Elektrikli Kamyonet İçin Gün Sayıyor
1974 yılında makine mühendisi Aydın Cömert tarafından kurulan OSCAR, hafif inşaat makineleri, lazer kesim ve ısınma çözümlerinin yanına “biyo kütle tarım”ı ekledi. OSTİM Yenilenebilir Enerji ve Çevre Teknolojileri Kümelenmesi’nin üyesi olan, Ar-Ge ağırlıklı projeler geliştiren firma, tasarımından üretim aşamasına kadar kendi projesi olan elektrikli araçlarıyla da adından söz ettiriyor.
7 yılda 200’den fazla araç üreten OSCAR’a son talep Japonlardan geldi. 69 ülkeye çeşitli başlıklarda ihracat yaptıklarını belirten Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Cömert, “3 tekerlekli KOBY isimli moped sınıfı aracımıza, 20 aylık çalışma sonucu bir ürünümüze plaka takıp trafiğe çıkacak yetkiyi aldık. İlk Türk aracı plaka takacak seviyeye geldi.” dedi. Elektrikli Kamyonet Projesi’nde de sona yaklaştıklarını dile getiren deneyimli sanayici sorularımızı yanıtladı.
OSCAR’ın kuruluşu nasıl oldu?
Bir mühendislik firması olarak 1974’de kuruldu. Zaman içerisinde ekibimizi oluşturduk ve 10 yıl süreyle birçok projede yer aldık. 1984 yılında ‘limited şirket’ statüsüne dönüştük; inşaat makineleri ile sektöre girdik. 1987’de imalata, 1991’de de ihracata başladık. İnşaat sektöründe; taahhüt, yedek parça işlerinin yanı sıra Türkiye’de yapılmayan makineleri, bulunamayan parçaları imal ettik. 140 civarında farklı makine üretiyoruz. 70 çalışanımız var. 9 tane Ar-Ge projemiz oldu, 6’sı tamamlandı. Ar-Ge departmanımızda 5 mühendis ve 6 teknikerimiz çalışıyor.
Kaç ülkeye ihracatınız var?
İş ve inşaat makineleri kapsamında şu anda 69 ülkeye ihracatımız var. Hedef ülkeler arasına Çin’i de aldık. İnşaat makinelerinden sonra elektrikli araçlarımız da ihracat vitrinimizde.
Elektrikli araçları ne zamandan beri yapıyorsunuz?
7 yıldır… Bu süre içerisinde Mısır ve Rusya’ya gönderdik. Yakın bir zamanda Japonya’ya ihracatımızı yaptık. Japonlara verdiğimiz araç, ünlü bir Japon otomotiv devinin Uzak Doğu’daki bir fabrikasında, robotik ikmal sisteminde kullanılacak. Arkasında 8 römork, 4 ton çekecek. Bir Fransız firmasından da sipariş aldık.
KAMYONET YIL SONU HAZIR
Araçların tasarımı, üretimi ve fonksiyonu hakkında bilgi verir misiniz?
Bizim araçlar ağırlıklı olarak endüstriyel segmentte kullanılıyor. Elektrikli araçları 3 bölümde değerlendiriyoruz. İlki eğlence sektörü; golf arabaları. İkincisi endüstriyel segmentte çekme-taşıma gibi özel amaçlar için üretilenler.
Herkesin beklediği ise ‘on-road’ dediğimiz, yani plaka takarak trafiğe çıkan araçlar, otomobiller. Bizi yakından izlemeye devam ediniz. 3 tekerlekli KOBY isimli moped sınıfı aracımıza, 20 aylık çalışma sonucu nihai olarak plaka takılıp trafiğe çıkacak hale getirmiş olup, tüm aksamları ile alakalı olan onayını (2002/24 AT kapsamındaki belgeleri) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan almış bulunmaktayız. Bu aracımızı plaka takılacak seviyeye neredeyse ulaşmış durumda. Şimdi sırada bir kamyonetimiz var. Bu yılın sonuna doğruda onun trafik iznini alacağız.
Kamyonet de elektrikli mi olacak?
Evet elektrikli. Ayrıca üzerinde çalıştığımız 3 kişilik TriOS CAR aracımızın bütün yol ve fren testleri tamamlandı. Şu anda kaportası yapılıyor. Gerçek ilk Türk aracı olacak. Gazetelerde zaman zaman görüyoruz, Çin’den, Güney Kore’den getiriyorlar; “biz yaptık diyorlar”. Bu, öyle değil. Yüzde 100 yerli tasarım, yüzde 60 oranında yerli üretim.
“20’ŞER ARAÇ GÖNDERECEĞİZ”
Japonlar size göre elektrikli araçta neden bir Türk firmasını tercih etti?
Japonya’da sanayide üretim boyutu büyük, esnek değiller. Yani işçilik, genel giderleri ve maliyetleri çok yüksek. Özel şeyler yapmaları ekonomik değil. Bizde o esneklik var. Onların bir araçları var zaten, elektrikli araç yapıyorlar. Ama bunu yapmamışlar, yapamamışlar. Geldiler, çok incelediler, beğendiler, kullandılar ve hemen aldılar. Arkası da gelecek bir tane satmak önemli değil. Japonya’ya her otomotiv fabrikası için 20’şer araç göndermeyi hedefliyoruz.
Firmanızın diğer işlerinden de bahsetsek…
Biz 7 yıldır çevre ürünlere doğaya dönük, işler yapıyoruz. İlk ürünümüz “A Sınıfı Şömineler” idi. Sloganımız: Her Atık Bir Hammadde. Ayrıca atık paletlerden şömine yakıtı imal ediyoruz. Şömine yakıtımız ciddi ısı veriyor, tamamen doğal bir ürün ve ileri dönüşüm olarak yapılıyor. Linyit kömüründen yüzde 40 daha verimli. Dünyada ilk defa yongadan briket yaptık.
“KOBİ’LER KURUMSALLAŞMALI”
Küme çalışmalarıyla ilgili neler düşünüyorsunuz?
Kümeye aldığınız firmaların nitelikleri, Ar-Ge kültürleri, yarına dair bakışları çok önemli. Kümenin, devletin verdiği imkanları kullanmanın ötesinde topluma karşı bir sorumluluğu olması lazım. Üreterek tüketmeyi ve yerel kaynaklara yönelmeyi anlatabilmeli ve uygulamalıyız. Bizi bu ülke okuttu. Bizim de bu ülkeye para da kazanarak bir şeyler vermemiz gerekiyor.
KOBİ’lerin yaşadığı sıkıntılardan en önemlileri nelerdir?
KOBİ’lerin sıkıntısı, yaklaşım yanlışlığı. Bireyler KOBİ olduklarında kurumsallaşamıyorlar. Biraz kazandıklarında ortaklıklar bozuluyor. Paylaşmayı öğrenmeliyiz, özümsemeliyiz. İkinci en büyük sıkıntı, devletin çok yüksek oranda ortağımız olması. Türkiye’de devlet payı, vergi ve sigorta olarak oldukça yüksek. İşveren mutsuz, çalışan mutsuz. Nitelikli eleman noktasında da problem yaşanıyor. Firmamız kaynakçı, klasik tornacı, abkant operatörü bulmakta zorlanıyor. CNC tornacı çok, universal tornada çalışacak kişi yok mesela. Sürekli değişen elemanlarla, kurumsal hafızayı da maalesef oluşturamıyoruz. Bir ilginç olay da bu konularda 3-4 yıldır stajyer gelmiyor. Eskiden seçip alıyorduk.
“SONUÇ ODAKLI PROJELER DESTEKLENMELİ”
Devlet destekleri hakkında neler söylemek istersiniz?
TÜBİTAK ziyaretimde “sonuç odaklı olmayan ürünleri lütfen desteklemeyin” demiştim. Türkiye’nin gelecekte önünde duran sorunlar su, gıda ve enerji. Bu üç sıkıntı gelecekteki yaşantımızı baskılayacak. Bunları da yerel kaynaklara dönerek çözmek zorundayız. Güneş deyince fotovoltaik düşünülüyor. Halbuki güneşin pasif depolanma yeri ağaçlardır, enerji ormanlarıdır; bir diğer adı odun tarımdır. Pasif olarak güneşi depoluyorsun, ağacı istediğin zaman kesiyorsun, istediğin zaman yakıyorsun. Oysa fotovoltaikle elektrik ürettiğin zaman anında kullanamazsan depolanmalı. Çıkış noktanız doğru değilse, sonuç doğru olmaz.
Japonya’da ham petrol yok. Çok İlginç, rafinerileri var, ham petrol ithal edip işleyip kullanıyorlar. Son üç yıldır Japonya’da benzin ve mazot tüketimi düşmüş. Şu anda ürünü ihraç ediyorlar. Niye? Devlet 650cc’nin altındaki araçlara vergi, sigorta başta olmak üzere ciddi destek sağlıyor. Şu anda yenilenebilir enerji ve çevre konusunda yüzde 30’a geldiler. Türkiye’de böyle bir şey yok. Bildiğimiz bütün Japon markalarının 650-600cc altında araçları var. Herkes ona biniyor. 1 litre ile 30 kilometre yol yapıyor. Yolun kenarlarına da fotovoltaik panelleri kurmuş elektrik üretiyor. Ama üreticiler bağımlı da değiller. Son söz olarak; sorunlarımızı sadece ve sadece yerel kaynaklara yönelerek kendimiz çözebiliriz.