Prof. Müftüoğlu’ndan REKABET dersi
Reel sektör ve bankacılık sektörünün birbirlerine muhtaç olduklarını vurgulayan Prof. Dr. Müftüoğlu,“Son dönemlerde bankacılık sektörünün reel sektöre göre çok yüksek kâr elde etiği görülüyor. Bu bir anomalidir; düzeltilmesi gerekir” dedi.
Prof. Dr. Tamer Müftüoğlu, Rekabet Kurumu tarafından düzenlenen “Perşembe Konferanasları”na konuk oldu. Ekonomi dünyasında KOBİ’ler üzerine uzmanlığı ile bilinen Müftüoğlu, “Global Rekabet ve Türk Kobi’leri” ana başlıklı toplantıda “rekabet ortamında ayakta kalmanın yolları” konulu bir sunum yaptı.
Rekabet ortamında firmaların piyasa araştırmaları ve pazar ilişkilerine önem vermesi gerektiğini belirten ve müşteri kesimi için “girişimcinin barutu” benzetmesini yapan Müftüoğlu, “Müşterinizi kaybederseniz, diğer üstün niteliklerinizin ayakta kalmanıza faydası olmaz. Tıpkı barutu biten bir asker gibi olursunuz” dedi. Müftüoğlu, artık günümüzde devletlerin de küresel pazarda aktif pazarlama içinde olduğunu, birçok devlet başkanın kendi ülkelerinin ticari ilişkilerinde aracılık ettiklerini kaydetti.
Müftüoğlu şunları söyledi: “İşbirliği içinde rekabet diye bir kavram gelişti. Çeşitli ortaklıklar, diyalog, rekabet hukuku, işbirliği ağları ve kümelenme gibi projeler hayata geriliyor. Kümelenme modelleri firmaların daha rekabetçi olmalarına yönelik çalışmalara yönelik bir modeldir. İhmal edilmemesi gereken unsurlardan birisi de iletişimdir. Yunus Emre; ‘söz ola kese savaşı, söz ola bitire başı, söz ola ağulu aşı yağ ile bal eder bir söz’ demiştir. İyi iletişimle birlikte dürüstlük ve şeffaflık da gerekir.”
Prof Müftüoğlu, rekabet olgusunda değişimde süreklilik, nitelikli personel, KOBİ-finans sektörü ilişkileri gibi etkenlerin de rol aldığına değindi. 2001 krizinde KOBİ-Banka ilişkilerinde çok şey öğrenildiğini, şu anda da yine KOBİ-reel sektör gerginliği yaşandığını vurgulayan Müftüoğlu,“Şu anda bankaların kredileri geri çağırması eleştiriliyor. Bankaların vadesi dolmadan kredileri geri çağırmaları doğru değil. Ancak onlar da mevduat sahipleri geri istiyor, biz de istemek durumundayız diye savunuyorlar. Son dönemlerde bankacılık sektörünün reel sektöre göre anormal yükseklikte kâr etiği görülüyor. Bu bir anomalidir; düzeltilmesi gerekir. Reel sektör ve bankacılık sektörü birbirine muhtaçtır. Biri olmadan diğeri olamaz. Ancak yine de bu iki kesimden birine öncelik tanıyacaksak o reel sektör olmalıdır. Tabi ‘hayatını borçlanarak yaşa çok tatlıdır, sakın ödemeye kalkışma hayatın tadı kaçar’ diyen kötü niyetli borçlanmalar da olabiliyor” diye konuştu.