Adres :
100. Yıl Bulvarı No:101/A, 06374 OSTİM/Ankara-TÜRKİYE Telefon : 0 312 385 50 90 Faks : 0312 354 58 98 E-Posta : korhan@ostim.org.tr

“Her Ürünü Kendi Çocuklarımıza Kullanacak Şekilde Üretiyoruz”

Banu Deniz Acar’ın tecrübelerle dolu iş yaşamı, 21 yıl önce kuruluşunu yaptığı firmayla yıllar sonra tekrar kesişti. 1997’de transducer seti üretimi amacıyla medikal sektöründe doğan Medispo’yu yöneten Acar, tümü kadın çalışanlardan oluşan 9 kişiye istihdam sağlıyor. OSTİM Medikal Sanayi Kümelenmesi üyesi firmada işe alım şartlarından biri de adayların çocuk sahibi olmaları. Acar, bunun nedenini ise şöyle açıklıyor: “Her ürünü kendi çocuklarımıza kullanacakmış gibi üretiyoruz.”
Ostim Editör
13 Mayıs 2019 11:46

Endüstri mühendisi olan Banu Deniz Acar, farklı sektörlerde uzun yıllar emek verdi ancak iş yaşamına girişimci olarak adım attı. Acar, 1997 yılında tek kullanımlık tıbbi ürünler imalatı ve tıbbi cihaz tasarımı alanlarında faaliyet gösteren Medispo’yu üretim dünyasına kazandıran isimlerden biri. 2000’li yılların başında ailevi nedenlerle şirketle yolunu ayıran Banu Deniz Acar, medikal sektöründen sonra mobilya, inşaat ve turizm gibi farklı alanlardaki firmalarda yöneticilik yaptı.

Medispo ortaklarından biri olan Acar’ın ayrıldığı eşi, geçirdiği rahatsızlık sonucu yaşama veda edince miras gereği şirket hissedarları arasına çiftin oğulları da katıldı. Bu süreçte öğrenci olan oğlunun daveti üzerine uzun bir aradan sonra Medispo ailesine katılan Acar, şunları söylüyor:

“İnisiyatif kullandım”

“Oğlumuz Acar Özdemir, o sırada ODTÜ’de okuyordu. Vefat sonrası bir sürü yasal prosedürlerle uğraşmak durumunda kaldık. O acının arasında şirketin ve çalışanların durumunu da düşünmek gerekiyordu. Buraya geliş sebebim; şirkete bir bakıp çalışanlarla görüşmek idi. Fakat yarım kalan taahhüt işleri olduğunu öğrendik. Malzemeler alınmıştı, teslimat henüz yapılmamıştı.

Hiçbir yetkim yokken ilk bir iki hafta inisiyatif kullandım. Çalışanlara dedim ki; siz yarım kalan işleri bitirin, ben de o arada şirketin durumunu bir öğreneyim. Maddi durumu neymiş, ne değilmiş ona göre bir yol alalım. Yarım kalan işlerle başladık, onları tamamladık, ardından başka siparişler gelmeye başladı. Yapar mıyız, yaparız derken iki seneden fazla bir süreyi geçirdik. Firmamızda benim dışımda 9 kişi çalışıyor. Muhtelif tıbbi sıvıları vücuda vermeyi sağlayan uzatma setleri, serum setleri, filtre setlerini yapıyoruz. Her boyu yeni bir çeşit sayarsanız; 7 grupta yüzlerce çeşit ürünümüz var.

Geldiğimde şirketin durumu kötü değildi ama oldukça küçüktü. Hiçbir borcu yoktu, hala da yok. Bizim sektörümüzde yeni bir şirket kursanız, almanız gereken izinler, kontroller, belgeler çok ciddi bir süreç ve para harcamayı gerektiriyor. Medispo bunları aşmış bir firmaydı. Şirketi çalışır durumda tutarsak, değerini muhafaza ederiz diye düşündük. İşleyişinde bir sıkıntı vardı. Kendi deneyimim ve çalışanların katkısıyla işleyiş sıkıntılarının giderilmesini sağladık. Bu arada kendi çapımızda ikiye katlandık.

En önemli kalite kriteri

Üretimi oldum olası sevmişimdir. Bizdekiler de makaralara sarılı hortumlar, dökme malzemeler. Bunları bu haliyle hastaneye verseniz kimsenin bir işine yaramaz. Ama tüm bu malzemelerden farklı amaçlarla kullanılan setler üretmek, insan yaşamı için önemli bir araca dönüştürmek, çok kıymetli. Bizde bütün arkadaşlar işe alınırken şartlardan biri de çocuk sahibi olmaları. Her ürünü kendi çocuklarımıza kullanacakmış gibi üretiyoruz. Bu diğer kalite belgelerimizin ötesinde, bizim en önemli kalite kriterimiz.

Üretimi bu kadar sevmem, beni motive eden en önemli etken. Bir şeye inanmasanız yapamazsınız. Bu, her şeyde böyledir. Birinci nesilden ikinci nesle geçip de ayakta kalan şirket sayısı çok düşüktür genellikle. Bu iş parayla ilgili değildir çünkü. İkinci nesle yeterince para bırakılmıştır ama yönetimin de bir çeşit yetenek olduğuna inanırım; çünkü insan yönetiyorsunuz. Çalışan tarafından gelmenin öyle bir avantajı var. Onlar söylemeden ben onların ne isteyeceğini önceden anlayabiliyorum mesela. Neye ihtiyaçları olabileceğini, mutlu çalışacakları bir ortamın nasıl sağlanacağına dikkat ediyorum. Sonuçta hastaların ve hastanelerin tercih ettiği bir markaya dönüşmek istiyorum.”

OSTİM VE KÜMELENME

Banu Deniz Acar, OSTİM ve kümelenmeye ilişkin şu görüşleri paylaştı: “Sivil toplum kuruluşlarının hepsini destekliyorum genellikle. Eğer bir şeye ilgi duyuyorsanız, onunla ilgili sizinle aynı düşünceyi paylaşan insanların bir araya gelmesinin çok büyük avantajları var. Kaldı ki bizim işimiz insan sağlığı ile ilgili. 30 yıllık endüstri mühendisiyim. Meslektaşlarımdan Ankara’da kalanların çoğu OSTİM’de küçük firmalarda başlamışlardı. Zaman içerisinde bir Organize Sanayi Bölgesine dönüştü. Ama ayak sesi belliydi. Orada şirket sahibi olan arkadaşlarım var. OSTİM kendine özgü bir değere dönüştü ve çok bilinçli bir şekilde ilerlediğini düşünüyorum.”

İlgili Görseller
İçeriğe Yorum Yapabilirsiniz.