Her yıl Ramazan ayında Ostim’in gelişimi için birlikte çaba harcadığımız çözüm ortaklarımız, tedarikçilerimiz ve işbirliği yaptığımız Ostim dostlarıyla bir sofrada buluşuyoruz.
Bu yıl da Ostim Geleneksel İftar Yemeği’nde birlikte olduk.
Aynı gemide birlikte yol alma bilincimizi Ramazan ayının bereketiyle buluşturuyor ve dostlarımızı bir arada görmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Birlikte daha uzun yollar yürüyebilme dileklerimizi yenilerken, kendimizi daha güçlü ve inançlı hissediyoruz.
İftar yemeklerimizde gelenekselleştirdiğimiz bir başka paylaşım ise üretme telaşımız içinde kaçırdıklarımızı, unuttuklarımızı hatırlamak… Sevdiklerimizi, hayallerimizi, gerçekte ne isteyip ne istemediğimizi… Geçmişte bizim için emek harcayanları ve emeğimizin gelecekte kimlere miras kalacağını… Bu manevi paylaşım tıpkı birlikte oturduğumuz sofra gibi ruhlarımızı doyuruyor, akıllarımızı ve yüreklerimizi birleştiriyor.
Geçtiğimiz yıl “Ruhu İdealist, Dimağı Realist Büyük Türk Girişimcisi “Nuri Demirağ’ı anmıştık hep birlikte. Milli Kalkınmamıza hem düşünce hem de yatırım alanında büyük katkılar vermiş bu örnek girişimciyi hatırlamak elbette hepimize manevi bir haz verdi. Ancak daha da önemlisi, servetini milletinin bir emaneti olarak gören, Nuri Demirağ’ın, yerli üretim için bıkmadan usanmadan verdiği mücadeleden aldığımız derslerdi. Üretim dünyasının bir parçası olarak bu günün rekabet şartları içinde daha zorlu biçimiyle verdiğimiz bu mücadelenin bizlere geçmişimizden miras kaldığını tartışılmaz bir biçimde görebiliyorduk.
Bütün bir yıl öğrendiklerimizi düşündük. Gelişmekte olan tüm ülkeler gibi bizim tarihimiz de yerli üretim mücadelesinin örnekleriyle doluydu. İşte bu yıl ki iftar yemeğimizin konusunu yine bu örneklerden birisi olan Devrim Otomobili oluşturdu.
Belki siyasi bir manevraydı belki kaçırılmış tarihsel bir fırsat…
Belki de o dönemin henüz olgunlaşmamış üretim şartları içinde aceleci bir girişim…
Ancak unutmayalım ki bir girişim, bir çaba...
Devrim otomobillerinin üretim öyküsü bize gerçekte neye ihtiyaç duyduğumuzu hatırlatıyor:
Samimi emek, cesaret ve inanç.
Ülkemizin ilk yerli üretimi ve en kısa kullanım ömrüne sahip otomobili Devrim’in üretim hikâyesine hep birlikte yeninden tanık olduk.
Tüm bu yaşanmışlıkları konuklarımızla paylaşırken amacımız elbette ki geçmişte kaçırdığımız fırsatlar için hayıflanmak değildi; geçmişin aynasında gördüklerimizle geleceğe daha güçlenerek yürümekti.

Çünkü gerekli ders alındıysa hiçbir bedel ağır değildir.