Adres :
100. Yıl Bulvarı No:101/A, 06374 OSTİM/Ankara-TÜRKİYE Telefon : 0 312 385 50 90 Faks : 0312 354 58 98 E-Posta : korhan@ostim.org.tr

Dostların Sessizliği Hatırlanmasın!

Arakan’da sönen ocaklar, dünyaya haykırıyor.
Ostim Editör
10 Ekim 2017 11:55

“Ve her şey bittiğinde, hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır.”

Aliya İzzetbegoviç

Bosna Hersek'in ilk Cumhurbaşkanı

Bosna, Afganistan, Doğu Türkistan, Afrika, Gazze, Suriye, Arakan… Liste uzayıp gidiyor. Emperyalizmin, İslam Dünyası üzerindeki oyunları, yaşattığı acılar yüzyıllardır süregeliyor. Bu oyunlar kimi zaman kültürel, sosyal ve siyasal hamlelerle gerçekleşiyor; kimi zaman da kan ve gözyaşıyla enkaza dönüşüyor.

Coğrafyalar farklı olsa da zulüm aynı… İslam Dünyası’nın önüne dikilen egemen güçler, Müslümanın, ayağının altındaki doğal kaynağı çıkarmasını, onu işleyerek servete dönüştürmesini, kalkınmasını istemiyor.  En önemlisi bir ve bütün olmaması için var gücüyle çabalıyor. Bu bazen Bosna’da yaşandığı gibi soykırım bazen İslam ülkelerinin içinin karıştırılması yoluyla, bölme ve parçalama gayretleriyle tezahür ediyor.

Son dönemin en ürkütücü olayları Arakan’da yaşanıyor ve dünya yine, gözlerini kapamış ve ‘sessiz’ce izliyor!

Kendi vatanlarında on yıllardır Burma Devleti’nin baskı, ayrımcılık ve şiddeti altında yaşayan Rohingya halkı, farklı tarihlerde defalarca katliama uğradı. 1942 yılında 150.000 Arakanlının katledilmesinden sonra bugüne kadar artarak devam eden baskı ve şiddet neticesinde milyonlarca Arakanlı yurtlarını terk etmek zorunda bırakıldı, köyleri yakıldı, yüzbinlercesi katledildi.

Toplu halde boğazı kesilen, evleri ateşe verilerek diri diri evlerinde yakılan aileler, kurşunlanarak gerçekleşen toplu infazlar, taşlanarak ve sopalarla dövülerek katledilen çocuklar, kolları ve bacakları kesilerek nehre atılan kocalar, tecavüz edilen binlerce Müslüman…

Bu durum Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri tarafından dahi soykırım olarak nitelendiriliyor.

Sayıları üç milyondan bir milyona düştü
Özellikle son beş yılda, tüm dünyanın gözleri önünde yine binlerce Arakanlının katledilmesi, tecavüze uğraması ve yüzyıllardır yaşadıkları yurtlarını terk etmek zorunda bırakılması sonucu; kendi vatanlarında vatandaşlık hakkı bile verilmeyen Arakanlı Müslümanların sayısı üç milyondan bir milyona kadar düştü.

Bu durum karşısında “Myanmar’da yaşanan şiddeti açıklayacak kelimeler yok” diyen BM gibi kuruluşlar dahi, hiçbir şey yapmıyor. Tüm bu yaşananlar gösteriyor ki, Arakanlı Müslümanların hayatta kalabilmesi, maruz kaldıkları şiddet ve baskıların tekrar yaşanmaması ve ülkelerine geri dönebilmeleri için, kısa ve orta vade perspektifli çalışmaların yapılması gerekiyor.

İki ayda 500 bin kişi göçe zorlandı
Katliamlar yıllardır dur durak bilmedi. Çevre ülkelerdeki mülteci kampları BM’nin de tespitine göre dünyanın en kötü mülteci kampları durumunda. Arakan eyaletinin kuzeyinde yer alan bazı ilçelerdeki toplam Müslüman nüfusun üçte ikisine yakını ülkeyi terk etti. Buralarda Müslümanlara ait evler ve köyler yakıldı, sahip oldukları her şey talan edildi.

Ağustos ayından bu yana Myanmar'daki şiddet olaylarından kaçarak Bangladeş'e sığınan Müslümanların sayısının 500 bini geçtiği söyleniyor.

Myanmar, resmi adıyla Myanmar Birliği Cumhuriyeti ve ayrıca bilinen adlarıyla Burma ya da Birmanya…  Güneydoğu Asya'da, Bangladeş, Çin, Hindistan, Laos ve Tayland arasında yer alan ülkenin lideri Aung San Suu Kyi, 1991'de 'demokrasi ve insan hakları için verdiği şiddetten uzak mücadele' nedeniyle Nobel Barış Ödülü'ne layık görüldü.

Uzun yıllar kendi ülkesinde yasaklı durumda olan Suu Kyi, girişilen etnik temizlik hareketine göz yummakla eleştirilirken, toplu göçün nedenini merak ettiğini (!) belirtiyor.

TÜRKİYE HAREKETE GEÇTİ

Son dönemlerde artan şiddet olaylarına karşı en net duruşu ve en sert tepkiyi veren ve şefkat kollarını açan ülke Türkiye oldu. Arakan’da akıllara durgunluk veren baskı ve insanlık dışı uygulamalar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından BM’de dile getirildi.

Erdoğan, BM 72. Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, büyük bir yoksulluk ve sefalet içinde yaşayan, vatandaşlık hakları dahi ellerinden alınmış olan Arakan Müslümanlarının köylerinin yakıldığına, yüz binlerce insanın bölgeden ve ülkeden göçe zorlandığına dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgeden göç eden insanların yönlendirildiği Bangladeş’teki kampların da asgari insani ihtiyaçları dahi karşılayamayacak durumda olduğunu kaydetti.

“Uluslararası toplum tıpkı Suriye’de olduğu gibi Arakan Müslümanlarının maruz kaldığı insani dram konusunda da iyi bir sınav verememiştir.” diyen Erdoğan, Myanmar’da yaşanan bu trajedinin önüne geçilmediği takdirde insanlık tarihinin yeni bir kara lekenin utancıyla baş başa kalacağını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AFAD, Kızılay, Diyanet Vakfı ve çeşitli Türk STK’ların Bangladeş ve diğer ülkelerde mağdur durumda olan Arakanlı Müslümanlara insani yardım ulaştırma faaliyetlerini sürdürdüğünü aktardı.

Arakan Platformu: “Vicdan sahiplerini Arakan için çalışmaya davet ediyoruz”

“Dünyanın gözü önünde yaşanan bu zulüm ve vahşeti görmezden gelmek büyük bir insanlık ayıbıdır.” diyen, Arakan sorununa seyirci kalmak istemeyen yaklaşık 50 bilim ve fikir adamı, STK temsilcileri ve gönüllüler 15 Eylül 2017 tarihinde Ankara’da bir araya geldi ve Arakan Platformu’nu kurarak çalışmalara süratle başladı.

Platform; kendi topraklarında seyahat hakkı olmayan, mülk edinme veya iş kurma hakkı olmayan, evlenme hakkı olmayan ve yıllardır süren etnik temizlik politikaları altında nüfusları azalan yüzbinlerce Arakanlı Müslümanın, katliam, tecavüz ve sürgünü tekrar yaşamaması ve Arakan’da daha iyi bir geleceğin oluşabilmesi için kalıcı ve katma değeri yüksek çalışmaların koordinasyonunu kendine misyon edindi. 

Platform tarafından yapılan açıklamada özetle şunlar kaydedildi: “Arakan platformu; yıllardır yaşadıkları topraklarda inanç farklılıkları nedeniyle zulüm ve baskı altında kalan, vatandaşlık hakları ellerinden alınan, sağlık-eğitim gibi temel hizmetlerden mahrum bırakılan Arakan halkının varoluş mücadelesinde yanlarında olmak ve yaşadıkları zulmü dünya kamuoyuna doğru bir şekilde aktarabilmelerine destek verebilmek amacıyla bir araya gelen gönüllülerin oluşturduğu bir platformdur.

Arakan platformu olarak; vicdan sahibi tüm insanları, STK’ları ve kurumları ceset yığınları olmayan, nehirlerinden kan akmayan ve sahile vuran cansız bedenleri olmayan bir Arakan için çalışmaya davet ediyoruz.”

Arakan sorununda en büyük sıkıntılardan biri yeterli iletişim kanallarının oluşturulamaması ve buna bağlı olarak sağlıklı bilgi akışı. Bunun yanında en büyük sorunlardan bir diğeri de yetişmiş insan eksikliği… Yeteri kadar eğitimli insana sahip olmayan bu insanların derdini iyi anlatmak gerekiyor. Bunun için Arakan Platformu; öncelikli olarak, Arakan/Rohingya Müslüman halkının yaşadıkları zulmü, dünya kamuoyuna doğrudan aktarabilmeleri için eğitim ve iletişim gibi konularda onlara destek olmayı; bununla birlikte, Arakan davasına orta ve uzun vadeli kalıcı, yapısal çözümler üzerinde çalışmalara öncülük ederek koordinasyon sağlamayı ve Arakan'da yaşanan zulümleri, tüm iç-dış kamuoyu ile paylaşmayı amaçlıyor.

Soykırım haline geldi!

Avrupa Rohingya Konseyi (ERC) Başkanı Dr. Hla Kyaw, Arakan sorununa ilişkin dehşet verici bilgiler paylaştı. “Uluslararası Suç Araştırmaları Enstitüsü’nün de raporladığı gibi 25 Ağustos’a kadar bu bir yavaş soykırımdı. Fakat şu anda tam manasıyla hızlı bir soykırım haline geldi.” Açıklamasında bulunan Kyaw, kurumsal bir nefretle karşı karşıya kaldıklarını söylüyor. Arakanlı temsilci, bunu “Bir Rohingyalı hastaneye giderse canlı dönemeyeceğini bildiği için; gidebilse bile hastaneye gitmemeyi tercih ediyor.” sözleriyle ifade ediyor.

Eğitim politikasını da anlatan Dr. Hla Kyaw, Arakan’da nüfusun %95’nin kırsal kesimde %5’inin kasaba ve kentlerde yaşadığını, okulların kasaba ve kentlerde bulunduğunu, böylece halkının ilkokul, ortaokul, lise eğitimi alamadığını belirtiyor. Dr. Kyaw kentlerde, kasabalarda eğitim alabilen, notları iyi olan öğrencilerin üniversiteye gönderilmediğini nadiren de olsa giden bir Müslümanın dışlandığını ve mezun olamadığını söylüyor.

“Rohingyalıların bir tane bile gazetecisi yok!”

  • - Rohingyalıların sağlıklı olmasını istemiyorlar sağlıklı Rohingyalı kötü Rohingyalıdır. Sağlıksız olmalı, hasta olmalı, ölmeli. Eğer ölmüyorsa da öldürülmeli! Rohingyalılar resmi olarak dünyada en çok baskı gören insanlardır. En çok zulmedilen insanlar olmalarına rağmen bu insanların sıkıntılarını dertlerini uğradıkları vahşetlerini dünya da çok az sayıda insan bilmektedir. Bunun da bir sebebi var; Rohingyalıların bir tane bile gazetecisi yok. Çünkü gazeteci olması için insanın eğitim alması, üniversiteye gitmesi gerekiyor. Bu bilinçli politika sebebi ile gazetecileri, entelektüelleri yok. Dünyada en çok baskı gören insanlar oldukları halde dertlerini anlatabilme imkanları yok.
  • - Şu anda Arakan’da çok çok az sayıda Rohingyalı Müslüman kaldı. İnsanların büyük kısmı Bangladeş’e kaçmak zorunda kaldı. Çok az bir kısmı Malezya ve Suudi Arabistan’da. Milyonlarca insanın kendi vatanlarından sürülüp şu anda neredeyse hiç kimsenin kalmaması gibi bir durumla karşı karşıya olduğumuza göre yapılması gereken; bu insanların yeniden memleketlerine geri döndürülmesi.
  • - Haklı olarak insani yardıma odaklanmış durumdayız çünkü orda bir vahşet durumu bir açlık durumu var. Dolayısıyla herkes insani yardıma acil olan şeye konsantre olmuş durumda. Bunun yapılması lazım fakat asıl önemli olan; insanlarımızın eğitilmesi, yetiştirilmesi, güçlendirilebilmesi ve bu sayede kendini koruyabilir hale gelmesi ki Arakanlılar kendilerini dünyaya anlatabilir hale gelsin.

“Tek umudumuz Türkiye”
Dr. Hla Kyaw, “Türkiye’nin bize olan desteği bizim için çok önemli. Bize yardım edebilecek tek ülke olarak Türkiye’yi görüyoruz ve bu desteğinizin de devamını diliyoruz. Rohingyalılar arasında Türkiye çok seviliyor. Sayın Emine Erdoğan’ın ziyaret etmesi, halkınızın bize yaptığı yardımlar bizleri çok sevindiriyor. Yardımları beklediğimiz tek ülke var; o da Türkiye.” dedi.

Türkiye’den bölgede yaşanan insanlık dramına kayıtsız kalmadı. Kamu ve STK’lardan birçok kuruluş adeta yardım seferberliği başlattı.DESTEKLERİ İÇİN TEŞEKKÜRLER: Arakan Platformu’na, Türk Kızılayı, Diyanet Vakfı ve Arakan’da yardım çalışması yapan gönüllülere yazıya katkılarından dolayı teşekkür ederiz.

İçeriğe Yorum Yapabilirsiniz.