“Sanayimize Katkı Sağlamak Milli Bir Görevdir”
Savunma ve havacılık sanayii, kalite süreçleri çok kritik aşamalardan oluşan, zorlu bir sektör. Ülkemizde özellikle milli projelerle kendine ayrı bir yer açan sektöre bu başarıda alt yükleniciler de omuz veriyor. Çoğunluğu KOBİ’lerden oluşan ekosistemde, OSTİM firmaları kabiliyetleriyle dikkat çekiyor. Her biri girişimcilik öyküleriyle yoğrulan bu kurumlardan biri de OSTİM Savunma ve Havacılık Kümelenmesi (OSSA) üyelerinden Kaymazlar Savunma ve Havacılık Makine.
Şirketin Kurucusu Levent Kaymaz, genç yaşta uçsuz bucaksız bir denize kulaç atma cesaretini göstermiş… Üretim serüveni işçi olarak başlayan, şimdilerde 2’si mühendis 32 kişilik kadrosuyla daha büyük hedeflere yelken açan, girişimciler için örnek bir hikaye yazan Kaymaz, “Sanayimize katkı sağlamak milli bir görevdir.” diyor.
Sizi tanıyabilir miyiz?
1995’te yüksek okuldan mezun olduktan sonra OSTİM’de CNC atölyesinde çalışmaya başladım. Askere gidene kadar devam ettim. Asker dönüşü 7 yıl bir firmada çalıştım. Aynı firmada çalıştığım arkadaşımla birlikte 2007’de işyerimizi açtık.
İlk kurduğumuz dükkan 80 metrekareydi. Bir CNC torna ve bir CNC dik işlemeyle başladık. Piyasaya fason imalat yapıyorduk. 15 ay gece yarılarına kadar çalıştık. Piyasadakiler 8 saatte yevmiyesini çıkartırken biz gece 12-1’lere kadar üretiyorduk; ancak kurtarıyorduk. Borcumuzu bitirdikten sonra 2009’da 500 metrekarelik bir yere taşındık. Orada da tezgah sayımızı çoğalttık. 3 tane işleme merkezi oldu toplamda; 2 tane torna, 1 tane de CMM. 2009’dan 2013’e kadar orada kaldı. 2013’te de 1600 metrekarelik şimdiki yerimize geldik. Bu dükkana taşındığımızda 5 eksen 1800’lük CNC tezgahımızı aldık. Bu da bizim önümüzü açtı, havacılık sektörüne çalışmamıza imkan verdi.
Sektöre yönelik üretim ne zaman başladı?
2009 yılında sektöre çalışmaya başladık.
İstihdam sayınız?
32 kişiyiz şu anda. 2 kişi mühendis, 4 kişi teknik öğretmen; geriye kalan da yüksekokul ve lise olmak üzere dağılım var.
Türkiye’de KOBİ ve girişimci olmak ne anlama geliyor?
KOBİ olmak Türkiye’nin bütün yükünü çekmek anlamına geliyor bence. Çünkü her şey sizin üzerinizde bitiyor. Risk de sizin üzerinizde. Kazançları olabilir ama aynı zamanda bunlar ufacık bir hareketle gidebilecek kazançlar. Büyükler teşvik alabiliyor. Bizim gibi KOBİ’lerde her şeyi patron yaptığı için kurumsallaşamama gibi sıkıntılar var. Kurumsallaştıktan sonra da eleman sıkıntısı var. Yetişmiş eleman bulamıyoruz; bulduğumuz da pahalı oluyor, maliyetlerini kurtarmıyor. Bu yüzden de parça alamıyorsun. Yeri geldi zararına çalıştığımız parçalar dahi oldu. Her parçada kar edeceksin diye bir şey yok. Bizim ana yüklenici firmalarımız, devlet tarafından desteklenmezse biz daha kötü oluruz.
Hedefiniz nedir?
Hedefimiz; hizmet verdiğimiz sektörde daha da büyümek ve ülke sanayisine katkı sağlamak.
Nitelikli işgücü sıkıntısı çekiyor musunuz?
Evet. Ankara’da 1995-1996’da OSTİM’e geldiğimiz zaman 2 bine yakın firma vardı. En kötü 3-4 bin personel demek. O tarihteki elemanların hiç birisi yok. 1998’de mezun olan meslek liseliler nerede? Daha rahat işleri tercih ettiler. Bundan 15 yıl sonra yaşlı bir tezgahtarı kim neylesin? Bugün AVM’lerde çalışanlar 15 yıl sonra nereye gidecek?
“İŞİNİZ İÇİN EN İYİSİNİ YAPMAK ZORUNDASINIZ”
Sektörün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Savunma sanayinde şimdikinden daha çok ve kaliteli işlerin çıkmasını bekliyor ana yüklenici firmalar bizden. Biz de ona göre tezgah yatırımlarımızı yapmamız gerektiğine inanıyoruz. Bunun için uğraşıyoruz. Sektördeki ana yüklenici firmaların daha çok parça almasını bekliyoruz. Çünkü yetersiz geliyor.
Girişimcilere tavsiyeleriniz nelerdir?
Öncelikle dürüst olmalı, verdiği sözü her zaman yerine getirmeli. Ben ticarete girdiğim zaman, çek ve senetle değil ‘sözle çalışmayı’ yerine getirmek isteyen bir insandım. Bunu kendimce de başardım. Ahiliği yerleştirebilirsek o zaman daha iyi kazanç elde edeceğiz.
İkincisi; yanındaki insanlara her zaman sahip çıkacaksın. Çünkü bu bir futbol takımı gibidir. Kendi işiniz için en iyisini yapmak zorundasınız. Bu benim için de geçerli; sabah giriş saatine, öğle yemek saatine dikkat eder zamanında da SGK primlerini ödersen çalışanlarla geçimini her zaman sağlarsın.
Lider dediğin kişi karar merciinde çok iyi olmalı. Hedefimiz istikametinde gitmemiz lazım. Ben bir söz verdiysem yerine getirmeliyim. Hedefimiz her zaman daha büyük, kaliteli ve temiz iş yapmak. O yüzden de gereken neyse yapacağız. İnsan yatırımıysa insan, tezgahsa tezgah yatırımı. Ülkemize, ekonomimize, sanayimize katkı sağlamak milli bir görevdir.
Sektörün zorlukları ve size kattıkları neler?
Öncelikle disiplin katıyor. Disiplinli çalışmayı, sözünde durmayı… Çünkü karşımızdaki, evrakla çalışıyor. Evraktan kastım; sipariş emrinin tarihine uymadığınız zaman ceza alıyorsunuz. Bu da iş disiplini katıyor. İstesen de istemesen de ödevine çalıştırıyor. Mesela biz sektöre çalışmaya başladıktan sonra çok şey öğrendik. ERP aldık, atölye disiplinini sağladık. Her an biri denetleyecekmiş gibi kalite standartlarımızı yükselttik. AS9100 aldık mesela Türkiye’de çok az firmada olan bir sertifika. Piyasaya çalışmakla savunma sanayiine çalışmak arasında çok büyük fark var.
“OSSA, FİRMALARI KARDEŞ ETTİ”
İhracat yapıyor musunuz?
OSSA’nın sayesinde ilerleyen günlerde başlamayı hedefliyoruz.
OSSA’yı nasıl keşfettiniz?
Firmalardan biri OSSA’nın kurulduğunu haber verdi, üye olmamızı tavsiye etti. Biz de tavsiyelere uyarak başvurumuzu yaptık. O zaman Hilal Ünal hanımla tanıştık. Firmamızı ziyaret ettiler, üyeliğimizi kabul ettiler.
Küme size ne gibi katkılar sağladı?
OSSA’nın bence en temel özelliği; insanlarla birbirini kaynaştırması oldu. Fuar faaliyetlerinde firmalar birbirini tanıdı, uluslararası şirketlerle iletişim kurdu. Bana göre bir diğer özelliği; bütün firmaları birbirine kardeş etmesi. Emin olun ki biz rakip değiliz; hepimiz birbirimizin kardeşiyiz. Herkes birbiriyle dayanışma içerisinde. Ben bunu gördüm.