Geçtiğimiz günlerde İstanbul Sanayi Odası tarafından her yıl olduğu üzere Türkiye’nin en büyük 500 imalatçı firması yayınlandı. Bu listeden hareketle yapılan analizler Türkiye’nin genel ekonomik yapısı hakkında fikir veriyor. Genellikle Eylül başında ikinci beş yüz listesi de yayınlanıyor. Ülkemizin en büyük bin firmasının mali yapısını gösteren bu çalışma, ülkemizin sanayi yapısı hakkında fikir sahibi olmak için de değerli bir veri tabanı oluşturuyor.
Bu sene yayınlanan ilk beş yüz için en dikkat çekici husus üretimden net satışların (reel olarak) %3,1 artmasına rağmen karlardaki artışın %6,7 olarak gerçekleşmesiydi. Firmaların mali yapısı ülkenin faiz ve kur politikasına karşı çok hassas. Yabancı kaynakların aktif toplamına oranı 2003-2010 yılları arasında %40-%50 arasında iken son iki yılda %60’a yaklaşmıştır. Yabancı kaynak ağırlıklı finansmana rağmen 2012 yılında döviz kuru ve faizin düşük olması sonucu şirketlerin faaliyet dışı gelirleri satışlarına göre daha yüksek oranda artmıştır. Bu durum faizlerin arttığı 2013 yılı için olumsuz bir sinyal…
İstihdam verileri benim en çok içimi karartan veriler. Çünkü 1993 yılında ilk 500 şirketin toplam istihdamı 600 binin üzerinde iken, istihdam sayısı 2012 yılında 596 bin civarında gerçekleşti. Sanayimizde yapısal bir sorun var. Şirketlerin satış, katma değer, aktif toplamı, özkaynak, ihracat gibi tüm göstergeler artarken istihdam verisi aynı hızla artmıyor. Yani ekonomi büyüyor, Türkiye’nin nüfusu artıyor ama büyük firmaların istihdamı artmıyor. Belki kamunun sahip olduğu firma sayısının gittikçe azaldığı ve Türk sanayi yapısının tekstil gibi emek yoğun sektörlerden sermaye ve teknoloji yoğun sektörlere kaydığı söylenebilir. Ancak ne söylenirse söylensin sonuç ortada… Türkiye’de büyük işletmelerin istihdam sayısı artmıyor bilakis azalıyor.
Son yirmi yılda istihdamın en yüksek olduğu sektörler dokuma sanayi, gıda sanayi ve otomotiv sanayi olarak dikkat çekiyor. Ancak son yirmi yılda yıllık istihdam artışlarının ortalaması alındığında artışın en yüksek olduğu sektörler gıda maddeleri, ağaç, mobilya ve mefruşat sanayi ve plastik sektörleri…
Sağlıklı karşılaştırma yapmak için 2002 yılından 2012 yılına kadarki dönemde her yıl listede olan firmaları tespit ettim. Toplam 253 firma İSO listelerinde her yıl yer almış. (Bu analizi yaparken her yıl listede ilk yüzde yer alan BMC San. ve Tic. A.Ş.’nin 2012 yılı listesinde yer almaması üzerinde durulması gereken bir husus… BMC gibi bu ülkenin değeri olan şirketler için keşke zamanında tedbir alınabilse…) Bu 253 şirkette istihdam artışı son on yılda ortalama %3,4 olarak gerçekleşmiş. Yani büyüme oranının altında gerçekleşmiş. Genç nüfusumuzun işsizliği %20’lere ulaştı. Önümüzdeki dönemlerde işsizlik ülkemizin ciddi problemi olacak.
500 büyük sanayi kuruluşunun ülkemizin milli gelir içindeki payının %10’un üzerinde olmasına rağmen toplam istihdam içindeki payının %2,4 civarında olması istihdamda yükün KOBİ’lerin üzerinde olduğunu gösteriyor. Maalesef (Fortune dergisi gibi) dünyanın en büyük şirketlerinin sıralandığı listelerde yerimiz çok mütevazi iken, (Forbes dergisi gibi) işadamlarının sıralandığı listelerde daha iddialıyız. Güçlü insanımız çok, ama güçlü şirketimiz yok.