Zirve bitti, çözümler başka bahara
•TOYÖV, TOBB, KOSGEB, Rekabet Kurulu ve Türk Patent Enstitüsü’nün işbirliğiyle “KOBİ’ler Sürdürülebilir Rekabet Gücü ve İnovasyon” ana temasıyla gerçekleştirildi.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, toplantının açılısında yaptığı konuşmada, kendi içine de sinmeyen bir şekilde, Türkiye’deki işletmelerin devletin yanlış politikaları sonucunda kayıt dışılığa itildiğini söyledi.
Devletin, sosyal güvenliği işadamının sırtına yüklediğini ifade eden Coşkun, “Bu gerçekleri görüp, önyargılardan kurtulmamız lazım” dedi. Coşkun, “Paranın, sermayenin rengi olmaz. Yeşil sermaye dedikleri olsaydı, doların rengi de yeşil. O zaman yeşil sermaye o olurdu” diye konuştu. Bu sebeple bütçede bilinen harcamaların yanında TÜBİTAK’a 700 trilyon ek ödenek ayırdık” diye konuştu. Türkiye’deki 22 üniversite “Teknoloji Geliştirme Bölgeleri” kurduklarını dile getiren Coşkun, “Ekim sonu itibariyle teknoloji ihracatımız 100 milyon dolara ulaştı. AR-GE proje sayımız yılsonu itibariyle 2 bin 472 oldu.Gördüğünüz gibi, bu alanda insanlarımızın önü açıldıkça, derhal harekete geçiyorlar” dedi.
Zirvenin afişine dikkat çeken Coşkun, “Türk kültüründe kırmızı elma en son hedef demektir. Oradaki merdiven inovasyon merdivenidir. Merdivenin dayandığı bir yer yok. Biz bakanlık olarak oraya mesnet olacağız” dedi.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ise Halk Bankası’nın özelleştirme sürecine değindi. Hisarcıklıoğlu, "Halk Bankası halkın bankasıdır. Adres belli... Siz bunu yanlış adrese yönlendirirseniz, kıta Avrupa’sındaki uygulamalarla da ters düşersiniz" dedi. Avrupa’nın tüm ülkelerinde halk bankaları bulunduğunu ve kamu desteğiyle yönetildiğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, "Türkiye Halk Bankası kapasitesinden dolayı yabancıların iştahını artırıyor. Türkiye’de Halk Bankası kadar müşterisi olan banka yok, o yüzden herkes göz dikiyor. Bizim talebimiz Halk Bankası’nın halka devredilmesidir” diye konuştu.
TOSYÖV Başkanı Hilmi Develi de, küresel pazarda rekabet etmek isteyen KOBİ’lerin bilişime, innovasyona, markalaşmaya ve kaliteye önem veren bir yapıya kavuşması gerektiğini söyledi.
KOBİ’lerin yaşadığı finansal sıkıntılara da değinen Develi, “Bizim için Halk Bankası çok önemli. Adının başında Türkiye isminin bulunduğu Halk Bankasının yabancılara satılmasına karşıyız. Bankanın Türkiye’ye satılmasından yanayız. Herhangi bir bankayı yabancılara satabilirsiniz ama Halk Bankası’nın satılmasını istemiyoruz. TOBB’un bu konuya ilişkin tavrını destekliyoruz” dedi. İSO Başkanı Tanıl Küçük de, uyum sağlamaya çalışılan küresel rekabet koşullarında kalitenin artık ayırt edici özellik olmaktan çıktığını, olmazsa olmaz bir şart haline geldiğini söyledi. Küçük, KOBİ’lerin önemine değinerek, KOBİ’leri innovasyon kapasitelerini geliştirmek zorunda olduğunu, bu süreçte devlet ve özel sektörün üzerine düşeni yapması gerektiğini söyledi. Küçük, şunları kaydetti:
“Büyük denizlere açılırken, büyük ve dayanıklı gemilere ihtiyaç var. Büyük gemiler yapmak için güçlerimizi birleştirmeliyiz. Şirket birleşmelerine gidebilmeliyiz. Bizler bu konularda pekiyi değiliz, buralardaki eksikliklerimizi gidermeliyiz. İşbirliği ve ortaklık kültürünü geliştirmeliyiz. Küresel rekabet başarı hızı gerektiriyor. Artık büyük balığın küçük balığı değil, hızlı balığın yavaş balığı yuttuğu bir dönemde yaşıyoruz.
Fırsatları önceden takip etmemiz gerekiyor.” KOSGEB Başkan Vekili Bayram Mecit de, KOBİ’ler para ve sermaye piyasalarından yeterince faydalanmadığını, faaliyetlerini öz kaynaklarıyla yürüttüğünü ifade ederek.
KOBİ’lerin büyük bir çoğunlu düzenli defter tutmadıkları içinde finans çevrelerinden kredi alamadığını söyledi.
Türk Patent Enstitüsü Başkanı Doç. Dr. Yusuf Balcı, tüm dünyada etkisini gösteren inovasyon sürecinin en önemli halkasının sınai mülkiyet hakları olduğunu belirterek, “İşletmelerimiz sınai mülkiyet hakları konusunda yeterli bilgiye sahip değil. 21. yüzyılda başarılı olmak isteyen tüm işletmeler sınai mülkiyet portföylerini iyi yönetmeli” diye konuştu.
Türk Patent Enstitüsü’nün bu amaçla işletmeler ve meslek odalarıyla işbirliği içinde olduğunu kaydeden Balcı, Mili Eğitim Bakanlığı ile ortak yürüttükleri çalışmalarla da 6, 7 ve 8. sınıflarda verilen “Tasarım ve Teknoloji” dersiyle üretici zekayı artırmayı hedeflediklerini vurguladı.
Balcı, Türkiye’deki yerli patent başvurularının 2003 ile 2005 yılları arasında yüzde 92 oranında artış gösterdiğine dikkat çekerek, “Dünya ortalamasının yüzde 5 oluğunu düşünürsek, bu rakam çok önemli” dedi. Türkiye’de 2006 yılında 70 bine yakın marka başvurusu yapıldığını dile getiren Balcı, bu rakamlar Avrupa’da Almanya ve Fransa’dan sonra üçüncü olduklarını sözlerine ekledi.