Ortak Nokta
2017’nin son sayısının kapağını, üçüncü çeyrekte yaşanan büyümeye ayırdık. Geride kalan yıl, Türkiye açısından oldukça yoğun gündemle tamamlandı.
Uluslararası siyasi reflekslerin yaşattığı ekonomik etkiler, dünya üzerinde çok etkili yer buldu.
Küresel anlamda son 25 yılı irdelediğimizde maalesef çok memnuniyet veren gelişmeleri göremiyoruz. Emperyalizmin bitmek tükenmek bilmeyen istekleri kan ve gözyaşı ile etrafı kasıp kavurdu. Orta Doğu merkezli hareketlilik, bu coğrafyanın kritik önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Petrol ve doğalgaz kaynakları her zamanki gibi iştah kabartırken, bu iştaha alternatif olabilecek birlikteliklerin doğum sancısı Avrasya’da yaşanıyor. Ana ekseni Çin, Rusya, Türkiye ve İran olarak konuşulan bu denklemin hamleleri de önemli.
Taşları oynatırken belirlenecek stratejilerin temel unsuru ise ekonomik yapıların güçlendirilmesi.
Bölgenin merkezinde yer alan ve Batı ile Doğu arasında güvenli liman olan Türkiye’nin bu denklemde ne derece etkin bir rolü olduğunu tekrarlamaya sanırım gerek yok.
Ancak ülkemizin bu rolünün, uzun vadeye yayılarak şekillendirilecek politikalarla beslenmesi şart. Zaten ekonomik ölçütleri bir yana siyasal, kültürel başlıklarla da ele alabileceğimiz 2023, 2071 vizyonu da bu sinyali veriyor.
Bu çok doğal çünkü bugün ‘büyük devlet’ diye nitelediğimiz ülkeler aynen böyle yapıyor. Türkiye, içte ve dışta karşılaştığı problemlere karşı çözümler üretirken özellikle sanayi ve ekonomiye yapılan vurgu çok kıymetli.
Sanayideki en küçük düşüş veya gelişme göstergelere anında etki yapıyor. Tıpkı 2017’nin üçüncü çeyreğinde olduğu gibi. Siyasi ve ekonomik bağlamda küresel risklerin arttığı bir dönemde büyüme verileri moral oldu. Yılın ikinci çeyreğindeki %5,1’le mesajı veren ekonomi, üçüncü çeyrekte beklentileri de aşarak %11,1’lik büyümeyi gördü.
Yapılan değerlendirmelerin ortak noktasında ‘imalat sanayi’, ‘makine teçhizat yatırımları’ gibi reel sektörün nabzını ölçen kavramlara denk geliyoruz.
İstihdam konusunda başlatılan seferberlik çalışmaları ve Kredi Garanti Fonu destekleri de can suyu oldu. Bu dönemde büyümenin kalitesini oluşturan imalat sanayindeki pozitif gelişmelerin, şartlar ne olursa olsun üretime olan inancın pekiştiğini gösteriyor.
Batı ülkelerinde 2008 küresel finans krizinin yıkıcı etkileri hala devam ederken Türkiye’nin hızla toparlanarak rekor düzeyde büyüme oranlarını yakaladığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şu sözleri her şeyin özeti: “Her zaman ifade ettiğimiz gibi biz üreten, çalışan, emek veren, ter döken herkesin yanındayız, yanında olmayı sürdüreceğiz.”
%100’e gitmek için engel yok!
Bilindiği üzere; 4.5G yetkilendirmesinde, operatörler önemli bir yükümlülüğü kabul etmişti. İlk yıl %30, ikinci yıl %40, üçüncü ve takip edecek yıllar için %45 yerli ürün kullanım şartı, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) iradesi ve Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesinin (HTK) kurumsal katkılarıyla KOBİ’lerde çalışmaları hızlandırdı.
HTK Yönetim Kurulu Başkanı Veli Murat Çelik’le yaptığımız söyleşide, sektörde bildiğimizden daha büyük bir potansiyel olduğunu öğrendik.
Mobil ekosistemin, 2015 yılında dünyanın gayri safi milli hasılasının %4.2’sini ürettiğini ve 3.1 trilyon dolar gibi devasa bir ekonomik büyüklüğe eriştiğini belirten Çelik, bütün sektörlerin, 5G ile beraber değişime, dönüşüme geçeceğini söylüyor. Ekosisteminiz oluşmadığında dışa bağımlılığın bir anlamda kaderden öteye geçemeyeceğine işaret eden HTK Başkanı, Türkiye’de pazarın %71’inin Çinli, kalanının da Avrupalı olduğu bilgisini verirken; pazardaki alt yapı yatırımları ile ürünlerin %98’inin yabancı olduğunu anlatıyor.
Deneyimli isim bu şartlara rağmen yerli sanayicilerin başarabileceğine yönelik inancı şu sözlerle ifade ediyor: “%45’in üzerine %100’e kadar gitmek için önümüzde hiçbir engel yok. Yeter ki ürün doğru, kaliteli ve fiyatlar düzgün olsun.”
“İmkanın sınırını görmek için imkansızı denemek lazım”
Fatih Sultan Mehmet
