Adres :
100. Yıl Bulvarı No:101/A, 06374 OSTİM/Ankara-TÜRKİYE Telefon : 0 312 385 50 90 Faks : 0312 354 58 98 E-Posta : korhan@ostim.org.tr

Ekonomi Politikaları ve Sanayileşme

Abdullah ÇÖRTÜ
02 Mayıs 2016 12:24

Son dönemde basında çıkan imalat sanayinin milli gelir içindeki payı azalıyor haberleri dikkat çekici… Ülkemizde ve dünyada uygulanan genel sanayileşme politikalarına çok özet bir bakış atalım:

Her ne kadar ülkeler kendi kararlarıyla farkı ekonomi politikaları izleseler de, zannederim bu politikaları dünyadaki genel konjonktür belirliyor. Esas mesele global konjonktürden ülkenin şartlarını da dikkate alarak faydalanan ya da global gelişmeleri ülke lehine bir stratejiye oturtan ülke olup olmamakta… Ne kastettiğimi son elli yıl boyunca uygulanan makro ekonomik politikalarla açıklamaya çalışayım.

Türkiye 1960’lardan, 1970’lerin sonuna kadar ithal ikamesine dayalı sanayileşme politikası izledi. Bu dönemde aynı politikayı izleyen Güneydoğu Asya ülkeleri ile bazı Latin Amerika ülkeleri sanayileşmede ciddi atılım gösterdiler. Dünya sanayi üretimi içindeki paylarını artırdılar. Elbette ülkemizde de sanayi gelişti, ancak yatırım malları üretimine geçemeden ithal ikamesi politikasını bıraktık.

Daha sonraki yıllarda dünyada ihracata dayalı sanayileşme modeli uygulanmaya başladı. Artık çevre ülkelerin ekonomileriyle entegrasyon ve sanayinin uluslar arası rekabete açılması söz konusuydu. Teşvikler de kullanılarak sanayi dışa açılmaya yönlendiriliyordu. Bu süreçte bazı ülkeler teknoloji ve Ar-Ge’ye ağırlık vererek yüksek katma değerli ürünlerle dünyaya açılma stratejisini izlediler. Ancak maalesef ülkemiz ucuz işgücü ve doğal zenginliklerimizin rekabet gücüne dayalı düşük ve orta teknolojili ürünlerde yoğunlaştı ve üretim teknolojimiz de buna göre gelişti.

Son on yıldır dünyadaki sermaye bolluğu ülkelere sahte bir refah yaşatıyor. Yine ihracatın lokomotif gücü ülke ekonomilerini yönlendirmekle birlikte, finansal piyasalardaki gelişmeler ülkelerin politikalarını belirliyor. Bu dönemde bazı ülkeler sanayilerini korumak için sermaye girişlerine sınırlamalar getirmişlerdir. Dünyadaki bu konjonktürün ülkemizdeki etkisi ise tüketime dayalı büyüme, ithalata dayalı sanayi yapısı ve yüksek cari açık olarak ortaya çıkmıştır. Ancak Ekonomist Murat Yülek’in ifadesiyle Beleş Para Partisi’nin sonuna gelinmiştir. Parti sonrası hazırlıklar yapılmalıdır.

Başarı hikayesi olarak gösterilen Güneydoğu Asya ülkeleri de dünyadaki global konjonktüre göre farklı ekonomik politikalar uygulamışlardır. Ancak politika ne olursa olsun (ithal ikameci de olsa, ihracata dayalı da olsa) sektörel öncelikleri belirleyerek sanayilerini seçici olarak geliştirmişlerdir; seçtikleri sektörleri iç ve dış piyasalarda korumuşlardır; özel sektör ile devlet politikaları arasında sıkı bir işbirliği uygulamışlardır; bireylerin tasarruf eğilimini artırmışlardır; yatırım oranlarını yüksek tutmuşlardır; işgücünün niteliğini sürekli artırmışlardır; finans sistemini belirlenen öncelikli sektörleri destekleyecek şekilde tasarlamışlardır.

Belirlenen ekonomi politikaları istihdamın yapısından finansmanın yapısına kadar tüm alanları etkilemektedir. Birkaç gün önce birebir yaşadığım bir olayı anlatırsam ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır. Meslek lisesinde iş makinesi bölümünden mezun olan ve bir yıl kendi mesleğiyle ilgili alanda çalışan genç, kendi alanında iş bulmanın sıkıntısından dolayı güvenlikçi olarak iş aradığını söyledi. Bu kadar alışveriş merkezinin olduğu ülkede talep güvenlik görevlisine tabi… İmalat sanayimizin güvenliğinin tehlikede olduğu kimin umurunda?!

Yazara ait diğer köşe yazıları