Yemen yaklaşık 25 milyonluk nüfusu ve 528.000 km2’lik yüzölçümüyle, 1361 dolarlık kişi başına milli geliriyle, büyük ve zengin komşularının tersine küçük ve fakir bir Ortadoğu ülkesi… Yaşadığımız konjonktürde birçok ülkede olduğu gibi Yemen’le Türkiye arasında sıcak rüzgarlar esiyor. Nitekim son iki yılda en üst düzeyde toplantılar ve karşılıklı ziyaretler yapıldı. Biz de Ostim olarak Yemen toplantılarında aktif olarak yer alıyoruz. Özellikle Yemenli dostlarımızın organize sanayi bölgesi kurmak konusundaki taleplerine cevap vermeye çalışıyoruz. 22-25 Kasım tarihlerinde Başbakan Yardımcısı Sn. Bülent Arınç’la birlikte resmi ve özel sektör temsilcilerinden oluşan yaklaşık 50 kişilik bir heyetle Yemen’in başkenti Sana’ya gittik. 6. dönem KEK (Karma Ekonomik Komisyon) toplantısı yapıldı; DEİK (Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu) Türk-Yemen İş Konseyi 3. Toplantısı yapıldı. Bu seyahatte DEİK’in Türkiye’nin dış politikasına ekonomik ve iş âleminin katkısı anlamına ne kadar önemli işler yaptığını bir kez daha gözlemledim.
Yemen küçük ve fakir bir ülke olmakla birlikte birçok açıdan önemli bir ülke… Coğrafi açıdan Arap yarımadasının en güneyinde, zengin petrol ülkelerine komşu, Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı’nın girişinde, Afrika Boynuzunun hemen karşısında stratejik bir noktada… Ülkemiz için hiç tartışmasız Yemen’in duygusal bir tarafı da var. Yemen Türküsü adeta birkaç nesil öncesinde vatan savunması için yokluk içinde cepheden cepheye koşan dedelerimizin acı hatıralarını canlandırır. İçimizdeki yakın tarihin hüznüdür Yemen Türküsü… Duygulandığımız zaman söyleriz; hatta duygulanmak için söyleriz Yemen Türküsü’nü… Yemen fiziki olarak uzak ama içimizde bir yerlerde hissettiğimiz hatıralardır. Çünkü Koç Yiğitlerimizin gidip de gelmediği bir yerdir. Anaların babaların kara bağladığı, kızların gidenin ardından ağladığı bir yerdir. Yemen aslında fiziki bir mekanın ötesinde bir hüznün ifadesidir.
Burası “Huş mu” yoksa “Muş mu” tartışmalarını müzik insanlarına, askerlerimiz boşuna mı gönderildi, yoksa Avrupa’dan Süveyş Kanalına geçişi engellemek için stratejik bir noktanın savunması mı yapıldı tartışmalarını stratejistlere, Hicaz Yemen cephesi kutsal toprakları savunmak için gerekliydi tartışmalarını din adamlarına, yedi cephede savaşmaya gerek var mıydı tartışmalarını da tarihçilere bırakıp Yemen seyahati dolayısıyla yaşadığımız konjonktürün Türkiye için ne ifade ettiğini yorumlamaya çalışayım.
Yemen’de ılık bahar yaşanıyor
Ortadoğu karmaşık bir süreçten geçiyor. Gelişmeler, bu süreçte proaktif bir rol üstlenmeye çalışan ülkemizi de çok yakında ilgilendiriyor. Dostluklar düşmanlıklar kısa sürede yer değiştiriyor. Birbirlerine kardeşim diye hitap eden devlet adamları kısa sürede düşman olabiliyor. Ortadoğu adeta düşman kardeşlerin sevgi ve nefret ikileminde sürekli yer değiştirdiği bir bulmaca haline geldi. Ancak Yemen diğer ülkelerden farklı olarak bu değişim sürecini yumuşak bir geçişle atlatıyor gibi… Mesela Yemen Devlet başkanı halen Sana’da yaşıyormuş. Onun zamanında bürokratlık yapmış kişiler halen işlerinin başındalar. Dolayısıyla bir intikam psikolojisi yok. Şu anda önümüzdeki bir yıl içinde yapılacak seçimlere ve anayasa değişikliğine odaklanmış durumdalar. Gelişmiş ülkelerin Yemen üzerinde farklı politikalarının olmaması da Yemen’de suların durulmasını sağlamış gibi…
Yemen’in dış ticareti 2011 yılında toplam 17 milyar dolar civarında gerçekleşmiş. İhracatları 10 milyar dolar civarında olup en önemli kalemler petrol, doğalgaz, likit gaz gibi ham enerji kaynakları… En çok ihracat, Çin’e ( 2,3 milyar USD) ve Tayland’a (1,3 USD) yapılmış. İthalatta en önemli kalem ise işlenmiş petrol ürünleri olup en yüksek ithalatı Birleşik Arap Emirlikleri (1,1 milyar USD) ve S. Arabistan’dan (900 bin USD) yapmışlar. Birkaç yıldır devam eden üst düzey temaslara rağmen Türkiye ile Yemen arasındaki dış ticaret hacmi ancak 350 milyon USD düzeyine ulaşmış. Türkiye Yemen’in ithalat yaptığı ülkeler arasında 16. sırada iken, ihracat yaptığı ülkeler arasında 57. sırada yer almış. Yani hem mutlak rakam olarak, hem de göreceli olarak Türk-Yemen ticari ilişkileri düşük düzeyde kalmış. Türkiye 2015 yılı için 1 milyar USD’lik ticareti hedeflediğini açıkladı.
Türkiye de Yemen’e yardım yapıyor
Özellikle kuzey komşuları Suudi Arabistan Yemen’e çok yardım yapıyor. Her ne kadar bu yardımların sadece Yemen’i kalkındırmak için değil aynı zamanda kontrol altında tutmak için yapıldığı iddia edilse de bu yardımların Yemen ekonomisi için büyük önemi var. New York’ta yapılan Yemen’in Dostları Toplantısında Türkiye, Yemen’in ekonomik ve kültürel kalkınmasında kullanılmak üzere 100 milyon USD katkı sağlayacağını açıkladı.
1980’lerde çalıştığım o zamanki Devlet Sanayi İşçi ve Yatırım Bankası’nda Almanya’dan Türkiye’ye yardım amaçlı gelen fonları hatırladım. Almanya Türkiye’ye yaptığı yardımlarda malzemelerin Almanya’dan alınmasını, uzmanların da Alman olmasını şart koşardı. Uzmanların bir kısmını da özellikle Türk kökenli Alman vatandaşlarından seçerdi. Türkiye’nin diğer ülkelere yardım yapacak olması onur verici, ancak bunu Almanya gibi bir strateji içinde yapması gerekir; mutlaka da öyle yapacaktır. Aksi takdirde Yemen gibi kendi içinde düzeni oturtamamış ülkelerde bu tip yardımlardan istenen amaç hâsıl olmayabilir. Yemen’de yolsuzluk yaygın ve fakir halk yolsuzluklardan bunalmış durumda...
Türkiye de dahil bazı ülkeler Yemen’e yardım için kolları sıvarken çok uluslu şirketler de Yemen’i sömürmek için paçaları sıvamışlar. Yemen’in dostları toplantısı New York’ta yapılırken çok ortaklı şirketler de Yemen’den alacakları LNG (likit doğal gaz)’yi New York’a götürmek üzere anlaşmaya varmışlar. Konsorsiyumun başında %39,62’lik payla Fransız Total firması var. İkinci en yüksek paya sahip olan firma ise %17,22 payla Amerikan Hunt Oil Company…
Buraya kadar anlattıklarımda bir gariplik yok gibi… Peki bu operasyonda garip olan nedir? Bu firmaların Yemen’le yaptığı anlaşmaya göre LNG fiyatı 3,2 dolar / mbtu (milyon British thermal units)… Peki LNG’nin uluslar arası pazarlardaki fiyat ne kadar? 13-18 USD / mbtu… Yani uluslararası fiyatların beşte biri oranında ucuz bir fiyatla anlaşma imzalanmış. Peki bu anlaşmadan dolayı Yemen’in kaybı ne kadar? Yıllık 2,8 milyar USD (yani toplam Yemen milli gelirinin %8’i) Peki bu anlaşma kaç yıllık? Toplam 20 yıllık (Ekim 2009’da başladı; 2029’da sona erecek). Gerçi yeni yönetim 3,2 dolarlık tutarı 7 dolara çıkarmış; ancak yine de uluslararası fiyatların çok altında… (Bilgiler “Yemen: Total’s Unfair Gas Prices” makalesinden alınmıştır: http://www.publici.com/globalvoices/content/yemen-totals-unfair-gas-prices-0)
Yemen’de heyetimize gösterilen teveccühle bu haberi karşılaştırdığımda keşke Yemen ve Yemen gibi ülkelerle doğal kaynaklara dayalı ticareti esas alan bir model geliştirilebilişe diye düşündüm. Bazı modellerde belirleyici olabilmemiz için herhalde daha güçlenmemiz gerekiyor. Tarihte olduğu gibi bugün de güçlü olanın borusu ötüyor; onun dışındakiler parazit yapıyor.