Ostim ‘hızlı balık’ adayı
Ostim, Referans Gazetesi tarafından düzenlenen 2006 “Hızlı Balık” ödülü yarışmasına aday gösterildi. Ödül yönetmeliğine göre Ostim’in 2005 yılında gösterdiği performansla ödül değerlendirme sürecinin ilk aşamasını geçtiği bildirildi.
Ödül Komitesi adın açıklama yapan Referans Gazetesi Pazarlama ve Geliştirme Koordinatörü Bora Özyiğit, “Hızlı Balık kavramı bütün dünyada yaygınlaşmaktadır. Temeli şu gerçektir: Bütün dünyada ve Türkiye’de ekonominin dinamikleri değişiyor. İş hayatında başarıl olmak için artık büyük olmak gerekmiyor ve yetmiyor. Hızlı olmak, hızlı karar almak, rakiplere göre hızlı davranmak başarının yeni ölçütleri. Bu gerçeğe uygun kuruluşlar hızla ilerliyor, başarılı oluyor.”
Hızlı Balık Yavaş Balığı Yutar
Referans Gazetesi Genel Koordinatörü David Judson, küçük, genç, yeni ya da sermaye olmadan, fark yaratarak zirveye çıkmanın mümkün olduğu bu yeni dönemi farklı bir yaklaşımla tanımlıyor, metaforlar kullanıyor:
"Paradigma değişti. ‘Büyük balık küçük balığı yutar’ sözü artık tarihe karıştı. Çağdaş rekabet tanımı ise ‘Hızlı balık yavaş balığı yutar!’
Judson’ın da üzerinde durduğu gibi, bugünün küresel rekabet ortamında, büyük firma ile küçük firma arasındaki avantaj farkları azalıyor. Evet, büyük firmalar birikmiş kaynak, finansman ve rekabet gücü gibi konularda avantajlı. Ancak küçük firmaların, karar mekanizmasının eğer istenirse daha hızlı işleyebilmesi, hareket kabiliyetinin esnek oluşu ve özellikle niş alanlarda başarılı olma şanslarının daha fazla olması gibi avantajları bulunuyor. Uzmanlar bu gibi unsurların yarattığı güçle, küçük firmaların "mucizeler" yaratabileceğini söylüyor. Oyunun kurallarının hızla değiştiğine de dikkat çekerek, geleneksel iş mantığı ile hareket eden şirketlere küresel rekabet ortamında pek şans vermiyor.
İstanbul Bilgi Üniversitesi MBA Programı Öğretim Üyesi olan ve aynı zamanda "Girişimcilik ve KOBİ Yönetimi" alanında ders veren Ecmel Ayral, artık paradan para kazanma döneminin bittiğini söyleyerek, KOBİ’leri yaratıcılığa ve farklı düşünmeye davet ediyor: "KOBİ’ler artık hem yurtiçiyle hem de yurtdışıyla rekabet etmek zorunda. Ve en az büyük şirketler kadar verimli çalışmaları gerekiyor. Bundan 5 yıl öncesine baktığımızda; firmaların toplam gelirleri içinde faaliyetlerden elde edilen kâr yüzde 4 iken, finanstan elde edilen kâr yüzde 96’ydı. Bu şu demek; faaliyetinde ne yaparsan yap, eğer tahsilâtını erken yapıp ödemeni geciktirebiliyorsan, para kazana-biliyordun. Bugün sıkıntı yaratan durum da, artık bu dönemin kapanmış olması."
Artık Her Alanda Fark Yaratmak Gerekiyor
Özellikle geleneksel sektörler için çıkış yolu, tasarımda farklılık ve marka yaratmaktan geçiyor. Klasik anlayışa göre buradaki sorun; “finans kaynağı bulabilmek” olarak algılanıyor. Oysa uzmanlara göre sorunun temelinde yatan eksiklik, Türkiye’nin içinde bulunduğu zihniyet dönüşümü sürecini iyi algılayıp, ona ayak uydurabilmek. Uzmanların özellikle vurgu yaptıkları nokta şu: Türkiye’nin uyum sağlamaya çalıştığı dünya piyasası ve onun işleyiş mantığı, yalnızca Türkiye için yeni; dünya için değil. Bir başka deyişle, bu denizde yüzmeyi bizden çok önce öğrenmiş olanlar var. Daha iyi yüzebilmek için farklı yüzme stilleri geliştirmek gerekiyor.
Kısacası, iş dünyasında başarının sırrı artık “farklı” olmaktan geçiyor. Diğer rakiplerle aynı olmak, kimse için kazanç yaratmıyor. Yeni kârlılık ve büyüme alanları arayan firmaların herkesle birlikte hareket etmek yerine ’Herkesten farklı neler yapabilirim?’ sorusunu sorması gerekiyor. Çözüm ise "inovasyona dayalı farklılaşma stratejileri" geliştirmekte!
KOBİ’lerin gerek pazar, gerekse çalışanlar ile ilgili karar alma konusunda sahip olduğu kolay hareket edebilme kabiliyetini mümkün olan en maksimum düzeyde kullanması büyük önem taşıyor. İş sahibinin enerjisi ve önyargılarının da böyle bir durumda her zamankinden daha fazla belirleyici olduğu söylenebilir.
KOBİ’lerin fark yaratarak öne çıkması, yerel ve küresel rekabette başarılı olması vb. konularının özünde Ecmel Ayral için KOBİ’lerin adeta "bireysel" durumları büyük önem taşıyor: "KOBİ’den bahsediyorsak, aslında insandan bahsediyoruz demektir; bir kişiden veya bir aileden. Onların değişikliği algılama, ona karşı hareket etme enerjisinden ve motivasyonundan bahsediyoruz. Bu nedenle her bir KOBİ için ayrı ayrı yükseliş reçeteleri oluşturmak mümkün. Ancak düşüşün reçetesi herkes için aynı; değişime ayak uyduramamak."
Kaynak : (kaynak: Kobifinans.com)