Orta Geliri Aşmanın Çaresi Sanayileşmede
İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Yülek ve ekibi tarafından, TÜBİTAK 3001 Programı kapsamında hazırlanan, ‘Seçilmiş Ülkelerde Sanayi, Bilim ve Teknoloji Politikaları Tecrübeleri Projesi’nin sonuçları OSTİM’de geniş katılımlı çalıştayda paylaşıldı.
Kore ve Japonya örnekleri üzerinde hazırlanan çalışmayı aktaran Prof. Dr. Yülek, sanayileşme süreçlerini, devletin rolünü ve kamu alımlarının kalkınmadaki etkisini tanımladı. Ağır sanayi düşüncesi etrafında, fabrikalaşma ve makine yapmanın önemine işaret eden Yülek, “Fabrika varsa sanayileşmişsinizdir. Orta gelir tuzağını aşmak için yapabileceğiniz şey; sanayi politikalarıdır.” dedi.
Sanayi poitikasının kalkınma üzerindeki etkilerini değerlendiren deneyimli akademisyen, sanayi katmanı olarak görülen sanayicilerin olmadığı bir ortamda en büyük destekler de verilse, sanayileşmenin olmayacağını söyledi.
Makroiktisat, finans, finansal ve iktisadi kalkınma konularında yurt içi ve dışında çok sayıda eseri bulunan, son yıllarda sanayi politikaları, kamu satın alma politikalarının teknolojik gelişme üzerindeki etkileri, bilim, sanayi ve yenilikçilik politikaları üzerinde araştırmalarıyla tanınan Prof. Dr. Murat Yülek, iki yıldır üzerinde çalıştıkları ‘Seçilmiş Ülkelerde Sanayi, Bilim ve Teknoloji Politikalari Tecrübeleri Projesi’nin sonuçlarını OSTİM’de aktardı. Kore ve Japonya örneklerinin incelendiği projeye ilişkin çalıştaya Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürü Prof. Dr. İbrahim Kılıçaslan, Ankara Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Arif Şayık ve sanayiciler katıldı.
Orta gelir tuzağından çıkışın yolu
Çalıştaya ev sahipliği yapan OSTİM Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın, açılış konuşmasında, “Devlet politikası oluşturup işe odaklanamıyoruz. Bugün itibarıyla 10 bin dolar orta gelir tuzağına girdik. Buradan nasıl çıkacağız? Sanayileşmeden bu iş olmaz. Herkesin ortak kanaati bu. Sanayileşmeden, teknoloji üretmeden, katma değeri yüksek ürün üretmeden çıkamayacağımızı herkes söylüyor.” dedi.
“Teknoloji yoğunluğunu yükseltmeliyiz”
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürü Prof. Dr. İbrahim Kılıçaslan, 2015’de Türkiye’nin ihracatında imalat sanayiinin oranının yüzde 94 olduğunu hatırlattı. Kılıçaslan, “Bizim birinci yapmamız gereken; ürünlerimizin içindeki teknoloji yoğunluğunu yükseltmemiz ve imalat sanayinde yapısal dönüşüm. Ürünün birim değerini artırmamız için ise markalaşma şart. Türkiye, markalaşmayı ihmal etmiş. Yabancı firmalara fason üretimler yapmışız. Sermaye birikimi olmadığı için risk alamadı sanayicimiz. Dolaysıyla kendi markasını oluşturmak yerine lisanslı üretim yapmayı tercih etti.” görüşüne yer verdi.
2015 yılında kamu alımlarında yüzde 15 oranında yerli malı destekleme kararı aldıklarını anlatan Kılıçaslan şu rakamları verdi: “2015 yılında, Türkiye’nin kamu alımı 114 milyar TL. Eğer bu, politikaya, sanayiye dönüşebilirse çok ciddi bir rakam. Kamu İhale Kurumu rakamlarına göre 2015’te 1922 ihalede yalnızca yüzde 1 fiyat farkı uygulanmış. 35 ihalede yüzde 2, 22 ihalede yüzde 3 fiyat farkı uygulanmış. Hazırlanan Üretim Reform Paketi’nde biz bunu net bir şekilde yüzde 15 olarak yazıyoruz.”
“Fabrika önemli”
Projeyle ilgili sunum yapan Prof. Dr. Murat Yülek, Kore ve Japonya’nın 4 seçilmiş sektörde sanayi, bilim, teknoloji ve yenilikçilik politikalarının karşılaştırıldığını ifade etti. Projenin içindeki temel unsuru sanayi politikası olarak gösteren Yülek, orta gelir tuzağından çıkış yolu olarak sanayileşmeyi gösterdi.
Yülek şu bilgileri verdi: “Bir ülke düşük gelir seviyesindeyse hızlı büyüyor. Hızlı büyüyerek örneğin 9.500 dolar eşiğini geçiyor ve orta gelir seviyesine çıkıyor. Buralara çıktığı zaman birden bire ekonominin büyüme eğilimi düşüyor. Orta gelir seviyesini aşan ülkelerde büyüme eğilimi yataylaşıyor hatta bazılarında duruyor. Bu durumda, yüksek gelir seviyesine çıkmak için büyüme hızlarını tekrar yükseltmeniz gerekiyor. Orta gelir tuzağını aşmak için yapabileceğiniz şey; sanayi politikaları. Sanayi politikasını kullanarak orta gelir Tuzağından kurtulabiliriz.
Sanayi politikası ne demektir? Veya sanayileşmiş olmayı nasıl tanımlayabiliriz? Bir ülkede tarla, otel kadar fabrika görüyorsak, bu ülke sanayileşmiş diyebiliriz. Sanayileşmenin en önemli göstergesi fabrikadır. Fabrika önemli. Çünkü sanayi, işletmeleri çok küçük alanlarda yüksek ciro yapıyor. 20 bin metrekarelik bir fabrikada yaptığınız ciroyu, Türkiye’de bir tarlası olan çiftçi diyelim ki 500 veya 100 hektarda yapar.”
Ancak, ithal makineleri kullanarak ucuz ürün üretmeye dayalı sanayileşmenin (ya da fabrikalaşmanın) yeterli olmadığını söyleyen Yülek, eskilerin ‘ağır sanayi’ ya da ‘fabrika yapan fabrika’ tabir ettikleri karmaşık ürünleri tasarlayan ve üreten sanayi kesiminin önemli olduğunu ifade etti. Murat Yülek, Kore’nin bu mantaliteye sahip agresif bir ülke kimliğinde olduğunu da hatırlatarak , “Kore’de devletin, özel sektörün bütün imkanlarını sanayiye konsantre eden bir yapı var. O yapıyı inşa eden birimler birbiriyle konuşuyor. Seul’de milli bir markanın dışında belediye otobüsü göremezsiniz. Nasıl oluyor da belediye araçları bir tek Kore şirketinden alınıyor? Seul, dünyanın en uzun metrosu şu an. Bütün hidrolik asansörler ve yürüyen merdivenler, nasıl oluyor da yine tek bir şirketten satın alınıyor? Bunun amacı; satınalma politikalarını teknolojik ve sınai gelişimin bir parçası olarak kullanmak. Türkiye ise bu alanlarda açık pazar görünümünde.” tespitini yaptı.
“Sanayi katmanı varsa poltikalar karşılığını bulur”
Kore’nin, Japonya’nın politikalarını tercüme ettiğini ve ondan daha başarılı olduğunu söyleyen Murat Yülek, bu süreçte kamu politikalarının rolüne dikkat çekti. Yülek sunumunun devamında özetle şunları paylaştı: “Bizde olmayan koordinasyon var. Devlet, kamu politikası çok önemli. Diyelim ki harika kamu politikası uygulandı Türkiye’de. Türkiye sanayileşir mi? Sanayiciyle birlikte bir grup aktör var. Bunlara ‘Sanayi Katmanı’ adını verebiliriz. Eğer böyle bir katman oluştuysa bir ülkede, o zaman kamunun uygulayacağı sanayi politikaları karşılığını bulup, çok hızlı bir şekilde sanayileşme gerçekleşebiliyor. Bu katman yoksa, siz dünyanın en büyük paralarını koysanız, en büyük desteklerini verseniz yine sanayileşme olmuyor. Almanya’nın, Japonya’nın, ABD’nin sanayileşmesi böyle oldu.
“Temelinde sanayileşme var”
İngiltere, dünyanın en büyük imparatorluğu haline geldiği zaman bir sistem kurmuştur: Merkantil Sistem. Herhangi bir sömürgede mamul mal üretmek yasak. ABD, dünyanın en korumacı ekonomisidir. Korkunç derecede korumacı bir ekonomi olarak sanayileşmiştir. Hatta ABD’nin İngiltere’ye karşı verdiği 1776’da biten kurtuluş savaşı, tamamen İngilizlerin ABD’ye karşı uyguladığı korumacılık politikasına karşı; ABD’deki milliyetçi kesimlerin uyguladığı korumacılık politikasının sonucudur. Asıl kurtuluş savaşını böyle yapmıştır. Temelinde sanayileşme vardır.”
Prof. Dr. Yülek’in ardından; proje ekibinden İstanbul Ticaret Üniversitesi Araştırma Görevlisi İsrafil Boyacı, Kore ve Japon’yadaki sanayi politikalarını, elektronik, havacılık, medikal ve raylı sistemler bağlamında örneklerle açıkladı.
SANAYİLEŞME SÜREÇLERİ
- 1.AŞAMA: Sermaye derinleşmesi ve fabrikalaşma. Bir ülke örneğin yurtdışından tekstil makinesini alıyor, kuruyor, işçileri eğitiyor. Kısaca; ithal makine ile yerli işçinin biraraya getirilmesi.
- 2.AŞAMA: İthal edilen makine bozuluyor, iki yıl duruyor. Arızadan anlayacak ve tamir edecek teknisyen ve parça yok. Bunu tamir edebilecek, arızasından anlayabilecek insanların yetişmesi ve bazı parçaların en azından yurt içinde üretilebilmesi bu aşama içinde. İthal edilen makinenin içselleştirilmesi.
- 3.AŞAMA: Benzetme. Kore, Rusya gibi ülkeler aldıkları makineyi imal etmek istiyor. Makine açılıyor, en ince cıvatasına kadar sökülüyor, aynısından bir daha yapılıyor.
- 4.AŞAMA: 3 ve 4 arasını temsil ediyor. Japonya, Almanya, İsviçre, ABD, Fransa, İtalya ve Kore bu aşamada.