Dolar kurundaki ani hareket, Mayıs ayının ekonomik anlamda en çok konuşulan konusu oldu. Hızlı bir seyir izleyen doların, ‘normal’ olarak nitelendirilebilecek hizaya gelmesi gerekiyor. En başta sanayiciler olmak üzere ticaret erbabının bu para birimi ile olan ilişkisi ödemelerinde sıkıntı yaratıyor. Faiz-enflasyon-döviz üçlemesindeki ekonomik düzen içerisinde en doğru çözümün bulunması, reel sektörün beklentileri ile kısa-uzun vadeli planlamaları üzerinde de etkili olacak.
Bilindiği gibi bu sene hem Cumhurbaşkanlığı hem de Parlamento seçimleri bir arada yapılacak. Bu süreç içerisinde dikkatli gözler, seçim beyannamelerinin satır aralarına odaklanıyor. Kamuoyuna açıklanan beyannamelerin, ekonomi başlığı altında göze çarpan ortak bir husus var: Yüksek teknolojili üretimin hakim olduğu bir yapı ve bu ürünlerdeki yerlilik oranının artması.
Orta-yüksek teknolojili ürün ihracatının toplam imalat sanayi ihracatı içindeki payının yüzde 38’lere çıktığı hatırlatılırken diğer yandan milli gelir içerisinde Ar-Ge’ye ayrılan payın iki katına çıkarılacağı deklare ediliyor.
Türkiye elbette bu alanlarda önemli merhaleler kat etti. Savunma, enerji, raylı sistemler gibi kritik alanlarda kendi tasarım ve üretimine yöneldi. Ancak burada, beyannamelerde de yer alan bir ifadeyi altını çizerek paylaşmak istiyorum: Stratejik sektörlerde yüksek katma değeri hedefleyen yapısal dönüşümler.
Geride kalan süreçte başarıyla yürütülen projelerin etkisiyle teknoloji seviyemizde basamak atlandı. En önemlisi bence Türkiye’nin teknoloji üretimine olan bakışında değişiklik oldu; bir vizyon belirlendi. Mesela bunu gören dünyaca ünlü uçak üreticisinin uluslararası başkanı, Türkiye’yi 5 büyük stratejik ortaktan biri olarak seçtiklerini söylüyor. Bunlar çok güzel.
Her zaman burada ısrarla yazmaya devam edeceğim; bu vizyonun sürdürülebilir olması, gelecek kuşaklara iyi aktarılması için ‘devlet politikası’, tüm işlerin başında telaffuz edilmeli. Rotamız, yenilikçilik, kalkınma bunlarla beraber milli tasarım ve üretimler olmalıdır.
Savunmanın ‘ŞAHİ’
50. yılını gururla, ardında birçok başarıyla tamamlayan OSTİM, misyonunu güçlü bir şekilde, zenginleştirerek sürdürüyor. Bir Türkiye sevdası olan bölgedeki firmaların projeleri, yerli ve milli düşüncenin en güzel örnekleri olarak ülkemize kazandırılıyor. Bunlardan biri de sahaya çıkmaya hazırlanan ŞAHİ209 projesi…
Bilindiği üzere mevcut top sistemleri barutla ateşleniyor ve bu sistem oldukça maliyetli. Anadolu Yönlendirilmiş Enerji Teknolojileri A.Ş. (YETEKNOLOJİ), diğer tüm sistemlerden özellikle klasik top ve füze sistemlerinden çok önemli üstünlükleri bulunan Elektromanyetik Top Sistemi’yle ülkemize farklı bir alternatif sundu. Şirket, bir süredir çalışmalarını sürdürdüğü sistemde saha aşamasına geçiyor. Ana yüklenici YETEKNOLOJİ ve destekleyici firmaları, Savunma Sanayii Müsteşarlığı’yla (SSM) Elektromanyetik Fırlatma Sistemi Saha Prototipi Tedarik Sözleşmesini imzaladı.
Detaylarını haberimizde göreceğiniz ŞAHi209, hipersonik yani ses hızının 5 katı hızda atış yapabiliyor. Etkili ve caydırıcı olan sistemin atış maliyeti benzer etkilere sahip bir füzeye kıyasla 1/1000’i gibi çok düşük. Uygun maliyetleri ile istenen sayıda üretilebilecek olan ve milli savunma sanayiine çarpan etkisi ile katkı sağlayabilecek sistemi yerli ve milli imkanlarla kazandıran, bu yolda alın ve akıl teri döken sanayicilerimizi kutluyoruz.
Ekleyelim; projenin ismindeki ŞAHİ kısmı Fatih Sultan Mehmet’in toplarını, 209 da Türk Kara Kuvvetleri’nin kuruluş yılını temsil ediyor.
Medikal sektöründe son durum
Ülkemizde ekonominin, büyümenin, istihdamın ağırlık noktasında KOBİ’ler var. Sürdürülebilir kalkınma hamlelerinin atar damarı olarak görülen bu işletmelerin, varlığını devam ettirebilmesi için rekabetçi olmaları şart.
En az savunma sanayii kadar stratejik öneme sahip sektörlerden biri de medikal sanayi. Bu alanda üretim yapan ve ağırlığı KOBİ statüsündeki firmalarımız yurtiçi ve yurtdışında önemli işlere imza atıyorlar. Ancak kamu alımları başta olmak üzere birçok bürokratik uygulama firmaları zorluyor. OSTİM Medikal Sanayi Kümelenmesi Genel Kurulunda dinlediğimiz sanayiciler; geri ödemeler, sertifikasyon, KDV gibi birçok başlıkta karşılaştıkları zorlukların, iç piyasa ve uluslararası pazarda rekabet edebilme güçlerini etkilediğini dile getirdi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin her bir ferdi, bu güzel vatanın gelişmesi ve bekası için çaba gösteriyor. Ekonominin akıncıları KOBİ’lerimize, sanayicilerimize verilecek her destek daha fazla istihdam daha fazla üretim ve refahın artması demektir.
Bundan dolayı; üretenlere hep destek tam destek…
“Hayata kendimizden ne katıyorsak, hayattan da onu alırız.”
Ernest Hemingway