Adres :
100. Yıl Bulvarı No:101/A, 06374 OSTİM/Ankara-TÜRKİYE Telefon : 0 312 385 50 90 Faks : 0312 354 58 98 E-Posta : korhan@ostim.org.tr

Ankara’nın İlk Sanayi Teknokenti

Ülkemizin en büyük teknokentine sahip olan Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ), 2006 yılından bu yana OSTİM Merkezi’nde de hizmet veriyor.
Ostim Editör
12 Ağustos 2013 09:55

Üniversite-sanayi işbirliğinde köprü konumunda olan teknokentler, girişimcilere verilen desteklerin yanı sıra teknoloji transferinde akademisyeni teşvik ediyor, sanayicinin yaşadığı problemlerin çözümü konusunda ara yüz işlevi görüyor. Ülkemizin en büyük teknokentine sahip olan Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ), 2006 yılından bu yana OSTİM Merkezi’nde de hizmet veriyor. Ankara’nın sanayi bölgesinde yer alan ilk teknoparkı olma özelliğini taşıyan yerleşkede 55 firma bulunuyor. Medikal, savunma ve mühendislik çözüm firmaları çoğunlukta olduğu ODTÜ Teknokent OSTİM Merkezi’nin ağırlık noktası Ar-Ge çalışmaları.

Bilgi ekonomisine geçiş sürecinde kritik önem taşıyan yatırım, eğitim, Ar-Ge faaliyetleri, patent, doğrudan yabancı sermaye yatırımları, bilişim ve iletişim teknolojileri alanlarında sağlanan gelişmeler aynı zamanda sürdürülebilir ekonomik büyümenin ve rekabet gücünü artırmanın da temel unsurlarından.

Üniversitelerin geniş imkanlarla donatılmış, dışarıya açılan kapıları olarak nitelenen teknokentler; teknoloji geliştiren ve üreten firmalara, girişimcilere, araştırmacılara çağdaş altyapı-üstyapı olanakları ve taraflar arasında sinerji doğmasına katkı sağlayan yönleriyle önemli bir ara yüz görevi üstleniyor. Özel sektör-üniversite işbirliğinin güzel bir uygulaması olmasının yanı sıra ekonomiye de olumlu katkılar sağlıyorlar.

En önemli özelliklerinden biri de büyük şirketlerin ötesinde, özellikle yenilikçi iş fikrine sahip olan teknolojik girişimci niteliğindeki kişilerin, bu fikirlerini üniversite desteği alarak sanayiyle bir araya gelebilecekleri, projelerini gerçekleştirebilecekleri bir ortam sunması. Bu açıdan bakıldığında, girişimciler fikirlerini ne kadar çok hayata geçirirlerse başarılı olma olasılıkları da bir o kadar yüksek oluyor.

Halen ülkedeki en büyük teknopark olan ODTÜ Teknokent, yasanın getirdiği ayrıcalıklar, üniversitenin sağladığı alt yapı ve akademik bilgiyle teknoloji tabanlı girişimciler için önemli bir cazibe merkezi halinde. Bugün 300’den fazla Ar-Ge firmasının faaliyette bulunduğu bölgede, bu firmaların üçte birinden fazlası ilk defa ODTÜ Teknokent’te yaşama geçirildi. 304 firmada yüzde 90’ı üniversite, yüksek lisans veya doktora mezunu yaklaşık 4.250 personel çalışıyor.

Uluslararası Bilim Parkları Birliği (IASP) teknoparkları; “Bir veya birden fazla üniversite veya diğer yükseköğretim kurumu ve araştırma merkezleri ile resmi veya faaliyet bazında ilişkili, bünyesinde bilgiye ve ileri teknolojilere dayalı sanayi firmalarının kurulup gelişmesini teşvik etmek üzere tasarlanmış, içinde yer alan kiracı firmalara, teknoloji transferi ve iş idaresi konularında destek sağlayacak bir yönetim fonksiyonuna sahip, teşvik ve mülkiyete dayalı bir teşebbüs.” şeklinde tanımlıyor. Türkiye’de de teknopark kavramı, ya da resmi adıyla Teknoloji Geliştirme Bölgeleri, aynı olgularla ifade edilerek yasalarda yer aldı. Belli bir büyüklüğün üstüne çıkmış olan teknoparklar “teknokent” diye de anılıyor.


Teknoloji tabanlı girişimciliğin desteklenmesi kapsamında “Teknoloji Transfer Ofisi”, “Projeler Ofisi”, “ODTÜ KOSGEB TEKMER Kuluçka Merkezi”, “Yeni Fikirler Yeni İşler Yarışması” ile “ATOM” ön kuluçka programları ve bir finansal araç olarak geliştirilen “METUTECH-BAN Teknoloji Yatırımcıları Derneği” ODTÜ Teknokent organizasyonu içinde yer alan önemli unsurlar.

Kuruluşundan bu yana ODTÜ Teknokent’te yer alan firmaların bugüne kadar Ar-Ge’den elde ettikleri gelir ve Türk ekonomisine kattıkları değer yaklaşık 1,5 Milyar TL. Bu çalışmalardan elde edilen ihracat geliri ise 450 Milyon USD civarında. Bu miktarlar, firmaların sadece ODTÜ Teknokent sınırları içinde yürüttükleri Ar-Ge çalışmalarından elde ettikleri gelirleri ifade ediyor. Seri üretimden elde edilen gelir ve ihracat miktarları bu değerlerin içinde yer almıyor. ODTÜ Teknokent firmalarının aldığı Ar-Ge tescilleri (patent, faydalı model, marka vb.) ise 300’ün üstünde.

OSTİM MERKEZİ AR-GE AĞIRLIKLI 
2006 yılında ODTÜ ve OSTİM işbirliğine giderek Ankara’nın sanayi bölgesinde yer alan ilk teknokentini faaliyete geçirdi. 5 bin m2 kapalı alana sahip olan OSTİM Merkezi’nde halen 55 Ar-Ge ve yazılım firması faaliyet gösteriyor. ODTÜ’deki ana birime oranla OSTİM Merkezi yazılımcı yerine Ar-Ge ağırlıklı bir kimliğe sahip. Medikal, savunma ve mühendislik çözüm firmalarının yoğunlaştığı yerleşkede 250’ye yakın nitelikli personel çalışıyor.

Teknogirişim Kuluçka Merkezi, yapının içerisindeki önemli bir ayrıntı. Burada her yıl ortalama 10 teknogirişimci firma kuruyor. Bu girişimciler bir yıl içinde projelerini tamamladıktan sonra kuluçkadan ayrılıp teknopark firmasına dönüşerek Ar-Ge çalışmalarına devam ediyor. Merkezin yanındaki KOSGEB Hizmet Merkezi ise destek programları ve eğitim hizmetleriyle girişimcilere rehberlik ediyor.

“Teknolojik odaklı kümelenmedir”
OSTİM Merkezi Direktörü Necip Özbey, teknokentleri vergisel muafiyetlerin ötesinde işbirliği yapabilecek girişimci, akademisyen ve sanayicileri bir araya getiren teknoloji odaklı kümelenmeler olarak tanımlıyor. Özbey, “Bu kümelerde insanlar kendi fikirlerini hayata geçirirken aynı zamanda diğer girişimcilerle tanışıp onlarla ortak iş yapma kültürünü öğrenmeye başlar, üniversitedeki akademisyenden destek alır ve sanayiciyle işbirliği yaparak yenilikçi ürününü gerçekleştirir. Tüm dünyada teknoparklar, oluşturdukları eko sistemle tarafların birbirleriyle etkin ve verimli çalışmasını sağlayan yapılardır.” diyor.

Merkezin özellikle mühendislik çözüm şirketleri açışından farklı ve önemli bir yanı olduğuna dikkat çeken Özbey, bu şirketlerin projelerini gerçekleştirme aşamasında OSTİM’deki olanaklardan yararlandıklarını, sanayinin içinde olmanın avantajını iyi değerlendirdiklerini kaydediyor. Necip Özbey şu bilgileri veriyor: “Teknopark’ın üniversitede olmasının ayrı avantajları, sanayinin içinde olmasının ayrı avantajları var. Üniversitede bulunması özellikle ihtiyaç duyduğu laboratuvar ve akademisyen desteğine yakınlık açısından önemli. Prototip aşamasında ise sanayiyle iç içe olmak işlerin daha hızlı sürmesine olanak tanıyor. Önemle vurgulamak isterim; şirketlerimizin kendilerine özel çözüm projeleri ve bunlarla ilgili de fikri mülkiyet hakkı, patentleri var.”

Türkiye’de sayıları hızla artıyor
Teknokentler, üretim sektörü ile üniversitelerin ve araştırma kurumlarının teknoloji tabanlı ve yenilikçi fikirlerini gerçekleştirmek için yapacakları işbirliğini güçlendirmek üzere düşünülmüş ve oldukça hızlı gelişen olan ekosistemler. Dünyadaki gelişmelere paralel olarak ülkemizde bu amaçla atılan somut adımlarda ODTÜ’nün çabaları görülüyor. Üniversitenin başlattığı fizibilite çalışmaları sonucu 1992 yılında KOSGEB ile işbirliği içinde teknoloji geliştirmeye yönelik kuluçka merkezi ODTÜ TEKMER kuruldu. Bu uygulamanın başarılı olmasının ardından 1998 yılında ODTÜ Teknokent faaliyetine başladı ve 2000 yılında ilk hizmet binası açıldı. 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu’nun 2001’de yürürlüğe girmesiyle de Türkiye’nin ilk Teknoloji Geliştirme Bölgesi resmi olarak hayata geçirildi. Bu adımı, ilerleyen yıllarda farklı illerdeki projeler izledi. 2013 yılı Ocak ayı itibariyle Türkiye’de 35'ü aktif, 15’i kurulum aşamasında toplam 50 adet teknoloji geliştirme bölgesi bulunuyor.

“Üniversitenin sanayiye yaklaşması katma değeri artırıyor”
Mehmet Tezyetiş-KOSGEB OSTİM Hizmet Merkezi Müdürü: Üniversitenin sanayiye yaklaşması, kurumumuzla beraber bu destek ara yüzlerinde geçişkenlik oluşması, işletmelerimizin rutin faaliyetlerinin dışına çıkarak Ar-Ge’ye yönelmesine ve katma değeri yüksek ürünlerle çalışmalarına yol açıyor. Akademik bilginin sanayiye aktarılması, sanayideki pratik bilginin de üniversiteye iletilmesi, bu noktada ortaya çıkan etkileşim sayesinde ihtiyaç analizi yapılarak destek modellerin geliştirilmesini sağlıyor. KOSGEB OSTİM Hizmet Merkezi Ankara’da ve Türkiye’de en fazla Ar-Ge projesi veren bir merkez. Bu kadar iş hacmi ve proje çeşitliliği teknokentlerin güçlerini de gösteriyor. İşletmelerin desteğe erişim sayılarını ve niteliklerini de ortaya çıkartıyor. Burada Ar-Ge ve inovasyon, endüstriyel uygulama projeleri geliştiren girişimciler ve işletmeler destekleniyor. Girişimciler, teknokentte faaliyetlerini sürdürürken KOSGEB’e de desteklenmek üzere projeler sunabiliyorlar ve biz bunları ODTÜ ile beraber teşkil ettiğimiz kurullarda değerlendiriyoruz.

“Fikirler ürüne dönüşüyor”
Hüseyin Başok-STC Elektronik: Teknokentin sanayinin içinde olması bana göre bir avantaj. Burada teknokentin olanaklarını kullanırken sanayiyle sürekli iş birliği yapmanız gerekiyor. Şu ana kadar üniversitedeki bilgi birikimi üniversitenin kendisinde kalıyordu. Çok fazla sanayiye aktarılamıyordu. Daha çok teorik bilgi olarak kalıyordu, uygulamaya aktarımında sıkıntılar yaşanıyordu. Teknokentler sayesinde akademisyenlerle aynı masa etrafında oturup birlikte konuşabiliyoruz. Proje yapabiliyoruz, işi nasıl yapabileceğimizi, nasıl yapılacağını tartışıyoruz. Konuşulanlar bir şekilde ürüne dönüşüyor.

“Güçlü işbirlikleri doğuyor”
İbrahim Sinan Akmandor-Pars Makina Ltd.: Burada olmaktan çok memnunuz. OSTİM’de yerleşik üretim firmaları ile çok iyi bir sinerji yakaladığımızı rahatlıkla söyleyebilirim. Bu iş bölümü ile daha hassas, yüksek performanslı özgün enerji sistemleri ve turbo makina komponentleri tasarlayarak hayata geçirme fırsatını yakaladık. Teknokentin konumu itibarı ile üretim metod ve aşamalarını tasarım düzeyinde ele alabildiğimizden performans ve verimde yüksek değerlere ulaşmayı başardık.

“Her firma misyon sahibi olmalı”
Ahmet T. Ural-M-D2 Mühendislik: İçinde bulunduğumuz OSTİM ortamında üretim yapabilecek birçok makine firması bulunmaktadır. Yurtdışında yapılanın aynısını yaparak gelişmişlik düzeyini yakalamak mümkün değildir. Kendini ispat etmiş ve piyasada yerini almış bir ürünün benzerini ortaya çıkarmanın müşteri açısından hiçbir çekiciliği olmamaktadır. Yeni ürün veya süreçlerin geliştirilmesi, karşılaşılan sorunların çözülmesi amacıyla üniversiteyle yapılacak işbirlikleri çok önemlidir. Teknokent bünyesinde bulunan her firma ve çalışan her mühendis bir misyon sahibi olmalıdır.

 


 

İçeriğe Yorum Yapabilirsiniz.