Adres :
100. Yıl Bulvarı No:101/A, 06374 OSTİM/Ankara-TÜRKİYE Telefon : 0 312 385 50 90 Faks : 0312 354 58 98 E-Posta : korhan@ostim.org.tr

Marshall’dan Çeliğe Uzanan Yol

Korhan GÜMÜŞTEKİN
15 Mart 2018 17:24

Yerli ve milli üretimi sıklıkla konuştuğumuz şu günlerde, Mehmetçiğimizin Afrin’deki mücadelesi tüm kararlılığıyla sürüyor. Afrin’de güvenlik güçlerimizin başarısı milletçe bizleri gururlandırırken, tüm dünyaya da tam bağımsızlığa ilişkin net mesajları peş peşe veriyoruz.

Tarihimizde çok sayıda şanlı zaferimiz var. Bu zaferlerin en önemli göstergesi; bayrağımızın ve bağımsızlığımızın dokunulmaz olması.

Kırk yıla yakın bir süredir terör illetiyle karşı karşıyayız. Ve geçen zamanda nice vatan evladı toprağa düştü.

Okuyup, görebildiğimiz kadarıyla; her şeyiyle ülkenize ait silah ve mühimmat o kadar önemli ki en zor zamanda talep ettiğiniz parçaları alamıyorsunuz.

Bu konuya şu yüzden değindim; 1974 yılında kahraman Mehmetçiğimiz soydaşlarımızın ızdırabına son vermek için Kıbrıs Barış Harekatı’nı gerçekleştirmişti. Aynı zamanda emperyalizme karşı müthiş bir cevaptı bu harekat.

Tüm dünyada büyük yankı uyandıran zaferin ardından iki yıl süreli ambargo ile silah ve yedek parça ülkemize gönderilmedi.

‘Zor oyunu bozar’ atasözü toplumumuzda çokça telaffuz edilir. O dönemlerde dayatılan zorluklar da bize savunma sanayiinde başarıya giden yolu açtı. Özgün ürünleri ile elektronik devi, havacılık, uydu ve uzay alanının öncüsü, roket-füze sistemlerinin tasarım ve üreticisi, yazılım, bilişim ve sistem entegrasyon lideri, jeneratör ve alternatör, pil ve batarya gibi kritik ürünlerin üreticileri bu dönemin ardından ortaya çıktı.

1974’ün ötesine baktığımızda ise 1948’de Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile imzalanan iş birliği anlaşması ile Marshall yardımlarını alan ülkemiz aslında, geleceğine ipotek koydurmuştu. Bir ülkenin en stratejik başlıklarında kaderimiz başkalarına teslim edilmiş; belki bugün sektörde iddialı olmamıza yol açacak uçak fabrikasının kapısı kapatılmıştı. Askeri yardımlar çerçevesinde aldıklarımız eski teknolojili ekipmanların bakımları da belimizi bükmüştü.

Onlar tasarladı, üretti, kazandı; biz ise takip ettik. Kısaca ‘Siz yapmayın, bizde nasıl olsa var’ anlayışı, ayaklarımıza büyük bir kütle olarak takılı kaldı. Birçok yazımda bu ifadeyi kullanıyorum. Ancak yaşananları iyi analiz etmekte fayda var…

İhtiyaç anında korumacılık
Son günlerin en hararetli tartışması ise çelik sektörünü yakından ilgilendiriyor. ABD, çelik ithalatının ulusal güvenlik üzerinde bir tehdit oluşturup oluşturmadığının incelenmesi için 1962 yılına ait Trade Expansion Act’in 232. Bölümü (Section 232) kapsamında re’sen soruşturma başlattı. ABD Başkanı, tüm dünyaya yönelik çeliğe karşı yüzde 25, alüminyuma karşı ise yüzde 10 ilave gümrük vergisi getirileceğini deklare etti.

Türkiye’yi de yakından ilgilendiren bu kararın anlamı şudur: Ben kendi üreticimi ve ekonomimi öncelikle düşünür, ülkemdeki parayı onlara döndürerek yine ben kazanırım!

Ünlü iktisatçı Ha Joon Chang’ın anlatımıyla da özet şudur: “Gelişmekte olan ülkelere serbest ticaret yanlısı politikaları telkin ederken bile gelişmiş ülkeler, ne zaman ihtiyaç duysalar korumacı politikalar uygulamışlardır.”

Peki bunu bir başka ülke veya diyelim ki Türkiye yapsaydı ne denirdi? Dünya Ticaret Örgütü kuralları var, serbest piyasa ekonomisi var. İkna eder mi? Tablo ortada…

Bu paradigma yıllardır değişmedi ve değişecek gibi de gözükmüyor.

Gelişmekte olan ve kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri olan bir ülkeyiz. Ekonomik anlamda Kızıl Elmamız; dünyanın lider ekonomileri arasında yer almaktır.

Kızıl Elma için çok çalışmak hepimizin boynunun borcudur. Yerli ve milli üretim geleceğimizdir, bağımsızlığımızın özüdür…

Şehitlerimizin anısına saygıyla; ruhları şad olsun.

"Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür.
Hayal gücü ise her yere."
Albert Einstein

OSTİM GAZETESİNİ OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

twitter.com/KorhanGumustkn

Yazara ait diğer köşe yazıları