Global Markaların Arkasında Kümeler Vardır
Nurettin ÖZDEBİR - Ankara Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı?
Ülkemizde çok uzun zamandır ulaşım ağlarının geliştirilmesi açısından fazla bir mesafe alamamıştık. Eksikliği kapatmak için öncelikle ulaşım araçlarının hareket edebilecekleri, gelip yanaşacakları platformların yapılması gerekiyordu. Burada önce bölünmüş yollarla başladık. Onun arkasından demiryolu çalışmalarımız başladı. Şehirlerimizde metro çalışmaları başladı. Şimdi sıra; bunların üzerinde hareket edecek araçları, meydanları, limanları, bu yolları kullanacak araçları üretmeye geldi.
Bugün Türkiye’de üretilen otomobillerin bir kısım tasarımları ülkemizde yapılıyor. Belki yüzde 100’ünü burada yaptığımız tasarımlar da var. Ama bu tasarımlar ülkemize ait değil. O firmanın, o markanın mülkiyetinde. Dolayısıyla sizin mühendisleriniz orada çalışsa da; sahibi siz değilsiniz ve tasarruf yetkiniz yok. Onun dediği yerden, onun istediği parçayı verdiği fiyatla almak mecburiyetindesiniz. Tasarımı, mülkiyeti bize ait olsa o komponentleri dünyadan daha ucuza belki daha kalitelisini tedarik edip insanımıza ve dünyaya hizmet olarak sunabiliriz. Otomobilde zaman kaybettik! Ama yapılabilecek çok şey var. Onu da başaracağız.
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımızın güzel çalışmalarıyla sıra demiryollarına geldi. Daha önce rayımız yoktu ki bu araçları yürütelim. Şehirlerimiz bu kadar gelişmemişti ki tramvayını, metrosunu kullanalım. Şimdi bir ihtiyaç oldu. Türkiye’de böyle bir pazar oldu. Bu pazardaki araçları yüzde yüz yerli üretmeye talibiz. Bunun başarılı örnekleri de var. İpek Böceği, Panorama, Talas, Green City LRT, İstanbul Tramvay markaları gibi. Gurur duyuyoruz. İçinde övünerek, güvenerek 'bizim malımız' diyerek seyahat ediyoruz. Ülkemiz için son derece önemli bir gelişme.
Kümelenmeyle ne kadar önemli adımlar attığımızın farkında mıyız? Şartnameye sadece ‘yüzde 51 yerli katkı olacak’ denmesiyle daha önce randevu alıp görüşemediğimiz, kapısının önünden geçemediğimiz, bizi son dakikada taca atan yabancı işletmeler şimdi birlikte iş yapmak için heyetler halinde Türkiye’ye geliyorlar. Yüzde 51 yerli şartı ufuk açtı. Onun kadar önemli olan bir adım da kümelenme çalışmalarıdır. Aslında bugün global markaların arkasında hep kümelenmeler vardır.
Alıcısının çoğunlukla kamu olduğu işlerde zaman içerisindeki dalgalardan etkilenmemek için güçlü yapılar oluşturmak lazım. Bu güçlü yapının temel hedefi; kümenin hedefi olan üretimleri yapmak atıl kapasiteleriyle de başka üretimler yapmaktır. Bunun en güzel örneği savunma sanayiinde görülmektedir. Çünkü savunma sanayiinde 20 yıl boyunca 365 gün aynı işi yapmamız mümkün değildir. Silahlı Kuvvetler’in ihtiyaçları doğrultusunda projeler geliştirilir. Bu şekilde çalışmak şarttır.
Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri Kümelenmesi’nin (ARUS) kurulması tıpkı ihale şartnamesine yüzde 51 ihale şartı eklenmesi kadar önemlidir. Bütün bu dinamikler bir araya gelerek Ankara’ya bu şehre bir rol daha katılmıştır. ‘Biz Ankara olarak raylı sistem araçlarında varız’ dedik. Bunu da hak ediyoruz. Bu kümeyi kurmakla da hak ediyoruz, Ankara sanayisinin teknoloji seviyesi olarak da hak ediyoruz.
Ankara’nın ihracat kilogram fiyatı 23,5 dolar civarındadır. Ankara, teknolojide, bilgi yoğun üretimde başkent olduğunu ispatlamıştır. Biz Ankaralı sanayiciler olarak, savaş uçağını yaptık. Yolcu uçağımızı da, trenimizi de, metro aracımızı da, hızlı trenimizi de yaparız. Yapılacak iş basittir; kamu alımları aslında gelir transferi ve teknolojiyi yönlendirmek açısından en önemli enstrümandır. Kamu alımı sadece en iyiyi en ucuza almak demek değildir. Bazen en pahalısını almak yerli üretim ve ülke ekonomisi açısından çok daha önemlidir.
Raylı ulaşım sistemleri çok geniş bir alanda iş yapma yelpazesiyle büyük bir istihdam kapısıdır. İthalat yerine burada ürettiğimiz her bir parça aynı zamanda bu ülkedeki istihdama önemli bir destek olacaktır. Tüm bu çabaları nedeniyle ARUS ve OSTİM yönetimini kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.