Güney Afrika Kendi Üreticilerini Yasayla Koruyor
- Yerli katkıyı iki buçuk yılda meclisten geçiren Güney Afrika işi sıkı tutuyor
- ‘Yapabiliriz’e inandılar, yüzde 65’in peşini bırakmadılar
OSTİM Kümeleri T.C. Ekonomi Bakanlığı tarafından desteklenen URGE projelerine tüm hızıyla devam ediyor. Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri Kümelenmesi de (ARUS) ihtiyaç analizinin ardından stratejik yol haritası çalışmalarına başladı. Bu kapsamda düzenlenen çalıştayda küresel dengeler ile Türkiye pazarı tartışıldı. Etkinliğin davetlileri arasında bulunan Güney Afrikalı iş adamı Stephan Nel’in anlattığı; ülkesindeki yüzde 65 yerli katkıyla ilgili zorunluluk ve devletin denetim refleksi, konunun ne derece önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Raylı ulaşım sistemlerinde Anadolu üreticilerini bir araya getiren ARUS, T.C. Ekonomi Bakanlığı’nca desteklenen URGE projesinin stratejik yol haritasını paydaşlarıyla birlikte ele aldı. Çalıştayda sektörel gelişmelerin yanı sıra üreticilerin sorunları, Türkiye, Çin, Orta Doğu, Asya ve Afrika gibi yakın bölge pazarlarındaki fırsatlar mercek altına alındı. Kapsamlı analizlerin yapıldığı programa Güney Afrika’nın raylı ulaşım sistemlerinde uyguladığı yüzde 65 yerli katkı şartı damga vurdu. İşadamı Stephan Nel, ülkesinde kamu otoritesinin uygulamada çok hassas davrandığını, yüzde 65’lik yerli katkı şartını yerine getirmeyen firmalara devlet denetim mekanizması ile ağır cezai yaptırımlarda bulunduğunu dile getirdi.
“ARUS iyi oyuncularla maçı kazanabilir"
Programın açılışında konuşan T.C. Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanı Emrah Sazak, "İhracat Genel Müdürlüğü olarak 2007 yılından bu yana kümelenme projelerinin bizzat uygulayıcısı olarak içindeyiz. Yedi yılı aşkın bir süredir firmalarımızla, işbirliği kuruluşlarıyla, kamu kurumlarımızla birlikte çalışıyoruz, bölgesel rekabetin, sektörel rekabetin, firma rekabetinin artırılmasına yönelik sayısız çalışma yaptık. Bütün çalışmalarımızın elbette kıymetli sonuçları var fakat altını çizmek isteğim husus şu; kümelenme özellikle sanayiye dayalı sektörlerde katma değeri yüksek üretimi ve ihracatı geliştiren bir yaklaşım. 2010 yılında uygulamaya başladığımız UR-GE Tebliği ile amacımız işbirliği kuruluşlarının öncülüğünde firmalarımızın sektörel birliktelikler içinde güçlenerek dünyada rekabet etmesini sağlamak. Bu nedenle UR-GE tebliğimizi oluşturan dört yapıtaşı olduğunu belirtmek istiyorum. Vizyonu işbirliği kuruluşları önderliğinde bölgelerimizde ihracat seferberliği başlatmak olan tebliğ ile desteklenen projeler; 1. sektöreldir, 2. coğrafi bir kapsamı vardır, 3.işbirliği esastır ve 4.ihracat odaklıdır.” dedi.
Bu güne kadar 120 ye yakın proje hayata geçtiğini, bu projelerden bazılarının çok başarılı olduğunu anımsatan Sazak, “Başarılı UR-GE projelerine baktığımızda başarıda rol oynayan bazı kilit faktörler olduğunu görüyoruz. OSTİM tarafından sunulan ARUS Kümelenmesi UR-GE projesinin de başarılı olacağına inanıyorum.” diye konuştu.
UR-GE Proje yönetimi için önemli buldukları başlıkları; 1. Firma Odaklı Yaklaşım, 2. Network Geliştirme Yaklaşımı, 3. Strateji Odaklı Yaklaşım, 4. Proaktif Yaklaşım 5. Bütüncül Yaklaşım olarak sıralayan Emrah Sazak şunları kaydetti: “Bugün gerçekleştireceğimiz toplantının amacı itibarıyla bu proje yönetim yaklaşımının benimsendiğini görüyorum. Özellikle İhtiyaç Analizi faaliyetinin hem firmalar hemde sektör için rekabet stratejisi olarak geliştirilmesi ve fırsatları rekabet avantajına çevirecek yol haritasını sunması bizim üzerinde çokça durduğumuz bir konu. İyi strateji; sorunu tespit eder, çözüm odaklı eylem geliştirir. İyi strateji için kaynaklarımız paralelinde gerçekleştirebileceğimiz önceliklere odaklanmalıyız. Bugün ve ilerleyen günlerde İhtiyaç Analizinin firmalarımıza ve sektöre ışık tutmasını, UR-GE Projesinin tüm firmalarımıza başarı getirmesini diliyorum."
Dünyada demiryolunun payı artıyor
ARUS’un çözüm ortağı olan ve ihtiyaç analizi çalışmalarını da yürüten Piri Group Danışmanlık firmasının yetkilisi Tibet Seyhan, 2016 yılı itibariyle demiryolu tedarikçilerinin dünya ticaretindeki payını 168 milyar euro’ya ulaşacağı bilgisini verdi. Seyhan, Avrupa Demiryolu Sanayicileri Birliği (UNIFE) ve araştırma kuruluşu SCI/Verkehr’ın çalışmalarına göre 2012 itibariyle en büyük pazar olan Batı Avrupa’nın, 2016 yılında Çin’inde içinde bulunduğu Asya ve Pasifik bölgesinin gerisine düşeceğini belirtti. Halen demiryolu tedarik sektörünün küresel olarak yıllık ortalama yüzde 2-3 arasında büyüme gösterdiğini ifade eden Tibet Seyhan, sektörün dünya ticaret hacminden aldığı payın artmaya devam etmesinin beklendiğini söyledi. Seyhan, Batı Avrupa ile Asya ve Pasifik bölgesinin en büyük pazarlar olarak kalmaya devam edeceğini ancak yıllık ortalama yüzde 8-10 arasında büyüme kaydeden Afrika ve Orta Doğu pazarının önemli fırsatlar sunan pazarlar olarak öne çıkacağının altını çizdi. Avrupa’da demiryolu endüstrisindeki gelişmelerin kümeler aracılığıyla gerçekleştiğine değinen Tibet Seyhan, Türk sanayisinin demiryolu sektöründe ciddi bir fırsat noktasında olunduğunu hatırlattı.
“Satın alma anlayışını üreticiler değiştirebilir”
Kamu kurumlarında politika üretenlerin yerli sanayiciden haberdar olmasının önemine değinen OSTİM Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın, “Biz bu işte daha önce kamu ile beraber çalışsaydık bugün Ankara Metrosu’nun yüzde 100’ünü yapabilirdik. Kamunun mevcut satın alma anlayışını üreticiler değiştirebilir.” değerlendirmesini yaptı. Kümelenme çalışmalarının önemine temas eden Aydın, T.C. Ekonomi Bakanlığı’na sağladığı desteklerden dolayı teşekkür etti.
Çalıştayda ortak görüş olarak şu hususların altı çizildi: Uluslararası ortaklıklarda üretimler Türkiye’de yapılmalı, doğru partnerler bulunmalı, TCDD’nin bilgi birikiminden faydalanılmalı, know-how transferi yapılmalı, firmaların tasarım kabiliyeti artmalı, yakın coğrafyalardaki pazar fırsatları değerlendirilmeli, yüzde 51 yerli katkı oranı artırılabilir (Örnek: Metal işlemede yerli katkı yüzde 100 olabilir.), kalite sürdürülebilir olmalı, sertifikasyona önem verilmeli, üniversite sanayi işbirliği aktif olarak gerçekleşmeli, Ar-Ge’ye ağırlık verilmeli, dünya çapında sektör tedarikçileriyle ikili görüşmeler gerçekleştirilmeli, bakım onarım yedek parça alanında alıcılara (TCDD, belediyeler, vb.) ihtiyaç tespiti yapılmalı, sektörün küresel aktörleriyle eşleştirme projeleri hayata geçirilmeli.
TÜRKİYE PAZARINDA MEVCUT DURUM
- Toplam ulusal demiryolu ağı 11. 500 km (500 km YHT, 2250 km elektrikli, 3020 km sinyalli hat)
- 13 adet YHT seti, 45 Elektrikli Lokomotif, 485 Dizel Lokomotif, 108 EMU, 49 DMU, 109 Dizel Manevra Lokomotifi bulunuyor.
- 966 yolcu vagonu, 22.000 yük vagonu (3100 özel yük vagonu)
- Özel sektörün toplam taşıma payı yüzde 5’in altında.
- 2002-2013 arası 15 milyar euro yatırım yapıldı.
- 2013-2023 arası 50 milyar euro daha yatırım planlanıyor.
TÜRKİYE 2023 VİZYONU
- Toplam ulusal demiryolu ağının 26.500 km’ye (10.000 km YHT, 16.500 km konvansiyonel hat) ulaşması.
- 2023’e kadar mevcut hatların 8.000 km’sinin elektrikli, 8,000 km’nin sinyalli hat haline dönüştürülmesi.
- 180 adet yeni YHT Seti, 300 Lokomotif, 120 EMU, 24 DMU ve 8.000 yük vagonu alımı.
- Taşımacılık payının yüzde 15 yük ve yüzde 10 yolcuya (2015 Ocak’tan itibaren serbestleşme) yükselmesi.
Yerliyle imtihanını kamu denetimiyle geçti
Çalıştayın en ilgi çeken sunumu, Güney Afrika Cumhuriyeti’nde demiryolu, denizcilik, savunma ve madencilik sanayinde faaliyet gösteren DCD Group Yönetim Kurulu Üyesi ve Uluslararası Pazarlar Sorumlusu Stephan Nel tarafından yapıldı. Ülkesindeki sektörel gelişmeleri ve pazar fırsatlarını katılımcılarla paylaşan Nel, Güney Afrika’da son 25 yılda demiryolu yatırımlarının giderek artış kaydettiği bilgisini verdi.
Zambiya’da bile yüzde 40!
Ülkede potansiyel olduğunu ancak fazla üreticinin bulunmadığını vurgulayan işadamı, demiryolu sektöründe kamu tarafından uygulanan ve takip edilen yerli katkı oranının yüzde 65 olduğunu açıkladı. Ülkesinin bu oranın uygulanmasında işi şansa bırakmadığını ve sıkı bir takip içinde olduğunu vurgulayan Stephan Nel, “Yerlileştirme ile ilgili çok ciddi çalışmalar yapıldı. İhracat imkanları bence bu tip ürünlerde artacak. Zambiya gibi bir ülke bile bazı ürünlerinde yüzde 40 yerlileştirme oranı isteyebiliyor. Devlet Denetim Kurumu, ihaleyi alan firmaları ve yerli tedarikçileri denetliyor. İhale şartlarının istenilen şekilde yerine getirilememesi durumunda ihaleyi alan firmaya cirosunun yüzde 20'sine kadar ceza uygulanıyor.” dedi.
Yerli katkı çalışmalarının düşük oranlarla başlayıp kademe kademe artırıldığını ifade eden Nel, bu sayede yüzde 65’e çıkarıldığını belirtti. Konunun gündeme gelmesi, tartışılması ve meclisten karar olarak çıkmasının iki buçuk yıl sürdüğünü vurgulayan Nel, “Sektörün yapabileceğine inanıyorsanız, yapılır!” diye konuştu.
İşte o formül!
Güney Afrika Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından çıkartılan “Tercihli İhale Politikası Çerçeve Yasası” tüm sektörlerde gereken yerli katkı şartını tartışmalara yer vermeyecek şekilde açıkça ifade ediyor. Ülkenin kendi pazarını koruma reçetesi olarak devreye aldığı politikanın satırbaşları ilginç detaylar içeriyor.
Endüstriyel Tedarik
7 Aralık 2011 tarihinde yürürlüğe giren yeniden gözden geçirilmiş Tercihli İhale Politikası Çerçeve Yasası (PPPFA) düzenlemeleri Ticaret ve Sanayi Bakanlığı’nı (DTI); endüstri, sektör ve alt-sektörleri belirli bir düzeyde yerli katkı miktarıyla üretim yapması için yetkilendirmiştir. Aşağıdaki endüstri, sektör ve alt sektörler, asgari eşikteki yerli katkı payları göz önüne alınarak yerel üretim için tayin edilmiştir.
Güney Afrika Hükümetinin, diğer endüstri, sektör ve alt-sektörlerde yerli katkı tayini için halen çalışmaları yoğun olarak devam etmektedir. Kapsamlı bir araştırma ve müzakereler sonuçlandıkça yeni yerli katkı kararlarının kamuoyu ile paylaşılacağı ifade edilmiştir.
Standart ihale dokümanlarının (SBD 6.2 veya 6.2 MBD), SAT 1286:2011 numaralı, SABS tasdikli teknik şartnamede Yerel Katkı Payı Bildirgesi için Hesaplama Rehberlik Belgesi sunulmuştur. (EK-C: Yerel Katkı Payı Bildirimi - Özet Çizelgesi, Ek D: İthal İçerik Bildirimi - Annex C ve E ye ek olarak: Yerel Katkı payı Bildirimi).
Bütün bu belgeler hesaplama, ölçme ve yerel katkı payının doğrulama işlemleri için çok büyük bir önem arz etmektedir. Asgari yerel katkı payı düzeyi, birinci on yıllık tedarik sözleşmesinin ilk yedi yılında % 65 olacak şekilde kararlaştırılmış olup, açıklanması ve hesaplanması aşağıda gösterildiği gibi yapılacaktır. Yerel katkı şartı, teklifin hem Tedarik hem de Bakım parçaları kısmını kapsayacaktır.
“Yerel katkı, Güney Afrika’da yapılan bir raylı ulaşım sistemini oluşturan parçaların (maddi) değerinin bir kısmının Güney Afrika Gümrük Birliği kaynakları kullanılarak, eklenerek ya da üretilerek yapılması; üretim, bakım ve servisini Güney Afrika vatandaşları, kalıcı oturma izni olanlar veya faaliyetlerini Güney Afrika’da kurulmuş ve burada yürüten kurumlar tarafından karşılanan ve demiryolu ile İlgili beceri gelişimiyle bağlantılı her türlü oluşmuş masraf, fikri mülkiyet transferi ve Güney Afrika demiryollarının gelişimini amaçlayan yatırım ya da katkıdır.”
Nasıl hesaplanıyor?
Sözleşmenin yerel değeri, Yerel Katkı Payı’nın aşağıdaki elementleri içeren ulusal para birimi cinsinden değeridir. Yerel Katkı, YK, teknik şartnamede teklif fiyatının yüzdesi olarak aşağıdaki gibi hesaplanır:
YK = (1-x/y)*100
X: İthal İçerik, para birimi cinsinden (ülke para birimi);
Y: Teklif Fiyatı
X değerinin bulunmasında kullanılan fiyatlar, belirtilmiş döviz kuru üzerinden ülkenin para birimine çevrilecektir.
Buna göre; tesise yapılacak yatırım, demiryolu ile ilgili becerilerin geliştirilmesi, fikri mülkiyet transferi ve diğer yerli katkılar.
Raylı ulaşım sistem üreticilerinin yerel katkı şartını ne ölçüde karşıladığının değerlendirilmesi için teklifçilerin maliyetlendirme yapılarında şeffaflık sağlamaları önemli olacaktır. Raylı ulaşım sistemleri üreticilerinin teklif fiyatı potansiyel olarak dört kategoriden oluşabilir:
- Malzeme Listesi: Satın alma, montaj ve/veya raylı ulaşım sistemlerinin çeşitli bileşenlerinin üretilmesine ilişkin maliyetler.
- Tesis Yatırımı: Raylı ulaşım sistemi üretim ve montaj tesisleri kurulumuna ilişkin sermaye giderleri.
- Demiryollarına İlişkin Beceri Gelişimi: Bu program kapsamında gerekli kapasite ve yetkinliğin inşası için ihtiyaç duyulan maliyetler.
- Fikri Mülkiyet Transferi: Bu programla ilişkili olan sürdürülebilir tasarım kabiliyetlerini içeren patentli bilgi ya da metodolojilerin transferine ilişkin maliyetler.
- Diğer: Üretim, malzeme listesi ve kabiliyet inşasıyla doğrudan ilişkili olmayan maliyetlerdir. Bu kategori, riziko primi ve kar marjı ile; proje yönetimi, satış ve pazarlamayı da içine alan diğer maliyetlerdir.
Genel anlamda, yukarıda anlatılan ilk dört kategori toplam fiyat teklifinin ana yapısını meydana getirir. Teklif fiyatının Yerli Katkıyla ilişkili olan ana parçaları, toplam teklif fiyatının büyük bir kısmını oluşturduğundan ötürü %65’lik asgari Yerel Katkı yüzdesi uygulanması durumunda, endüstrileşme hedeflerine ulaşılmasını sağlanacaktır. Bununla birlikte bu yaklaşım, Raylı Ulaşım Sistemleri üreticilerinin Yerel Katkı payı hesaplamasına demiryolları ile ilgili beceri geliştirilmesi ve Fikri Mülkiyet Transferi ile ilgili diğer elementleri de katmalarına da fırsat vermektedir.
Güney Afrika, Yerli Katkı Payı Beyannamesi ile de ihaleyi kazanan firmayı taahhüt altına alıyor.
HABERİN FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYINIZ