Fon Önerisine Tam Destek
Yerli üretimin geliştirilmesi, sürekli ve etkin şekilde devam edebilmesi, ithal ürünlerin tasarımından itibaren yerlileşmesi, yerli üretim ekosisteminin oluşması, milli, güçlü, yaygın ve hızlı sanayileşmenin sağlanması amacıyla Eylül sayımızdaki Yerlileşme Destek Fonu önerisi kamouyunda yankı buldu. Görüşlerini aktaran sanayici ve ticaret STK’ları öneriyi destekledi.
Açıklamalarda; yerli ve milli üretimin artırılması meselesinin, Türkiye’nin ekonomi tarihi boyunca sürekli gündemde yer aldığı hatırlatıldı ve gelinen aşamada, yerli ve milli üretim konusunda ülkemizin potansiyelinin altında seyrettiği kaydedildi.
Görüşlerde ortak düşünce, “Nasıl ki her alanda Türkiye yerli ve milli bir duruş sergiliyorsa, ekonomik aktörler olarak, yeni ekonomik modelimizin şekillenmesi sürecinde yerli ve milli atılımları destekleyecek tüm girişimlerin yanında olmak durumundayız.” ifadeleriyle dile getirildi.
"Tüm girişimlerin yanında olmak durumundayız"
Nurettin Özdebir-Ankara Sanayi Odası Başkanı
Ekonomimiz açısından artık en kritik kavram ‘sürdürülebilirlik’ olmuştur. Hem büyümede hem de ekonominin gelişim ve dönüşümünde sürdürülebilir bir modelin hayata geçirilmesi açısından önem arz eden unsurların başında ‘dışa bağımlılığın azaltılması’ gelmektedir. Bunun için bir yandan ithal mallara olan bağımlılığı azaltırken aynı zamanda teknoloji olarak da bağımlılığımızı azaltmamız gerekiyor.
OSTİM tarafından dile getirilen Yerlileştirme Destek Fonu da dahil olmak üzere, bu önemli sürece destek verecek her türlü mekanizmanın hayata geçirilmesinin önemli olduğunu ve destek verdiğimizi belirtmek isterim. Nasıl ki her alanda Türkiye yerli ve milli bir duruş sergiliyorsa, ekonomik aktörler olarak, yeni ekonomik modelimizin şekillenmesi sürecinde yerli ve milli atılımları destekleyecek tüm girişimlerin yanında olmak durumundayız.
"Sanayileşme politikası oluşturmalıyız"
Abdurrahman Kaan-MÜSİAD Genel Başkanı
Yerli ve milli üretim; bir milletin kendi maddi ve manevi değerlerine yabancılaşmadan, millî menfaatlerinin istikbal ve istiklalinin merkeze alındığı ve her türlü vesayete karşı bir duruşu ifade etmektedir. Bu nedenle yerli ve milli üretimden asıl muradımız, özkaynaklarımızın üretim süreçlerimiz üzerindeki hakimiyetini artırarak, ülke ekonomisinin her türlü dış etkiden bağımsız bir yapıya kavuşabilmesidir.
Bu anlayışın konjonktürel değil sürdürülebilir bir yapıya kavuşması ve tabana yayılması, ekonomimizin daha milli bir hüviyete kavuşmasını sağlayacaktır. Bu da başta imalat sanayii olmak üzere, reel sektörün bütününe oldukça olumlu yansıyacaktır. Zira ithal girdi oranının asgari seviyede tutulması ve kademeli bir şekilde yerli ve milli üretime geçiş, geleceğimizin teminat altına alınması anlamına gelmektedir.
Yerli ve milli üretimin artırılması meselesi, ekonomi tarihimiz boyunca sürekli gündemimizde yer almıştır. Ancak bugün geldiğimiz aşama, yerli ve milli üretim konusunda ülkemizin hala potansiyelinin altında seyrettiğini göstermektedir. Türkiye’nin dünyadaki üretim, ürün ve teknolojik portföyünü inceleyerek, gelişme tahminleri ile birlikte sanayileşmede sektörel/mikro bazda planlamalar içeren bir sanayileşme politikası oluşturmalıyız.
"Savunma sanayii önemli bir örnek"
Memiş Kütükcü-OSBÜK Başkanı
Türkiye, 2017 yılında 170 milyar doların üzerinde ara malı ithalatı yaptı Geçtiğimiz yıl toplam 233.8 milyar dolar ithalat yaptık. Bu ithalatın yüzde 73.3’ü ara mallarından oluşuyor. Yine geçtiğimiz yıl imalat sanayimiz 2 bin 768 ürün grubunda 104.8 milyar dolarlık ara malı ithal etti. Tüm bu rakamlar artık üretimimizin ithalat bağımlılığından kurtulması gerektiğini işaret ediyor. Yeni Ekonomi Programında bu noktaya vurgu yapılması, cari açığın düşürülmesi için yerlileştirilmeye işaret edilmesi son derece önemli. Türkiye’nin 80 şehrinde üretimin kaynağı olan organize sanayi bölgelerimiz, bu yerli ve millileşme sürecine her türlü katkıyı vermeye hazırdır.
Türkiye, savunma sanayiinde izlediği stratejiyle yüzde 80 olan dışa bağımlılık oranını, yüzde 65 yerlilik oranına evirmeyi başardı. Genel teşvik politikalarından çok, sektörel teşvikleri ön plana almalıyız. Stratejik önemdeki öncelikli sektörlerimize, cari açık verdiğimiz sektörlere odaklanarak, bu sektörleri daha fazla desteklemeliyiz. Savunma sanayii bu konuda, küresel başarı yakaladığımız çok önemli bir örnek.
Türkiye’nin son dönemde ekonomide yaşadığı sorunları bir fırsata çevirmesinin yolu yerlileştirmeden geçiyor. Yerli üretim sürecinin hem kamu, hem sanayici hem de toplumun tüm kesimleri tarafından desteklenmesi başarıya ulaşmak için öncelikli şart.
"Önceliğimiz teknolojiye dayanıyor"
Celalettin Kesikbaş-Eskişehir Sanayi Odası Başkanı
Türkiye’de kaynak yaratmadaki en önemli önceliğimiz üretilen ürünlerin niteliğinin artırılmasıdır. Uluslararası düzeyde rekabet edebilirlik, çağdaş ve verimli teknolojileri kullanmak ve yüksek katma değerli mal ve hizmet üretmekten geçiyor. Yüksek katma değerli ve yüksek teknolojiye dayalı ürünler üretmek, ülkemizin kaynak yaratması ve gelişmesinin stratejileri açısından büyük önemi bulunuyor.
Cumhurbaşkanımızın, “Bağımsızlığın birinci şartı; teknolojiyi tasarlayan, geliştiren, üreten ve ihraç eden ülke konumuna ulaşmaktır. Teknoloji konusunda sadece kullanıcı olarak kaldığımız sürece, hiçbir alanda özgürlüğümüzü garanti altına alamayız.” sözü ise konun ne kadar net ve önemli olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Bu yüzden yerlileştirme konusunda atılacak adımlar mutlaka bir program dahilinde ortak akıl ile şekillendirilmelidir.
"Özel kaynaklara ihtiyaç var"
Ahmet Kurt-OSİAD Başkanı
Son yıllarda yerli ürün kullanımı ve geliştirilmesi konusunda aldığımız mesafe memnuniyet vericidir. Burada öncelikle vurgulanması gereken şey, yerli ürün geliştirilmesi ve kullanılması konusunda, güçlü bir siyasi iradenin oluşmasıdır. Artık sık sık genelgeler yayınlanarak yerli malının kullanılması istenilmekte, ihalelerde yerli malına fiyat avantajı sağlanmakta, 1000 Ürün 1000 KOBİ gibi projelerle ithal ürünlerin yerli sanayi tarafından üretilmesi için destek kredisi verilmektedir.
Yerlileştirme Destek Fonu kurulmasına ilişkin öneri, üzerinde düşünülmesi gereken bir öneridir. Zira, yerlileştirmeyi esas alan ekonomik dönüşüm programının başarıyla uygulanabilmesi için özel kaynaklara ihtiyaç duyulduğu kanaatindeyiz. Fonlar, belirli amaçların gerçekleşmesine yönelik olarak tanımlanmış kaynakların bir yerde toplanıp o amaç için kullanıldığı enstrümanlardır. Böylece bürokratik engel ve sınırlamalardan da kurtulmak, klasik bütçe sistemi ve tekniğinden uzaklaşmak mümkün hale gelmektedir.
"Yerinde bir çözüm önerisi"
Nedret Yener-ORSİAD Başkanı
Türk ekonomisinin ana sorunu cari açık, cari açığın en önemli nedenlerinden biri de imalat sanayisi, enerji kaynakları ve ara malı tedarikinde ülkemizin büyük ölçüde ithalata bağımlılığıdır. Bizim artık en azından ülkemizde üretilebilecek malları ithal etmekten vazgeçmemiz, Türkiye’de üretmek için ithal etmek durumunda kaldığımız girdileri içeride üretebilir hale gelmemiz gerekmektedir. İthalatın azaltılmasının en net çözümlerinden biri hiç kuşku yok ki yerli ve milli üretimin artırılmasıdır.
Özellikle sanayide yerli ve milli üretimin desteklenmesi yönünde devletimizin ilgili kurumlarınca atılan adımlar çok önemlidir. Yeni Ekonomi Programı içinde de yer alan ‘yerlileşme’, ‘yerli üretim’ konusu bir kültüre dönüştürülmelidir. Yerlileştirme Destek Fonu teklifi son derece yerinde bir çözüm önerisidir. Yerlileştirilmesi planlanan ithal ürünlerin gümrük vergisinin bir bölümünün bu fona aktarılması, söz konusu ürün yerlileşene dek bu sistemin devam etmesi, hedefe ulaşmada kilit rol oynayacaktır.
"Üretimin hızlanmasını sağlar"
Şadi Türk-Başkent OSB Başkanı
Bir ülkenin üretim gücünün yüksek olması, sanayisinin iyi olması o ülkenin milli olmasının yani dışa bağımlılığının neredeyse ortadan kalkmasının temelidir. Yerli ve milli üretim hepimizin desteklediği bir duruştur. Ülkemiz bu konuda Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde çok büyük adımlar attı. Devletimiz yerli ve milli üretime destek olacağını hatta kamu kurumlarının alımlarının öncelikli olarak yerli üretimden olacağını da belirtti.
Biz de devletimizin bu atılımlarına destek olacak ve sanayimizin çarklarını yerli ve milli üretim için döndüreceğiz. Yerli ve milli üretime teşvik için bir destek fonu oluşturma, ithal edilen ara mallara verilen bütçenin yerlileştirilmek için belirli bir fon ayrılarak desteklenmesi bu üretimin hızlanmasını sağlayacaktır.