Yerli Otomobil Ne Zaman ve Nasıl?
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan 2 babayiğit bulduğunu söyledi. Ardından yerli otomobil üretimimizin ancak 2023’de olabileceğini belirtti. Bürokratlarını Almanya’ya Opel ve Wolksvagen'e gönderen Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, yerli otomobille ilgili yanlış bir algılama oluştuğunu da belirtirken, "Herkes yerli otomobili benim yapacağımı sanıyor. Biz sektörü buraya yönlendirmeye çalışıyoruz. Bu işte kamu ortaklığı bile olmaz. Aksi halde kınanırız" diye konuştu. Otomotiv firmalarımıza büyük iş düştüğünü aktaran Ergün, Koç Grubu'nun Fiat ve Ford'a bu teklifi yapması, takip etmesi lazım. OYAK'ın Renault'a yerli markayı teklif etmesi, bu cesareti göstermesi lazım. Ciddi kamuoyu desteği var" demişti.
Diğer yandan; Malezya'nın yerli otosu Proton'u yapan efsanevi lider Mahathir Mohamed'in, "Bir Türk otomotiv firmasıyla görüşüyoruz. Önce Türkiye'de Proton üretip, ardından da bir Türk aracı geliştirmek istiyoruz" açıklaması duyuldu.
Yerli otoya Asya’dan talip olan Malezya'nın Eski Başbakanı Mahathir Mohamed, önce Proton markalı araç üretileceğini, ardından da yerli otomobil için düğmeye basacaklarını söyledi. 1983 yılında, Başbakan olduğu dönemde Malezya'yı yerli otomobiline kavuşturan eski Başbakan Mahathir Mohamed, Türkiye'de bir firmayla üretim konusunda görüştüklerini duyurdu.
Proton örneği
15 bin çalışanıyla 19 yılda dünya 10'uncusu oldu. Malezya'nın eski Başbakanı Mahathir Mohamed, 1983'te kurduğu Proton ile ülkeyi, dünyanın en büyük 10'uncu pazarı haline getirdi. Proton'un ülkesinde pazar payı yüzde 60.
Lotus'u 2003'te devraldı
Teknolojik altyapısı oldukça yüksek olan Proton, 9 farklı modelin üretimini gerçekleştiriyor. Proton, üst sınıfa ise 9 yıl önce devraldığı Lotus ile adım attı.
Kasım ayı içinde Uludağ Üniversitesi de Ar-Ge günlerinde Yerli Otomobili Üretimini konu etti. UÜ Mühendislik Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferruh Öztürk'ün yönettiği panele, Okan Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi'nden Prof. Dr. Orhan Alankuş, Atılım Üniversitesi Mühendislik Fakültesi'nden Prof. Dr. Bilgin Kaftanoğlu, Bosch AŞ. Teknik Genel Müdürü Dr. Andreas Wolf ve Ostim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı ve Yavuz Motor’un sahibi Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan katıldı. Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Sürmen de Mimar Sinan Mühendisler Birliğinde aynı konulu seminer de görüşlerini dile getirdi.
Dünya otomobil üretim tarihinde neredeyiz? Nereden başlayabiliriz? Sorular ortak. Görüşler de net. Bu konuda etkin ve yetkin isimlerin görüşleri özetle şöyle:
- Yerli otomobil için yerli motor ve aktarma organları üretmeliyiz.
- Hibriti atlayıp elektrikli teknolojiye ARGE yatırımı yapmalıyız.
- Akü teknolojilerine yönelmeliyiz.
- Niş, konsept modeller tasarlamalıyız.
- Marka pazarında kırılma alanlarını değerlendirmeliyiz.
- En geç 5 yıl içinde üretime geçmeliyiz.
- Bor gibi alternatif yakıt teknolojilerine AR-GE yapmalıyız.
- Yaşlı, engelli ve obezler içi modeller üretilebilir.
Gelecek elektrikli araçlarda
Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Sürmen Ankara'da Mimar Sinan Mühendisler Birliğine misafir oldu. 11.11.2012 Pazar gü-nü kahvaltılı olarak gerçekleşen programa konuşmacı olarak katılan Prof. Sürmen, Yerli otomobil konusunda bir konuşma yaptı. Programa 130 civarında mühendis ve mimar katıldı. Prof. Dr. Ali Sürmen görsel ögelerle verdiği konuşmasında otomobilin Dünya'daki kısa tarihçesini, Türkiye'de otomobil ve uçak alanında verilen üretim mücadelelerini anlattı.
Dünya'da otomobillerin en önemli parçası olan motorların üretimi için geliştirilen kavramların aslında yirmili ve otuzlu yıllarda bilindiğini ancak CRDI, HDI gibi son zamanlarda kullanılan teknolojilerin malzeme ve elektronik teknolojisinin gelişmesi ile doksanlı yıllarda başarılabildiğini bahsetti.
Dünya'da otomobil kavramının yenilenme aşamasında olduğunu, ortalama 1,5 kişi taşıyan otomobillerin 1100 kg yerine daha hafif tasarımlar üzerinde çalışıldığını anlattı. 1,5 insanın ağırlığı olan yaklaşık 150 kg' taşımak için 1100 kg'lık bir otomobili de taşımak gerektiğini ve bunun da büyük bir israf olduğunu dile getiren Prof. Sürmen, yakın gelecekte elektrikli otomobillerin çok yaygınlaşacağını ve piyasada hakim duruma geçeceğini dile getirdi.
Türkiye'nin elektrikli otomobiller konusunda çalışmalar yapması gerektiğini, emeğini bu alanda sarf etmesi gerektiğini dile getiren Prof. Sürmen, hibrid otomobillerin yakında piyasadan silineceğini ve yapılan yatırımların da atıl kalacağını dile getirdi.
5 yıl içinde üretmeliyiz
Sürmen, Türkiye yerli otomobili beş yıl içerisinde üretemez ise çok geç kalmış olacağını, çünkü Dünya'da otomobil kavramının değişmek üzere olduğunu, beş kişilik otomobiller yerine daha hafif tek kişilik koltukları olan otomobillerin seri üretimlerinin yakın olduğunu dile getirdi. Otomobil üretmek için her türlü teknolojiye sahip olan Türkiye'nin bunu ancak Devlet marifeti ile gerçekleşecek bir organizasyon ile başaracağını dile getirdi. Uluslar arası piyasa ile çok fazla içli dışlı olan bazı büyük holdinglerin bu alana girmekten görecekleri muhtemel baskı ile imtina ettiklerini dile getiren Prof. Dr. Ali Sürmen, yerli otomobil üretecek bir fabrikanın yaklaşık iki milyar dolara mal olacağını tahmin ettiğini söyledi.
Türkiye hibriti atlayarak elektrikli araçlara yoğunlaşmalı
Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Sürmen, ''Hibrit, teknolojinin ara taksimidir. Türkiye, buna geçmeye geç kalmıştır. Türkiye'nin bununla uğraşmasına gerek yoktur, bunu atlaması lazım'' dedi.
Prof. Dr. Ali Sürmen, Mimar Sinan Müşavir Mühendis ve Mimarlar Birliği tarafından düzenlenen seminerde, motor ve taşıt teknolojisinin nereden nereye geldiği, yeni araç ve ulaşım kavramları, son yüzyılda sanayi hamlelerinin neden istenilen düzeyde olmadığı ve ulaşım konseptlerinin ne tarafa doğru gittiği konularında bilgi verdi. Son 20 yıla kadar motor teknolojileri üzerindeki değişimlerin temel çalışma felsefesinden ziyade yakıt ateşleme ve nefes alma sistemlerindeki iyileşmeler şeklinde olduğunu ifade eden Sürmen, radikal değişimlerin ise araçların gövde yapılarıyla ilgili aerodinamik ve malzeme teknolojileri üzerine olduğunu söyledi. ''Otomotiv teknolojilerinde gelinen noktada yeterli düzeydeyiz'' diyen Sürmen, hibritin Türkiye'nin asla üzerinde uğraşmaması gereken bir sistem olduğuna dikkati çekti.
Sürmen, şöyle devam etti: ''Hibrit teknolojisinin radikal verimlilik artışlarıyla ilgisi yok. Zahmeti, meşakkati getirisinden büyüktür. Hibrit teknolojinin ara taksimidir. Türkiye buna geçmeye geç kalmıştır. Türkiye'nin bununla uğraşmasına gerek yoktur, bunu atlaması lazım. Motor ne zaman çok verimsizdir? Ancak rölantide çalışırken. Burada benzin motorunu kullanmak istemez. Belki o zaman ya elektrik motoru kullanılacak ya da elektrik motoru takviye olarak kullanılacak. Hibrit işte ancak o zaman verimi artıracaktır. Hibrit, giderek komplike ve ağır bir proje haline geliyor.'' Dünyanın geleceğinin elektrikli araçlar üzerine kurulu olduğuna işaret eden Sürmen, Türkiye'nin hibriti atlayarak elektrikli araçlar üzerine yoğunlaşması gerektiğini söyledi.
Aracın beyni LPG beynine dönüştürülmeli
LPG'nin çok verimsiz olarak kullanıldığına da değinen Sürmen, şunları kaydetti: ''LPG'nin verimli kullanılmasını sağlayacak elektronik denetim mekanizmaları kullanılmıyor. Araç LPG'li hale dönüştürüldüğünde aracın kendi beyni bir kenara koyuluyor. LPG beyni diye bir şey yok, esas LPG'nin yakıt özelliklerini kullanabilecek şekilde bir beyin olmalı. Bu, bizim üzerinde çalıştığımız projelerden biridir. Aracın beyni LPG beyni şekline dönüştürülmeli ki LPG'yi en iyi şeklide kullanabilelim.''
Yaşlı, engelli ve obezler için modeller üretilebilir
Tasarım, mühendislik ve prototip üretim hizmetleri alanında faaliyet gösteren HEXAGON Danışmanlık Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Jan Nahum, Türkiye'nin kendi otomobilini üretmesinin zamanının geldiğini vurgulayarak, " Markamızla insanların zihninde yer almalıyız. 10 yıl sonra elektrikli otomobiller gündemde olacak. Bu konuya ağırlık vermeliyiz. Ayrıca yaşlanan, engelli ve obez nüfusa hitap eden bir otomobil şimdiye kadar piyasaya sunulmadı." dedi.
Panelde konuşan Hexagon Danışmanlık Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Jan Nahum, Türkiye'nin ne yapıp edip kendi otomobilini mutlaka yapması gerektiğini ancak şu anda yabancı yatırımcıların gitmesini önlemek için her türlü desteği vermesinin şart olduğunu söyledi. Türkiye'nin şu anda yapması gereken şeyleri sıralayan Nahum, "Varolan yatırımcılar yeni model getirmese de onları korumalı, kollamalıyız. Var olan üreticilerimiz rekabet edebilmeli ki Avrupalı üreticiler bizimle rekabet edemez hale gelsin. İşte bunları yaptıktan sonra ne yapıp edip kendi otomobilimizi yapmalıyız. Bizim üretim tesislerimiz zaten var ama Ar-Ge ve tasarım konusunda bir adım öne gidemiyoruz. Oysa tesis marka yaratmaz. Marka olması için yaratıcı olmalı ve dünya tüketicilerinin ne istediğini bilmemiz lazım. Dünyadaki yaşam biçimini, trendleri öğrenmemiz lazım. Yabancı ortağımıza, -sen bana para ver ben kendi markamı yaratayım- diyemeyiz." şeklinde konuştu.
Nahum, "Niş Model" önerisinde ısrarlı
İnsanların zihninde 50 bin kelimelik bir kapasite olduğuna işaret eden Jan Nahum, "Markamızla, insanların zihninde yer kapma savaşı vermeliyiz." dedi ve "yaşlanan, engelli ve obez nüfusa hitap eden hiçbir araç bugüne dek sunulmuş değil" diyerek tasarımcılara otomobil markası konusunda tüyo verdi. Nahum, 2030'lu yıllarda fosil yakıtlar azalacağından, elektrikli aracın gündeme geleceğini ve şimdiden bu yönde araştırmalar yapmanın yerinde olacağını kaydetti.
Yavuz Motor'dan Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan da yapılan bir araştırmaya göre 10 yıldan önce elektrikli otomobilin gündeme gelmeyeceğini, ancak daha sonra bunların yaygınlaşacağını ifade ederek, "Elektrikli otomobilin gelişmesi de akü teknolojisine bağlı. Akünün hacmi ve şarj süresiyle ilgili teknik problemler var. Bizler eğer otomobilde uluslararası bir marka olmak istiyorsak aküden işe başlamalıyız." dedi.
Atılım Üniversitesi Mühendislik Fakül-tesi'nden Prof. Dr. Bilgin Kaftanoğlu da elektrikli araçların uzun vadede çözüm olacağı görüşünü destekleyerek şunları söyledi: "Türkiye bir an önce devlet politikalarıyla da desteklenerek akü ve özel elektrik motorları geliştirmelidir, bu konuda da yetişmiş yetenekli insanlar ülkemizde vardır."
Bor ve hidrojen önemli
Okan Üniversitesinden Prof. Dr. Orhan Alankuş; Hangi Otomotiv Üretimi? Sorusunun cevabını arayarak yerli otomotive giriş yapıyor.
OEM – Original Equipment Manufacturer
–Toyota, Renault, Hyundai etc. (Türkiye)
ODM– Original Design Manufacturer
–TOFAŞ, Ford Otosan
OBM – Original Brand Manufacturer
–TEMSA, BEKO/ARÇELİK
Orijinal Marka Üreticisi Olmak Önemli Katma Değer Sağladığına dikkat çeken Alankuş; Ülke Rekabet Edebilirliği Ögeleri olan; işçilik, altyapı, kaynaklar, eğitimli, yenilikçi iş gücü ile firmaları inovasyona zorlayan, yenilikçi güçlü pazar ve müşteriler, dünya çapında rekabetçi ilgili endüstriler, firma stratejileri, yönetimi, rakipler, devletin rolü ve politikalarının etkili olduğunu düşünüyor. Alankuş; Hyundai’nin başarı hikayesini hatırlatarak bu sürecin dikkate alınmasını salık veriyor.
Hyundai; 1967 de kuruldu. Yabancı mühendisler kullanarak, özel takımlar kurarak, üretim üzerinde bilgisini arttırdı.1968 de Ford ile OEM anlaşması imzaladı, Ford şartlarına göre üretim için bilgi birikimini arttırdı. Devletin otomobil endüstrisini geliştirme kararı ile ve Ford anlaşmasının sona ermesi ile , 26 yabancı firma ile bilgisini arttırmak için ilişki kurdu. Italdesign ve Mitsubishi ile anlaşma yaptı.1974 de % 90 ‘ı yerli olan İngiliz mühendislerin yardımı ile ilk özgün otomobil «Pony»yi yaptı. Japon mühendislerden destek aldı. 1980’lerde devlet ihracata zorladı. Mitsubishi’den tasarım ve bazı komponent desteği karşılığında % 10 ortaklık verildi. 1985 yılına kadar 54 lisans anlaşması yapıldı.1986 ya kadar ürün geliştirme sistemini bilgisayar yardımı ile yapmaya başladı, test pistlerini ve sistemlerini oluşturdu. 1986 da ABD’ye ilk ihracatını yaptı. 1987 de ABD’ye 260,000 araç ihraç etti.Lisans alması gittikçe zorlaşınca, 1975 de 175 olan ARGE gücünü 1987 de 2247 kişiye çıkardı.1991 de ilk motor ve şanzıman sistemini tasarladı ve imal etti.1994 sonrası uluslararası satış gücünü arttırmaya başladı.İhracat için gelişmiş ekonomilere konsantre oldu.1998’e kadar farklı ülkelerde CKD fabrikaları, 1999 lardan sonra daha gelişmiş ürerim tesisleri kurdu.Maliyetlerin azaltılması için ulusal yan sanayiye çok önem verdi. Ayrıca bağlı olduğu Hyundai Holding’in rekabetçilikte çok yararı oldu. AR-GE harcaması 1990 da 160 milyon $, 2008 de 2 milyar $ a çıktı ( 5 % of sales)
Kore, ABD, Japonya, Almanya ve Hindis-tan’da üç test pisti ve AR-GE merkezleri açtı. Infineon ile elektronik sistemler için 2007 de ortak ayrı firma ile Microsoftla araç içi audio sistemleri için anlaşma yaptı.2009 da Devlet desteği ile İleri Otomotiv Araştırma Merkezi kuruldu. Otomotiv elektronik sistemleri ve yazılımda daha da ileriye gitmek için 2012 de Hyundai Autron kurma kararı alındı.24 ayda yedi ürün geliştirme planı yapılarak, önemli bir Pazarlama ve tanıtım atağına geçti. 2004 den itibaren 6,5 milyar $’lık yatırım ve 2009 da J.D Power’s da birinci firma oldu. 196 ülkede 6000 bayiye ulaştı. Hyundai hikayesinde;
- Devlet desteği
- Çok sıkı bir çalışma
- Eğitimli iş gücü ve doğru destek
- İyi bir vizyon, başarılı bir yönetim
- AR-GE, inovasyon ve teknoloji geliştirmeye verilen önem
- Doğru stratejiler
- Tarife dışı engeller, minimum araç ithalatı ön plana çıkıyor.
- Otomotiv için genel anahtar teknolojiler
- Motor ve Aktarma Organları
- Süspansiyon yol tutuş
- Ergonomi ve konfor
- Aktif ve pasif güvenlik sistemleri
- Gövde tasarımı
- Malzeme teknolojileri
- Araç, yol, yaya etkileşimi
- Enerji depolama sistemleri
- Gömülü yazılım ve kontrol teknolojileri
- Ürün geliştirme süreci, sanal modelleme ve test sistemleri
- Verimli üretim sistemleri
Prof. Dr. Alankuş markaların İmajı vurgusunu yaparak Türk markasının dünya algısında nerede konumlandırılacağına dikkat çekiyor.
Marka imajı ve anahtar teknoloji örnekleri
Renault: Yaşanacak Otomobiller
–Mono-Volume gövde tasarımı
–Uygun maliyet
–Yakıt sarfiyatı
FIAT: Akdeniz Canlılığı
–Stil
–A, B, C segmenti, ticari vasıta tasarımı
–Yol tutuşu
–Yakıt sarfiyatı
–Uygun maliyet
Volvo: Güvenli otomobiller
–Gövde tasarımı
–Aktif, pasif güvenlik
BMW: Efficient Dynamics
–Güçlü ve ekonomik motorlar ve aktarma organları
–Sürüş zevki, gövde, ses, koltuklar
–Yol tutuşu, süspansiyon sistemleri, gövde
Türkiye imajı ve bilgi birikimi açısından öne çıkabilecek araç özellikleri
Moda, stil ve tasarım-Ergonomi, konfor-Yol tutuşu-Dayanıklı-Ekonomik-Esnek ve ileri koltuk teknolojisi-Bir yerli araç yukarıdaki konularda yenilikçi, rekabetçi ve farklı olmalı, fakat motor ve aktarma organları, hibrid araç teknolojileri, akü teknolojileri, haberleşen araçlar, otonom araçlar gibi konularda araştırmalar sürdürülerek, bu alanlarda da zaman içinde yenilikçi ve rekabetçi olunmalı.
OBM için otomotiv sektöründe yapılması gerekenler
Teknolojik yenilik ve inovasyonla fark oluşturarak, ülke ve marka imajı ortaya çıkarmalı, müşteri ihtiyaçlarını iyi tespit etmeli, tüm değer zincirinde katma değer artışı ve optimum maliyet kazanılmalı, müşteri memnuniyetini ve sadakatini en iyi seviyede sağlanmalı, doğru pazarları tespit ederek, yenilikçi bir pazarlama ve satış sistemi oluşturulmalıdır. Ayrıca; finans, kredi, hibe olanaklarını en iyi şekilde kullanarak doğru işbirliklerine odaklanmalı ve paralel olarak ülke rekabetçilik alt yapısını geliştirilmeli. Diğer Alternatif: Kırılma teknolojilerini takip ederek yenilikçi bir ürün ile niş Pazara girilebilir. Marka geliştirerek büyütülebilir ve Kırılma teknolojisi geliştiğinde öncü marka olunabilir.