Yerli ve Milli Sanayimizi Kurmamız Gerekiyor
Dr. İlhami PEKTAŞ - ARUS Koordinatörü
'İş birliği, güç birliği ve milli marka’ inancıyla kurulan Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri Kümelenmesi’nin hedefi; tasarımından nihai ürüne kadar yerli ve milli marka raylı ulaşım sistemlerini üretmek ve üretilen milli markalarımızı birer dünya markası haline getirmektir. Tüm Anadolu’yu kapsayan kümemizde Ankara’dan Bursa’ya, İstanbul’dan Malatya’ya, Afyon’dan Sivas’a 17 ilimizden 170 sanayici üyemiz yer almaktadır.
2003 yılı demiryolları için milat oldu
1950’den 2003’e kadar ihmal edilen demiryolu ve şehir içi raylı ulaşım sistemlerinde umutların tükendiği sanılan bir dönemde 2003 yılı demiryolları için bir milat oldu. Son 15 yıl içinde, demiryollarında dev projeler hayata geçirilerek büyük yatırımlar yapılmaya başladı. Halen Türkiye’nin toplam 12 bin 466 kilometre demiryolu ağı bulunuyor. Son yıllarda artan yüksek hızlı demiryolu hatlarımızla dünyada sekizinci konuma geldik.
Günümüzde 2023 yılı hedefleri doğrultusunda, 10 bin km'lik yüksek hızlı tren, 4.000 km yeni konvansiyonel tren hattı, elektrifikasyon ve sinyalizasyon çalışmaları büyük bir hızla devam etmektedir. 2023 yılında hızlı tren hatları ile birlikte toplam 26.000 km, 2035 yılında ise 30.000 km. demiryolu hattı hedeflerine ulaşılması amaçlanmıştır.
Demiryollarında yürütülen yenileme ve sinyalizasyon çalışmaları yanı sıra yapımı devam eden lojistik merkezleri, Bakü-Kars-Tiflis demiryolu, Marmaray Projesi, Dünyanın ilk demiryoluna sahip Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Avrasya Tüneli, BALO projesi, vb. gibi diğer projeler ile Türkiye’de demiryolu taşımacılığının toplam taşımadaki payını % 20’ye çıkaracak çalışmalar bütün hızıyla devam etmektedir.
Son yıllarda yapılan yaklaşık 58 milyar TL civarındaki yatırımlarla demiryolu sektörü, özel sektör ve yabancı firmaların ilgisini çekmiş, TCDD’nin serbestleştirilmesini öngören kanun 2013 tarihinde Meclis’ten geçmiştir. Böylece kurumun yeniden yapılanmasının ve sektörde büyük değişikliklerin önü açılmıştır.
Toplam hat uzunluğu 2023 yılında 27.000 km’yi geçecek
Ankara-Eskişehir-Konya-Karaman-İstanbul YHT tren hatlarından sonra; Ankara-İzmir-Sivas-Bursa YHT hatları da tamamlanarak ülke nüfusunun %46’sına karşılık gelen 15 ilimiz YHT ile birbirine bağlanacak.
Demiryollarındaki tüm bu gelişmelere ek olarak, büyükşehir belediyelerinin de şehir içi raylı sistem yolcu taşımacılığına yönelmesi sonucunda ülkemizde demiryolu sektör yatırımları çok artmıştır. Özellikle İstanbul’da 2004 öncesinde yaklaşık 45 km olan şehir içi raylı sistem ağı 2017 yılında 150 km’ye, 2019 yılına kadar 441 km’ye ulaşacaktır.
Hizmete açılan Marmaray, Avrasya Boğaz Tüp Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve halen inşası devam eden yeni metro hatları ile birlikte 2023 yılında tamamlanması hedefl enen şehir içi raylı sistem hat uzunluğu 740 km, diğer illerimizdeki şehir içi raylı ulaşım sistemleri yatırımları ile birlikte tüm Türkiye'de şehir içi raylı sistem hat uzunluğunun 2023 yılına kadar 1100 km'ye çıkması planlanmaktadır. Böylece şehirlerarası ve şehir içi raylı ulaşım hatlarının toplam uzunluğu 2023 yılında 27.000 km’yi aşacaktır.
Yabancı bağımlılığının faturası 15 milyar euro
500 milyar dolar ihracat hedefi ne ulaşmak, dış ticaret açığını kapatmak, istihdam yaratmak, işsizliği önlemek, yurt dışına giden dövizi önlemek, kalkınmamıza destek vermek için yerli ve milli üretime geçmek zorundayız.
Ülkemizde 1990’dan bu yana 12 ülkeden 14 adet farklı marka; Siemens, Alstom, Bombardier, Hyundai Rotem, ABB, CAF, Ansaldo Breda, Skoda, CSR, CNR, Mitsubishi vb. gibi toplam değeri 9 milyar Euro olan 2570 adet araç satın alınmıştır. Bunlardan kaynaklanan döviz kaybı, yedek parça, stok maliyeti, işçilik ekstra giderler ile ülkemiz tam bir yabancı bağımlı hale geldi. Ekstra giderler ile toplam fatura ise 15 milyar Euro!
2012 yılı Türkiye için yerli ve milli üretimde bir dönüm noktası olmuştur. Bu tarihten sonraki tüm ihalelerde en az %51 yerli katkı dönemi başladı, milli markalarımız doğdu. 5 Mart 2012 tarihinde Ankara’da ihalesi yapılan ve CSR/Çin firmasının kazandığı 324 metro aracı ihalesinde ARUS’un büyük gayretleri neticesi %51 yerli katkı şartı ile başlayan bu tarihi karardan sonra yapılan tüm raylı ulaşım ihalelerinde yerli katkı seviyesi büyük bir hızla tüm yurt sathına yayıldı ve günümüz itibarıyla %60 yerli katkıya ulaşıldı.
ARUS üyeleri gerçekleştirdikleri birlik ve beraberlik ruhu, takım çalışması sonucu, hedefleri doğrultusunda İstanbul, İpekböceği, Talas ve Panorama Marka Tramvayı, Green City LRT, Malatya TCV Trambüsü, E1000 Elektrikli Manevra Lokomotifi, yolcu ve yük taşımacılığında Elektrikli ve Dizel Lokomotif milli markalarını birer birer çıkarmaya başlamıştır.
2012 yılından bu yana ülkemizde üretilen 224 adet yerli ve milli raylı ulaşım aracımız şehirlerimizde hizmet vermeye başlamıştır. Biz, ARUS olarak, 2023 yılına kadar şehirlerimizin ihtiyacı olan 7000 adet Tramvay, LRT, Metro, 1000 adet Elektrikli ve Dizel Lokomotif ve 96 adet YHT treni yerli ve milli üretmek için mücadele ediyoruz.
ARUS, 2015 yılında Yerli Malı Tebliği’nin çıkmasında ve Sanayi İşbirliği Programı (SİP) yabancı alımlarda yerli katkı şartının artırılması çalıştaylarında aktif rol oynadı. Yerli Malı ve Sanayi İşbirliği Programı nihayet bir devlet politikası haline geldi.
%51 yerli katkı şartı ile en az 360 milyar Euro ülkemizde kalır
Şimdi gerek kamu ve gerekse belediye ihalelerinde yerli katkı şartı uygulanmaya başladı. Dolayısı ile ARUS 2023 yılına kadar ihale edilecek olan 96 adet hızlı tren ve 7000 adet Metro, Tramvay ve Hafi f Raylı Araç (LRT), 250 adet Elektrikli Lokomotif, 350 Dizel Lokomotif, 500 adet banliyö seti ve binlerce yolcu ve yük vagon ihalelerinde 20 milyar euro, alt yapı yatırımları ile birlikte yaklaşık 50 milyar euro’nun ülke ekonomisinde kalmasında önemli bir katkı sağlayacaktır.
Türk sanayisindeki bu yeni yerli üretim politikaları ile 2023 yılına kadar yapılması planlanan havacılık ve savunma, enerji, ulaştırma, haberleşme, bilgi teknolojileri ve sağlık sektöründe toplam 700 milyar euro’luk ihalelerde en az %51 yerli katkı şartı getirilmesi ile en az 360 milyar euro’un ülke sanayimizde kalması sağlanacak, cari açık ve işsizlik sorunları çözülecek, istihdam artacak, milli sanayimizin çarkları hızla dönmeye başlayacak ve dünyada ilk 10 ekonomi arasına girebileceğiz.
Dünyada yaklaşık 1,8 trilyon dolarlık bir pazar söz konusudur. Biz milli projelerimizi gerçekleştirdikçe bu pazardan da payımızı almak için çalışmalarımızı şimdiden başlatmış bulunuyoruz.
En son yaşadığımız olaylar da gösteriyor ki ne Amerika, ne AB ülkeleri, ne Rusya, ne Çin. Eğer kendi milli markalarımızı üretemez, milli sanayimizi geliştiremezsek, bu ülkelerin pazarı olmaktan kurtulamayız.
Şimdi el ele vermenin, birlik olmanın, milli sanayi ve milli markalarımızı üretmenin tam zamanı. Bunu 2023 yılına kadar gerçekleştiremezsek bu fırsatı bir daha asla yakalayamayız.