Danimarkalılar Rüzgar Enerjisi İçin Geldi
Rüzgar enerjisinde dünyanın sayılı ülkelerinden olan Danimarka, Türkiye’nin potansiyelinden yararlanmak, kendi deneyimlerini ve teknoloji altyapılarını paylaşmak istiyor. Bu amaçla düzenlenen teknoloji ve ikili iş görüşmelerinde, Türk ve Danimarkalı yatırımcılar sektördeki gelişmeler, iş fırsatları ve ortak projeleri ele aldı. Toplantıda verilen mesajlarda; Danimarka’nın sürdürülebilir ve rekabetçi bir devlet politikasıyla başarıya ulaştığı, aynı yaklaşımın Türkiye’de de sergilenmesi gerektiği kaydedildi.
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nde (ETÜ) gerçekleştirilen “Türkiye-Danimarka Teknoloji ve B2B Görüşmeleri”ne Danimarka İnovasyon, Teknoloji ve Yüksek Öğrenim Bakanlığı yetkilileri, Danimarka Teknik Üniversitesi’nden akademisyenler, MİLRES Projesi Yürütme Kurulu üyeleri ile 18’i yerli olmak üzere toplam 68 firma katıldı.
“Katkı sağlamak istiyoruz”
Açılış konuşmasını yapan Danimarka Büyükelçisi Ruben Madsen, “Enerji, ülkemizde en önemli ve öncelikli sektörlerden biridir.” dedi. İki ülke arasındaki en önemli işbirliğinin enerjide sağlanabileceğini kaydeden Büyükelçi Madsen, bu tip etkinliklerle uygulamada da katkı sağlamak istediklerini belirtti.
Madsen şu görüşlere yer verdi: “Danimarka’daki rüzgar enerjisi çalışmaları başarı öyküsüdür. Dünyadaki en ünlü rüzgar enerjisi türbin üreticileri Danimarka’dan çıkmıştır. Sektörü Danimarka’da incelediğiniz zaman; özel şirketlerle, araştırma firmalarıyla, üniversitelerle, kamu kuruluşlarıyla çok güzel bir işbirliği ağı var. Çok iyi bir şekilde yapılandırılmış, uluslararası işbirliğine açık bir sektör mevcut. Bu noktada Türk katılımcılarımızı cesaretlendirmek istiyorum. Etkinlik Türkiye için de önemli bir çalışma olabilir; bu düzeyde ilk defa bir adım atılıyor. Katkılarından dolayı Danimarka İnovasyon, Teknoloji ve Yüksek Öğrenim Bakanlığı’na ve OSTİM’e teşekkür ediyorum.” Madsen ayrıca Türkiye’nin AB üyeliğine tam destek verdiklerini ifade etti.
“Yerli kaynaklar devreye alınmalı”
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı adına toplantıya katılan Enerji İşleri Genel Müdürü Zafer Demircan ekonomi ve enerji arz güvenliğinin yönetilmesi ve artan talebin karşılanması için yerli ve yenilenebilir kaynakların en kısa zamanda devreye alınması gerektiğini vurguladı. Sektörün ekonomik büyümeden daha yüksek bir büyüme oranı gösterdiğini dile getiren Demircan, Türkiye'nin enerji alanında 2023 yılına kadar 130 milyar Dolar’lık yatırıma ihtiyacı olduğunu, söz konusu yatırımın yüzde 80'inin yerli üreticilerin gerçekleştirmesi gerektiğini söyledi.
“İşbirliklerine açığız”
EPDK Elektrik Daire Başkanı Ahmet Ocak ise Türkiye’nin 2000 yılında kurulu gücünün 20 MW olduğunu, piyasanın liberalleşmesi, enerji sektörünün özel sektöre açılması ile olumlu gelişmeler yaşadığını dikkat çekti. 80 bin MW’lık rüzgar başvurusu aldıkları bilgisini aktaran Ocak, bunun yerli ve yabancı yatırımcının Türkiye’ye bakış açısının bir göstergesi olduğunu anlattı. Ahmet Ocak, teknoloji işbirliklerine her zaman açık olduklarını ve bunun devamını istediklerini vurguladı.
“Ar-Ge işbirlikleri olumlu sonuçlanacak”
TÜBİTAK’ı temsilen toplantıda yer alan KAMAG Grubu Yürütme Kurulu Sekreteri Mustafa Ay kurum olarak sağladıkları desteklerden bahsetti. Danimarka’nın ve Türkiye’nin potansiyelini iyi bildiğini ifade eden Ay, “Ar-Ge bazlı olmak kaydıyla yapılacak işbirliklerinden çok önemli bir sonuç elde edileceğine eminim.” dedi.
“Devlet politikası oluşturulmalı”
OSTİM Teknoloji A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve MİLRES Üretim Koordinatörü Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan, toplantıda Danimarka ve Türkiye’nin rüzgar enerjisi faaliyetlerini karşılaştırıldığı bir sunum yaptı. Çelikdoğan sunumunda ülkemizin sektördeki avantaj ve dezavantajları ile devlet politikasına yönelik önerilerini paylaştı.
Danimarka’nın rüzgar enerjisi çalışmalarına 1990 yılında başladığını ve daha sonraki adımda 80 bin MW rüzgar potansiyelinin yüzde 20’sini kullanım kararı aldığını hatırlatan Çelikdoğan, bu çalışmaların özel sektör tarafından başlatıldığını ve devletin bu noktada bütün destekleri sağladığını söyledi. Çelikdoğan, “Bu hareketin özel sektörden başlaması lokomotifin hızlı bir şekilde gideceğinin işaretidir.” dedi. Türkiye’de potansiyelin yüksek olmasına rağmen bunun üretime dönüşemediğini aktaran Sedat Çelikdoğan, “Firmaların gideceği yönü belirmek için devletin bir karar vermesi lazım. Devlet politikasında tüm kurumlar aynı hedefe yönelmelidir. Danimarka’da başarı bu şekilde gelmiştir ve rekabetçi, sürdürülebilir politikalarla dünya oyuncusu olmuştur.” diye konuştu. Çelikdoğan aynı yaklaşımın Türkiye’de de sergilenmesi gerektiğinin altını çizdi.