Küçük ve Orta Boy İşletmeler (KOBİ) sadece ekonomik değil, sosyal, siyasi ve kültürel anlamda toplumun omurgasını oluşturuyorlar. Ülkemizdeki orta sınıf KOBİ’lerden oluşuyor desek abartmış olmayız. Dolayısıyla toplumun problemi aynı zamanda KOBİ’lerin de problemidir. Ben OSTİM’deki küçük işletmelerde bu durumu bizzat gözlemliyorum. Bu gözlem ve tespit sonucunda şu yargıya varıyorum: Toplumdaki temel problemler çözüldüğü takdirde KOBİ’ler muhteşem işler yapacaklardır. Gelişmiş ülke olmak, sözü dinlenen ülke olmak, etkin ülke olmak, güçlü ülke olmak, bunların hepsi KOBİ’lerimizin başarılı olmasıyla mümkün olabilecektir.
Toplum olarak üç alandaki zaaflarımız KOBİ’lerimizin ayağındaki prangadır diye düşünüyorum. İnşallah yöneticilerimiz bu prangaları bir an önce çözerler.
İlk tespitim ülkemizin iç siyaset kısır döngüsü içinde zaman ve enerji kaybettiği gerçeğidir. Adeta “kim - kiminle - ne yaptı - kim gördü - ne dedi” oyunu oynanıyor. Küçükken arkadaşlarla toplanıp bu oyunu oynardık. “Kim” sorusunun cevabını bir kağıda yazar, yazdığımızı kapatıp kağıdı yanımızdakine verirdik. O da bir sonraki sorunun cevabını yazar, yazdığını kapatıp yanındakine verirdi. Böylece bir birinden farklı, komik, anlamsız metinler ortaya çıkardı. Kendi aramızda eğlenirdik.
Ülkemiz hızla dış dünyaya duyarsız hale geliyor. Kamuoyunda tartışılan kısır konularla iç politikanın labirentinde yol bulmaya çalışıyoruz. Bir anda bu konular hepimizin ana gündemi haline geliyor. İster istemez kısır çekişme içinde geçiyor zamanımız. Dünyadan uzak kalıyoruz. Rusya-Ukrayna çatışmasının neresindeyiz? Sonuçları bizi nasıl etkiler? Irak’ta 30 Nisan’da yapılacak seçimlerin ülkemize yansıması ne olacak? ABD Başkanı’nın Japonya ziyareti ne anlama geliyor? Çin ve Avrupa başta olmak üzere dünyada kur savaşları başlıyor. Buna ilişkin politikamız nedir? gibi bir çok konu bizim gündemimizde olmasa da dünyanın gündemindedir. Örnekleri uzatmak mümkündür. KOBİ’lerimiz de iç siyasetten kaynaklanan kısır gündemden sıyrılamıyor elbette…
İkinci tespitim adalet ve hukukla ilgilidir. Ülkemizde hukuk sistemi herkesi rahatsız ettiğinden daha çok KOBİ’lerimizi rahatsız etmektedir. Mesele sadece mahkemelerin uzun sürmesi, çeklerin karşılıksız çıkması halinde yaptırımların ne olacağı gibi somut konular değildir. Bunlar elbette ciddi problemlerdir. Ama esas problem hukukun günlük hayatı düzenleyici fonksiyonunun ortadan kalkmasıdır. Bir KOBİ sahibinin mal alımından, alacak tahsiline kadar geçen sürecin her aşamasında hukuka ihtiyacı vardır. Eğer günlük hayatımızı hukuk düzenleyemiyorsa adaletin mülkün temeli olma fonksiyonu ortadan kalkacaktır. Hukukun düzenleyici fonksiyonunun olmadığı ortamda güçlü zayıfı ezecektir. Mesela alt taşeron olarak büyük bir firmadan iş alan KOBİ, artık büyük firmanın insafına terkedilmiş durumdadır. Güçlü taşeronlar KOBİ’lerin hak edişini isterse ödemekte, teminat mektubunu isterse çözmektedir. Birçok alanda haksızlık ve hukuksuzlukla mücadele etmenin getirdiği zaman ve enerji kaybı KOBİ’lerimizi yormaktadır.
Üçüncü tespitim eğitimle ilgilidir. KOBİ’lerin en büyük problemi meslek eğitiminden geçmiş ara eleman bulamamaktır. Dolayısıyla ülkenin eğitim sistemindeki problemler doğrudan KOBİ’leri doğrudan etkilemektedir. Ülkemizin kronik problemi olan mesleki eğitim konusunda köklü bir çözüm ufukta görülmemektedir.
Gördüğünüz gibi ortada bir problem varsa hepimiz olumsuz etkileniyoruz. Bu problemlere çözüm geliştirilmesi halinde yine hepimiz mutlu olacağız. Ama kobi’lerin mutluluğu aynı zamanda katma değer, gelir, servet ve refah yaratacaktır. Kısır döngü bir anda üretken döngüye dönüşecektir. Başarabilirsek güçlü ülke oluruz.