TSE, Akkuyu’nun Gözetim Hizmetlerine Talip
Dünya genelinde büyük bir pazarı bulunan muayene ve gözetim hizmetlerinde pastadan en büyük payı ABD ve Avrupa merkezli kuruluşlar alıyor. Türkiye’de de manzara farklı değil; terazi yabancı kuruluşlardan yana ağır basıyor. Bu dengenin değişmesi için milli kuruluşların geliştireceği stratejilere ihtiyaç var.
Standardizasyon, ülkelerin rekabet gücüne etki eden, küresel ticarette belirleyici bir kavram. Ülkemizde yarı kamu kimliğiyle rekabetçi bir politika izleyen Türk Standartları Enstitüsü (TSE), kısa süre önce Muayene ve Gözetim Merkezi Başkanlığı’nı OSTİM’deki yeni yerine taşıdı. Türk Akreditasyon Kurumu tarafından “A Tipi Muayene Kuruluşu” olarak akredite edilen merkez, sanayiciyle iç içe olmanın avantajlarını kullanmak istiyor.
Uluslararası piyasada tanımlı (GTIP-HS Code-Harmonized Commodity Description and Coding Systems) 96 fasıldan 90 tanesinde “Uluslararası Gözetim Şirketi” olarak yetki alan merkezin en büyük hedefi; büyük çaplı kamu yatırımlarında hizmetler sunarak kaynakların dışarı gitmesinin önüne geçmek.
Türkiye’deki muayene ve gözetim hizmetlerinin yüzde 85’inin yabancıların elinde olduğunu söyleyen TSE Muayene ve Gözetim Merkezi Başkanı Topel Gül, Akkuyu Nükleer Santrali’nin gözetim hizmetlerine talip olduklarını ifade etti. Başkan Gül’le yeni dönemdeki çalışmalarını ve hedeflerini konuştuk.
OSTİM’i seçmekteki amacınızdan başlayalım isterseniz. Burayı taşınma sebebiniz nedir?
Muayene ve gözetim çalışmalarında amaç zamanında hizmet alabilmektir. Hizmet Belgelendirme Müdürlüğü, Kalibrasyon Müdürlüğü ve Enerji Sistemleri Müdürlüğü’yle burada OSTİM, İvedik ve Sincan sanayilerinin tam ortasına konuşlanmış durumdayız. Sanayicilerimize yerinde, uygun şartlarla uygun fiyatlarla zamanında ve doğru hizmeti sağlamak istiyoruz.
Muayene gözetim olarak ihtiyari alanlarda görev yapıyoruz. Son zamanlarda İSG ekipmanlarının denetimlerine başladık. İş güvenliği ekipmanlarının muayene gözetimlerini yapıyoruz. Bunları çeşitlendirebiliriz; vinçler, caraskallar, forkliftler gibi birçok alt başlığa indirgeyebiliriz, otuz tane başlığı var iş güvenliği ekipmanlarının.
LPG tanklarının topraklama, parotoner kontrollerini, basınç testlerini yapıyoruz. Akustik emisyon eğitimleri aldırdık personelimize, akustik emisyon metoduyla basınçlı kapların, yer üstü ve yer altı tanklarının testlerini yapıyoruz.
İhracat ve ithalat yapan sanayicimize hem buradan hem de yurt dışından 23 ülkede 30 çözüm ortağımızla dünyanın her tarafından da yükleme öncesi gözetim hizmetleri vermeye başladık. Aynı zamanda diğer hizmetlerimizi de Helal Sertifikalandırma, TSE, TSEK gibi belgelendirme hizmetlerimizi de çözüm ortaklarımız aracılığıyla vermeye başladık. Suudi Arabistan’a, Yemen’e, Gabon’a, Kamerun’a ve Umman’a şu anda ikili anlaşmalarla yükleme öncesi gözetim faaliyetlerini Türkiye’de tek yetkili olarak biz vermekteyiz. Parti malı uygunluk belgesi düzenliyoruz. Sanayicimiz bu belgeyle o ülkelere gittiğinde rahatlıkla malını ihraç edebilmektedir. OSTİM’deyiz ama Türkiye’nin her tarafına hizmet veriyoruz. Türkiye genelinde bize bağlı 25 temsilcimiz var.
Diğer muayene ve belgelendirme kuruluşlarına göre en büyük avantajımız şu: Türkiye’nin her noktasında ulaşım, konaklama masraflarını dahil etmeden hizmet verebiliyoruz. Bu açıdan da ücretlerimiz diğer kuruluşlara göre daha uygun.
TSE Muayene Gözetim Merkez Başkanlığı olarak A Tipi Muayene Kuruluşuyuz. Bu bağlamda belediyelerle anlaşmalar yapıyoruz. Belediyeler istediği bir A tipi muayene kuruluşuyla anlaşarak, mücavir alanı içerisindeki asansörlerin periyodik kontrolünü muayene kuruluşuna veriyor. Biz de bu anlamda Türkiye’nin pek çok yerinde belediyelerle anlaştık ve bir yıl içinde 65 bin’e yakın asansörün muayenesi yaptık. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı nezdinde de bu işi en iyi yapan kurumun TSE olduğu dile getiriliyor.
Yaptığımız periyodik kontroller çok güvenilir. İstihdam ettiğimiz makine mühendisi ve elektrik mühendislerini çok iyi eğitimlerden geçirip, dış uzman olarak atadıktan sonra teknik yöneticilerimizle de sürekli sahada denetim yapıyoruz ve bunun güvenilirliğini sağladık.
Bildiğiniz gibi ülkemizde nükleer santral projeleri gerçekleşecek. Santrallerin yapım aşamasında muayene ve gözetim hizmetlerinde çok titiz davranılması gerekiyor. Bu hizmetlere de önemli bir kaynak ayrılacak. Biz de Akkuyu Nükleer Santrali’nin muayene gözetim hizmetlerine talibiz. Rusların Yap-İşlet-Devret modeliyle inşa edeceği santralde başlangıçtan bitişe kadar, lisanslama ihalesi ve muayene gözetim ihalesi ayrı ayrı olacak.
Milli gözetim ve muayene kurumu olarak, kaynaklarımızın dışa gitmemesi adına ne gibi görevler icra ediyorsunuz?
Türkiye’de, bizim hesaplarımıza göre 2,5 milyar euro’luk bir gözetim pazarı var. Bu pazarın yüzde 85’i yabancıların elinde. Biz muayene gözetim hizmetlerini ikiye ayırıyoruz; birincisi; export gözetim, yani yükleme öncesi ve sonrası ithalat öncesi ve ihracat sonrası veya yükleme sonrası dediğimiz, gemi geldiğinde tahliye sırasındaki gözetim hizmetleri de buna dahil. Bunların hepsine export gözetim diyoruz.
Endüstriyel gözetim ise; bir fabrikadaki tankların kontrolünden tutun, orada üretilen malzemelerin gözetiminden, vagon üreticisinin kaynak kontrolüne kadar gidebiliyor. İnşaat yapım sürecindeki gözetim işleri yani bir barajın, havaalanının, köprünün hepsinin başlangıçtan sonuna kadar gözetim hizmetleri var. Buna da endüstriyel gözetim diyoruz.
Endüstriyel ve export gözetimin Türkiye’deki pazarı tam olarak bilinmiyor. İthalat ihracat dengesine bakarak GSMH’nin yüzde 3-5’i olarak tahmin ediyoruz. Bu hizmeti alan firmalarımıza baktığımızda; bütçelerinin yüzde 5’ini muayene gözetim hizmetine ayırdıklarını görüyoruz.
Sanayiciler muayene gözetim hizmeti alırken nelere dikkat etmeli?
Öncelikle almış oldukları hizmetin doğruluğundan emin olmaları gerekir. Düzenlenen belgenin karşılığında hizmet verildi mi, verilmedi mi? Bu bizim için çok önemli ve o hizmetin mühendisler teknik elemanlar tarafından sağlanması önem arz ediyor. Burada yetişmiş elemanlarımızla teknik elemanlarımızla hizmetleri veriyoruz. Genelde bizim mühendislerle verdiğimiz hizmetleri teknisyenlerle hatta düz personelle, lise mezunlarıyla falan verdiklerini görüyoruz. Biz standartlara uygun ve nitelikli elemanlarımızla o hizmetleri yüksek kalitede veriyoruz.
“Yol gösterici konumundayız”
Son dönemler de biliyorsunuz milli uçak, milli tank, milli uydu, milli piyade tüfeği gibi çalışmalar var. Bu projelerde yer alma durumunuz nedir?
Kar amacı gütmeyen bir kamu kuruluşuyuz, aynı zamanda sanayicimizin önünü açmak içinde kurulmuş bir standart kuruluşuyuz. O anlamda sanayicimize her zaman yol gösterici konumundayız. Laboratuar da atağa geçtik. Ankara Temelli’de Türkiye’de olmayan ‘güç laboratuvarı’nı kuruyoruz. Tesisi tamamen bir laboratuvar kompleksi haline getiriyoruz. Enerji ve güç laboratuvarı da bunlardan bir tanesi.
Bursa Yenişehir’de ise otomotiv test merkezi açacağız. Şu anda yerli otomobil üretsek bile test için yurt dışına göndermek durumundayız. Otomobilin geliştirilen herhangi bir parçası veya modeli olabilir. Ülke olarak üreticiler bunları yurt dışına test ettirmeye göndermek durumundaydı. Yerli üretime bir nevi dışarıdan onay olmak durumundaydılar. Şimdi biz iki yıl içerisinde otomotiv test merkezini hazır hale getiriyoruz. Bunu da yerli otomobil üreticilerinin hizmetine sunmuş olacağız. Diğer bütün otomobil markalarına da orada yer vereceğiz, kendi otomobil ve yedek parçaları test etme imkanları sunacağız. Savunma sanayinde de muayene gözetim hizmetlerinde olmak istiyoruz.
Üniversitelerle ilişkiniz nasıl?
Üniversitelerde standardizasyon konusunda master, doktora yapılmalı ve tezler yazılmalı. Bu konunun önemine değinen literatür çalışmaları yapılmalı. Şu ana kadar maalesef üniversitelerde bu konularda yapılan çalışmalar çok az. Yurt dışında bu standartların küresel ekonomideki yeri ekonomiye etkileri, ülkeler arası ticaretteki önemi gibi birçok başlık altında çalışmalar tezler bulabilirsiniz. Akademik alanda bu konularda çalışmaların yapılması gerekli, biz bunun öncülüğünü yapacağız. Sayın Başkanımız Hulusi Şentürk Bey’in kurumun başına gelmesi ile birlikte bu konunun önemini kamuoyuna daha çok duyurma imkanı bulduk.
“Standartları koyanlar her zaman kazanır”
Standardizasyon neden önemli?
Şöyle bir örnek vereyim; Almanya, Afganistan’a 10 milyon euro’luk bir yardım yapıyor hibe olarak. Bu yardımın karşılığında Afganistan’dan sadece bir şey istiyor; yardım karşılığında “senin standart alt yapını, Deutsches Institut für Normung (DIN) normlarıyla kuracağız” diyor. Şu anda oranın standart altyapısını tamamen DIN kuruyor. Yarın orada iç savaş bitip düzen sağlanınca, ticaret için gelen ülkelere Almanya, “oyunun kurallarını ben koydum” diyecek. Oyunun kurallarını koyan kazanır. Çünkü değiştirme şansı da var. Standartları koyanlar her zaman kazanıyor. Standartları uygulamaktan ziyade, artık standartları koyarak ve uluslar arası standartları oluşturma yönünde aktif olarak rol almamız lazım.
Bir başka çarpıcı örnek; İngilizler sömürgelerinden çekildi ama tüm standartlar onlara ait. Bundan dolayı eski sömürge ülkeleri bir çok şeyi İngiltere’den almak zorundalar. Standartları koyanlar kazanıyor biz buna standartlar savaşı diyoruz. Bu nedenle çok önemli.
Geçen yıl Etiyopya ve Somali’ye karşılıksız yardım yaptık. En azından standart altyapısını biz oluşturabilirdik. Bunun gibi Suudi Arabistan’la standart alt yapılarını hazırlamak için anlaştık, eğitimlerini biz veriyoruz.
Dünyada ilk standardı oluşturan da aslında biziz. Sultan 2. Bayezid Han döneminde dünyanın bilinen ilk standardını biz oluşturmuşuz; “Kanunname-i İktisab-ı Bursa”; Bursa Belediye Kanunları diye bilinen ilk standartları biz yapmışız. Tarihimizden gelen bir standart geleneği var onu iyi bir şekilde devam ettirebilmemiz şart.