Adres :
100. Yıl Bulvarı No:101/A, 06374 OSTİM/Ankara-TÜRKİYE Telefon : 0 312 385 50 90 Faks : 0312 354 58 98 E-Posta : korhan@ostim.org.tr

Ödemelerdeki Gecikmeler Yatırım ve Ar-Ge Potansiyelini Etkiliyor

Sağlık Endüstrilerinde Yapısal Dönüşüm Programı’yla tıbbi cihaz ve malzeme ihtiyacının %20’sinin, ilaç ihtiyacının ise yüzde 60’ının yerli üretimle karşılanması planlanıyor.
Ostim Editör
31 Ocak 2017 12:04

Metin Demir - Türkiye Sağlık Endüstrisi İşverenleri Sendikası Yönetim Kurulu Başkanı

Türkiye Sağlık Endüstrisi İşverenleri Sendikası, tıbbi cihaz sektöründe hizmet vermekte olan şirketlerin verimli ve sürdürülebilir bir ilerleme ortamında gelişmesini desteklemek ve ulusal sağlık politikalarının belirlenmesinde sektörün temsilciliğini üstlenmek amacıyla 1 Mayıs 2003 tarihinde Ankara’da kurulmuştur. İlk genel kurulunda alınan kararlar ile TİSK’e üye olan ve ‘Türkiye’ adını kullanma iznini alan “SEİS”, Sendikalar Kanunu hükümlerine göre kurulmuş ve Sağlık Endüstrisi alanında yer alan firmaların işveren sıfatı ile üye olabilecekleri, ülke çapında faaliyet gösteren bir işveren sendikasıdır.

Hedeflerimizi gerçekleştirmek için; Geç ödemeler sorunlarının çözülmesi, %8 -%18 olan KDV oranlarının tek bir KDV oranında birleştirilerek çözülmesi, yerli ürünlerin dünya piyasalarında ülke ve marka algısının yükseltilmesi, stratejik bir alan olan, emek ve makine yoğun değil bilgi yoğun olduğu bilinen sektörümüze yönelik yatırım teşviklerinin alt limitinin 1 Milyon TL; Bu teşviklerin 1–10 milyon TL arasındakileri için 5. Bölge teşvik uygulaması, 10 milyon ve üstündeki yatırımlara ise 6. Bölge teşvik uygulamaları kapsamında değerlendirilmesi, offset uygulamaları ile teknoloji transferinin sağlanması ve yerli tıbbi cihaz üretiminin dolaylı ofset kapsamına alınması, Kamu Hastanelerinde yerli malı kullanımının teşvik edilmesi, KİK mevzuatında düzenlendiği halde uygulanamayan %15 fiyat avantajı yerine hastanelerin döner sermaye paylarından ödedikleri hazine payında yerli malı kullanım oranları kadar indirime gidilmesi gibi uygulamalarla teşvik edilmesi, Sağlık Teknolojisi Değerlendirme ve Piyasa Gözetim ve Denetimin aktif çalışması ve sektör temsilcilerinin bu kurumlarda aktif katılımının sağlanması, PPP ve Merkezi toplu alımlarda yerli malı alımının teşvik edilmesi, S2B ve benzeri teknoloji transferi ve teknoloji envanteri çalışmalarının ulusallaşarak yaygınlaşması, Sanayi envanteri ve pazar durumuna ilişkin verilerin toplanarak yerli üretici ile paylaşılması, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun yerli sanayi ile işbirliği içinde hareket ederek, sektörün hedeflerinin gerçekleşmesi ve sorunlarının çözümü amacıyla yürüttüğümüz çalışmalara rehberlik etmesi için çalışmalar yürütmekteyiz.

2016 yılı ülkemiz ve dünya açısından zor ve sıkıntılı bir yıl oldu.  Elbette sektörümüz de bu sıkıntılardan etkilendi. 2017 yılının daha verimli ve üretken bir yıl olabilmesi için daha çok çalışmamız gerektiğinin bilinci ile sektörümüzü geliştirecek önerilerimizi mümkün olan her mecrada dile getirmeye devam ediyoruz.

Sektörün en çok sıkıntı duyduğu sorun olan geç ödemeler konusunda görüşmek üzere 12 Ekim 2016 tarihinde Sağlık Teknolojileri Platformu üyesi diğer STK başkanları ile birlikte Maliye Bakanlığı Müsteşarı Abdullah Kaya'yı ziyaret ettik. Kamu ve üniversite hastanelerinin ödemelerinde yaşanan kronik gecikmelerin hem tedarikçi olarak sektörümüzü hem sağlık hizmeti sunan hastaneleri hem de genel kamuyu zarara uğrattığı aktarılarak Maliye Bakanlığı ile görüş alışverişinde bulunduk.

Ülkemiz uzun vadede küresel bir ilaç Ar-Ge ve üretim merkezi olmak ve tıbbi cihaz ve ilaç alanlarında rekabetçi bir konuma ulaşmayı hedefliyor, Sağlık Endüstrilerinde Yapısal Dönüşüm Programı’yla tıbbi cihaz ve malzeme ihtiyacının %20’sinin, ilaç ihtiyacının ise yüzde 60’ının yerli üretimle karşılanması planlanıyor. 

Ancak ödemelerde yaşanan gecikmeler sektörün nakit akışını bozduğundan sektör yatırım ve Ar-Ge potansiyelini gerçekleştiremiyor. Firmaların ilaç ve tıbbi cihaz temini için girdiği ihalelerde, geri ödeme süresinin üniversite hastanelerinde iki yılı bulduğu kamu hastanelerinde ise 7 ayı bulan geri ödeme süreleri yaşanmaktadır.  Bu süre zarfında meslektaşlarımız bu satışa ait KDV’yi ödemekte, tedarikçilerine ödeme yapmakta, işçisinin maaşını, işletme giderlerini karşılamaktadır.

Tüm bu ödemeler cebinden çıktığı halde, sözleşmedeki ödeme vadesi geldiğinde meslektaşlarımız hak ettiği alacağı tahsil edememektedir. Oysa üniversite hastanesi verdiği hizmetin parasını 45 ila 60 gün içinde Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan almaktadır. Üniversite hastaneleri aldıkları bu parayla ilaç ve tıbbi malzeme tedarikçisine borcunu ödeyebilecekken, döner sermaye gelirlerini başka alanlarda kullanmayı tercih etmektedirler.

Maliye Bakanlığı Müsteşarı Sayın Kaya ise durumun farkında olduklarını, durumun ciddiyetinin daha önce Sağlık Bakanlığı üst düzey yetkililerince de kendilerine iletildiğini ve sistematik bir değişiklik ile sorunu bir daha yaşanmayacak şekilde çözmeyi hedeflediklerini bizlere aktardı.

30 ecza deposu ile yaklaşık 2 bin 500 tıbbi cihaz üreticisi ve ithalatçısı firmanın kamu ve üniversite hastanelerinden yaklaşık 3,5 milyar liralık alacağı var. Geçmişte, Maliye Bakanlığı’nın üniversite hastanelerinin borç yükünü üstlenerek üniversitelere aktardıkları bütçenin doğru yönlendirilemediğini tecrübe ettik; üniversitelere sektöre olan borcunu kapatmak üzere verilen ödeneklerin üniversiteler tarafından amaca uygun kullanılmadığı ve firmaların alacaklarını tahsil edemediklerini Maliye Bakanlığı Müsteşarı Sayın Kaya’ya aktardık.

Kendileri de bütçenin aktarılırken alacaklı firmalara ulaşacak şekilde bir düzenleme yapılması gerekliliğinde hem fikir olduğumuzu ve bir model geliştirmek üzere çalıştıklarını bildirdiler.

İçeriğe Yorum Yapabilirsiniz.