa gerek. Avlanmada ilk uyarılan koku alma ve işitme duyularıdır. Harekete geçen hayvan ava yaklaştıkça görme duyusu devreye girer. Avı bulduğunda etrafında daireler çizmeye başlar. Bir müddet sonra bu daireler küçülmeye ve çapraz geçişler yapmaya başlar. İyice yaklaştığında gözleri geriye doğru kayar ve özel bir kapakla kapanır (parçalama sırasında koruma amaçlı). Bu andan sonra artık devrede sadece elektroreseptör organları çalışmaktadır ve hayvan elektrik yayan her şeye saldırır. Ağız açıldığında alt çene dışarıya doğru çıkar ve avını yakalayan hayvan üst çenesiyle avını tutar. Alt çeneyle de parçalar. Bu arada kazayla parçalanan kendi türlerini dahi yiyebilirler. Tek tek avlandıkları gibi, grup halinde de avlanabilirler. Uzmanlar dalarken ya da yüzerken saldırgan tek bir birey görüldüğünde korkulacak bir durum olmadığını ama sürüyle karşılaşıldığında durumun pek güvenilir sayılamayacağını söylüyorlar.” (/http://www.denizce.com/shark.asp)
Kaynak :