Adres :
100. Yıl Bulvarı No:101/A, 06374 OSTİM/Ankara-TÜRKİYE Telefon : 0 312 385 50 90 Faks : 0312 354 58 98 E-Posta : korhan@ostim.org.tr

"Yerli Katkı Mevzuat Düzenlemesi ile Zorunlu Olmalı"

Türk Havacılık ve Uzay Sanayi (TUSAŞ), imza attığı yerli projeler ve yardımcı sanayiye verdiği desteklerle ülkemizin yüz akı kuruluşlarından. OSTİM Gazetesi’nin sorularını yanıtlayan Genel Müdür Muharrem Dörtkaşlı, üstlendikleri projelerde, Türkiye’deki mevcut sektörel kabiliyetler ile yardımcı sanayi firmalarının kapasitelerinden azami ölçüde yararlanmak istediklerini ifade etti.
Ostim Editör
05 Ağustos 2013 08:52

Türk Havacılık ve Uzay Sanayi (TUSAŞ), imza attığı yerli projeler ve yardımcı sanayiye verdiği desteklerle ülkemizin yüz akı kuruluşlarından. OSTİM Gazetesi’nin sorularını yanıtlayan Genel Müdür Muharrem Dörtkaşlı, üstlendikleri projelerde, Türkiye’deki mevcut sektörel kabiliyetler ile yardımcı sanayi firmalarının kapasitelerinden azami ölçüde yararlanmak istediklerini ifade etti. Sivil havacılıkta yerlileşmeyi artırmak için görüşlerini de paylaşan Dörtkaşlı, “Offset ya da endüstriyel katılım uygulamasının mevzuatta yapılacak bir düzenleme ile zorunlu hale getirilmesi gerekli.” dedi.

‘Yerli katkı’ bir diğer deyişle ‘offset’ son günlerde sıkça gündeme gelmeye başladı. Özellikle savunma sanayinde çok başarılı bir uygulama alanı olan offset’in sivil havacılıkta yapılan alımlarda ‘niyet beyanı’ ile telaffuz edilmesi eleştirildi. Konuyla ilgili değerlendirmenizin ardından; sivil havacılıkta yerlileşmeyi artırıcı önlemler neler olabilir? Önerilerinizi alabilir miyiz?
Bilindiği üzere, Savunma Sanayii Müsteşarlığı tarafından uygulanan “yerli katkı” politikası, Türk savunma ve havacılık sanayi alt yapısının gelişmesinde büyük önem taşıyan bir “Sanayi Katılımı/Offset” aracıdır. Tedarik projeleri kapsamında özellikle yan sanayi ve KOBİ’lere iş verilmesine yönelik alınan tedbirler, teknolojik derinleşme ile birlikte daha fazla ve nitelikli yurt içi katılımı teşvik eden unsurlar olmuştur. Savunma Sanayii Müsteşarlığı “Sanayi Katılımı/Offset” yönergesi ile yurtdışından tedarik edilen savunma ve güvenlik sistemleri için yapılan harcamaların sanayi katılımı, ihracat ve teknolojik yetenek kazanımı yolu ile milli ekonomiye dönüşünün sağlanarak, telafi edilmesi yönünde önemli adımlar atmıştır.

Birçok ülkede başarıyla uygulanan offset, yalnız savunma tedarik projelerinde değil sivil havacılık alanındaki tedarikler ve tüm yurtdışı büyük çaplı kamu alımlarında kullanılabilecek bir düzenleme olabilir. Bu konuda 2007 yılında Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından yayınlanan “Offset Uygulamalarına” ilişkin bir tebliğ bulunmaktadır. Tebliğ, kamu kuruluşları tarafından açılan, savunma alanına yönelik olmayan ve bedeli en az 5 Milyon ABD Doları olan uluslararası ihalelerde offset anlaşması imzalanmasını öngörmekle birlikte zorunluluk ve yaptırım içermemektedir. Türkiye’de son dönemde mali boyutu büyük uçak alımları gerçekleştirildi. Ulaştırma, enerji, sağlık ve eğitim sektörlerinde yine büyük ölçekli kamu alımları yapılıyor ya da önümüzdeki dönemde yapılması planlanıyor. Yapılacak harcamaların yerli sanayimize iş payı, teknoloji yatırımı gibi uygulamalarla telafisinin sağlanması amacıyla mevzuat değişikliklerinin gerekli olduğunu değerlendiriyorum.

Büyük ölçekli kamu alımlarında ödemeler dengesinin telafi edilmesine yönelik bir diğer uygulama da tedarik yapılan ülkeye, yani ithalat yapılan ülkeye katma değeri yüksek bir Türk malının ihracatı olabilir. Örneğin nükleer santral ihalesini kazanan ülkeye o ülkenin ihtiyacına göre Türk helikopterinin, insansız hava aracının veya diğer ürünlerin ihracatı değerlendirilebilir. ANKA-İnsansız Hava Aracımızın üzerinde yalnız TUSAŞ’ın değil pek çok Türk firmasının katkısı ve ekipmanları var. Böyle nitelikli bir ihracat, hava aracı sistemi üzerinde emeği olan tüm firmalarımız için ihracat kapısını açmak anlamına gelecektir. Yapılacak mevzuat düzenlemelerine bu konu da eklenebilir.

Firma kabiliyetleri açısından masaya yatırdığımızda; eğer offset çerçevesinde bu tip bir talep gelirse, TUSAŞ başta olmak üzere sanayicimizi kapasite ve altyapı açısından nasıl değerlendirirsiniz?
Sivil havacılıkta yerlileşmeyi artırmak için offset ya da endüstriyel katılım uygulamasının mevzuatta yapılacak bir düzenleme ile zorunlu hale getirilmesi gerekli, ancak sanayi alt yapımızı da buna göre hazırlamak gerekiyor. Havacılıkta kalite ve sertifikasyon çok önemli konular. Bu sürecin tamamlanması oldukça maliyetli ve uzun sürebiliyor. Firmalar uçak üzerinde kullanılacak bir vidadan uçak parçasının üretimine, boyadan hassas yüzey işlemlerine her bir süreç için dünya havacılık kalite standartlarına göre kalifiye olmalı. İlaveten ana yüklenici firmanın kalite standartlarına göre kalite denetimlerinden geçmeleri gerekebiliyor.

TUSAŞ olarak kapasite darboğazlarımızı mükerrer yatırımlar yapmak yerine yardımcı sanayi firmalarımıza iş aktararak aşmaya öncelik veriyoruz. Firmalarımızın gelişmesine yönelik eğitim programları açıyoruz, danışmanlık veriyoruz. Havacılık yan sanayimiz, özgün ürün çalışmalarımızın da hızlanması ile özellikle son on yılda büyük ilerleme kaydetti. Savunma havacılık projelerindeki üretim miktarları sanayicimiz için yatırım yapma yönünde maliyet etkin olmayabiliyor, özgün ürünlerde geliştirme çalışmaları devam ediyor, konfigürasyon değişiklikleri yapılıyor. Sivil havacılık projelerinde ise daha çok miktarlarda ancak daha kısa sürelerde teslimat yapılması isteniyor. Firmalarımız havacılık sektörüne yatırım planlaması yaparken sektör dinamiklerini yakından takip etmeli ve bu alandaki devlet teşviklerini inceleyip mutlaka değerlendirmelidir. Bu çerçevede biz TUSAŞ olarak yardımcı sanayimizin her zaman yanında olacağız ve destekleyeceğiz.

Türk savunma sektörünün son yıllardaki mevcut profili memnun edici bir seviyede. Bu gelişimi tetikleyen başlıca faktörler sizce nelerdir?
Sektörümüzün 2012 yılı ihracatı 1.2 Milyar ABD Dolar ve toplam cirosu 4.7 Milyar ABD Dolar olarak gerçekleşti. Özgün kara, deniz ve hava platformlarımız dünya pazarlarında yer alma aşamasında. Bu sene Mart ayında OSSA’nın koordinasyonunda gerçekleşen “Savunma ve Havacılıkta Endüstriyel İşbirliği Günleri” ve Mayıs ayında gerçekleşen IDEF’13 fuarında Türk savunma ürünlerine ve firmalarına gösterilen yoğun ilgi sektörümüzün konumu açısından memnuniyet verici olmuştur.

Türk savunma sektörünün bugünkü seviyesine ulaşmasında sektörümüzün devlet politikaları ile desteklenmesinin önemi büyüktür. Sektörümüz stratejik ve öncelikli bir sektör olarak yatırım teşvikleri, teknoloji kazanımı ve yerli katkı konularında ilgili kurum ve kuruluşların desteğini almaktadır. Bu sayede sanayimizin hem teknolojk alt yapısında hem de kalifiye eleman alt yapısında önemli gelişmeler kaydedilmiştir.

Sektör stratejilerinin ve ihracat hedeflerinin belirlenmesine yönelik çalışmalar Savunma ve Havacılık İhracatçıları Birliği çatısı altında yürütülüyor. Türkiye’nin 2023 ihracat hedeflerine ulaşmasında tüm sektör oyuncularının üzerine düşen görevler var. Sektörümüzün yükselen profilinin daha da gelişeceğine inanıyoruz.

Kurum olarak son dönemlerde yoğunlaştığınız başlıkları hakkında bilgi alabilir miyiz?
Son dönemde gündemimizin birinci maddesinde özgün ürünlerimiz ile ilgili çalışmalar var, diğer yandan seri üretim projelerimizin üretim ve teslimatları devam ediyor. Diğer taraftan kamuoyu tarafından da bilinen bir kısım hisselerimizin halka açılması yönünde çalışmalar yürütüyoruz.
Özgün ürün çalışmalarımızı kısaca özetleyecek olursak; yaklaşık 2 yıl süren yer testleri, uçuş testleri ve diğer faaliyetleriyle birlikte ANKA insansız hava aracının kabul testleri başarıyla tamamlandı, seri üretim fazı için Savunma Sanayii Müsteşarlığı ile sözleşme görüşmelerimiz sürüyor. Öte yandan yurtdışı pazarlara yönelik çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam ediyor.

Başlangıç ve Temel Eğitim uçağı geliştirme projesi olan HÜRKUŞ uçağımızın uçuş testlerinin başlamasına yönelik çalışmalar devam etmektedir. Uçağımız tüm denetimlerden başarıyla geçerek, EASA (Avrupa Havacılık Otoritesi)’nden “Tasarım Organizasyon Onayı” alınmıştır. Bu yetki EASA’nın Türkiye’ye verdiği ilk “uçak tasarlama” yetkisi olmuştur. Verilen yetki, fikir aşamasından uçağı uçurana kadar TUSAŞ’ın tüm organizasyonunun uluslararası kurallara göre uyum içinde çalıştığını göstermektedir.

Şirketimiz ana yükleniciliğinde yürütülen ATAK Helikopter Programı, aviyonik ve silah sistemlerinin büyük oranda yerli olmasının yanı sıra üretim, modifikasyon ve sistem entegrasyonu faaliyetlerinin tamamen TUSAŞ tarafından yapılıyor olması açısından çok önem verdiğimiz bir projedir. Helikopterlerin en kısa sürede Türk Silahlı Kuvvetleri’ne teslimi için çalışmalar devam etmektedir.

Memnuniyetle belirmek isterim ki insansız uçak ANKA, eğitim uçağı Hürkuş ve taarruz helikopterimiz T129’un ardından kendi özgün helikopterimiz için çalışmalara başlanmış durumda. 3 Ocak 2013 tarihinde yapılan Savunma Sanayii İcra Komitesi toplantısında askeri ve sivil olarak kullanılabilecek bir helikopterin geliştirilmesi amacıyla TUSAŞ’a görev verilmişti. Türk Silahlı Kuvvetleri ve diğer ihtiyaç sahibi makamların eğitim helikopteri ve hafif sınıf genel maksat helikopteri ihtiyacının özgün tasarım bir platform ile karşılanmasını amaçlayan proje kapsamında 26 Haziran 2013 tarihinde Savunma Sanayi Müsteşarlığı ile sözleşme imzalandı. TUSAŞ’ın ana yüklenici olduğu ve Türk sanayisinin kapsamlı olarak katılımı öngörülen projede önümüzdeki 5 yıl içinde özgün helikopterimiz milli imkanlarla tasarlanacak, geliştirilecek, üretilerek testleri yapılacak ve ilk uçuşunu gerçekleştirecek.

Uzay alanında da çalışmalarımız devam etmektedir. TÜBİTAK UZAY-TUSAŞ İş Ortaklığı tarafından üretilen 2,5 m çözünürlüklü ilk milli yer gözlem uydusu (GÖKTÜRK-2) Aralık 2012 tarihinde fırlatılarak, hizmete alınmıştır. Daha gelişmiş özellikteki yer gözlem uydularına ve haberleşme uydularına yönelik çalışmalarımız devam etmektedir.

A400M Askeri Nakliye Uçağı, F-35 Müşterek Taarruz Uçağı gibi çok uluslu askeri projelerde endüstriyel ortak olarak yürüttüğümüz üretim faaliyetlerimizin yanı sıra Boeing, Airbus gibi dev firmaların yolcu uçaklarına bir kısmında tasarım sorumluluğunu üstelenerek yapısal gövde komponentleri üretimlerimiz devam etmektedir. Bu kapsamda yeni iş paketlerinin alınmasına yönelik faaliyetlerimizi de kesintisiz sürdürmekteyiz.

Yatırım ve projelerinizde önceliklerinizi öğrenebilir miyiz?
TUSAŞ olarak projelerimizdeki ana hedefimiz, özgün ürünlere sahip ve küresel rekabet gücüne ulaşmış “dünya markası havacılık ve uzay şirketi” olmak vizyonu ile Türk Silahlı Kuvvetlerimizin operasyonel ihtiyaçlarını karşılayabilecek özgün ürün ve sistem çözümleri sunabilmek ve sürdürülebilir büyüme hedefimiz doğrultusunda yardımcı sanayimiz ile topyekün büyümeyi sağlayabilmektir. Üstlendiğimiz projeler ve verdiğimiz teklifler kapsamında, Türkiye’deki mevcut sektörel kabiliyetler ile yardımcı sanayi firmalarının kapasitelerinden azami ölçüde yararlanmayı hedefliyoruz.

Bugün tüm dünya havacılık sektöründe maliyet etkin yaklaşımlar neticesinde stratejik dış kaynak kullanımı ve tedarik zinciri yapılanmaları ön plana çıkmaktadır. Yatırımlarımızı planlarken temel yaklaşımımız ana yetkinlik alanlarımız dışında kalan alanlarda ilave kaynak ihtiyaçlarımızı yeni yatırımlar yaparak çözmek yerine yan sanayi firmalarımıza iş aktararak çözmektir. Kritik alanlarda yapılması gereken ve yatırım maliyeti yüksek yatırımları kendi bünyemizde gerçekleştirerek aynı zamanda ihracat imkanlarını değerlendirmeyi hedefliyoruz. Buna örnek olarak “UMET-Uydu Sistemleri Montaj, Entegraston ve Test Merkezi” gösterilebilir. Gözlem uydularının yanı sıra büyük tonajlı haberleşme uyduları dahil yurtiçi ve yurtdışı uyduların test ve montaj ihtiyacını karşılayabilecek olan tesisin yıl sonunda hizmete alınması planlanmaktadır.

Yerli sanayinin basamak atlaması adına ne gibi çalışmalar içerisindesiniz?
İleri teknolojilere ve mühendislik alt yapımıza yatırım yapmaya devam ederek özgün ürün projelerimizde sağlayacağımız gelişmeler ile uluslararası pazarlarda daha iyi yerlere geleceğimize inanıyoruz. Bu hedeflerimizi Türk savunma ve havacılık sanayi alt yapısını kullanarak yardımcı sanayimizle birlikte gerçekleştireceğimize inanıyoruz.

Yerli sanayimizin basamak atlaması elbette süreçte yer alan tarafların bir bütün olarak basamak atlaması ile mümkündür. Tedarik makamının yerli sanayimizi destekleyici politikalar izlemesi ve uygulamasının yanı sıra, ana tasarımcı ve ana yüklenici firmaların azami ölçüde yerli sanayimizin imkanlarından faydalanması, üniversite-sanayi işbirliğinin desteklenmesi buna karşın yerli sanayimizin sektördeki gelişmeleri ve yeni üretim tekniklerini takip ederek kendini geliştirmesi önem taşımaktadır.
TUSAŞ olarak, bizimle çalışmak isteyen firmalardan öncelikle web sitemiz üzerinden “yardımcı sanayi portali” ne girerek kayıt yaptırmalarını istiyoruz. Bu firmaları daha sonra kalite ve kabiliyet açısından değerlendirmek üzere ziyaret ediyoruz. Projelere göre gerekli şartları sağlayan firmalara ihaleye davet mektubu gönderiyoruz. Tedarikçilerimizin geliştirilmesi, sektör bilgi ve pratiklerinin yaygınlaştırılması için seminerler düzenliyoruz. En son 14 Haziran 2013 tarihinde OSTİM Yönetim binasında tedarikçilerimize “Altsözleşmeci olarak TUSAŞ ile Çalışma Süreçleri” başlıklı bir seminer verdik. Öte yandan teknik bilgilerini geliştirmek isteyen alt yüklenicilerimiz için teknik eğitim programları açıyoruz. Belirli bir süre sonra ise bizimle aynı hedefler doğrultusunda ilerlemeyi arzu eden yardımcı sanayi firmalarıyla stratejik işbirliği anlaşmaları imzalıyoruz.

TUSAŞ olarak üniversite-sanayi işbirliklerine nasıl bakıyorsunuz? Akademisyenlerin sahaya inmesi ne gibi faydalar sağlar?
Şirketimiz, bulunduğu sektör ve faaliyet gösterdiği alanlar itibari ile ileri teknoloji barındıran çalışmaların içerisindedir. Dolayısıyla üniversite-sanayi işbirliği, kalifiye mühendislik alt yapısına ihtiyaç duyan çalışma sürecimizin olmazsa olmaz bir parçasıdır. Üniversitelerle işbirliğine iki açıdan yaklaşıyoruz: Birincisi havacılık, elektronik, makine ve endüstri mühendisliği gibi bizim faaliyetlerimizle ilgili temel mühendislik alanlarında yetişmekte olan gençlerimizi havacılık alanına yönlendirebilmek ve bu sayede nitelikli iş gücü kazanmak; bunu yaparken üniversitelerle imzaladığımız protokoller çerçevesinde bu bölümlerde okuyan öğrencilere uzun dönemli staj imkanları sağlıyoruz ya da bu alanlarda yüksek lisans/doktora yapmak isteyen personelimizi teşvik ediyoruz. İkincisi üniversitelerimizdeki değerli akademisyenlerimiz ile birlikte TUSAŞ’ın ihtiyaç duyduğu öncelikli alanlarda tez konuları yaratılması ve bu alanlarda yapılacak üniversite araştırma çalışmaları için sanayi alt yapısının kullandırılması yolu ile destek verilmesini sağlamaya çalışıyoruz. Ayrıca “Tersine Beyin Göçü” başlığı altında başlattığımız çalışmalar ile başka ülkelerdeki fırsatları değerlendirmek amacıyla ülkemizden ayrılmak durumunda kalan yetişmiş uzman beyin gücünü Türkiye’ye geri getirmeyi hedefliyoruz.
Üniversite-Sanayi İşbirliği alanında özel teknoloji alanlarının teknokentlerin açılması önemli bir adım olmuştur. Sanayiciler ve akademisyenler böylece pratik uygulama ve ihtiyaçları teorik bilgiler ile bir araya getirerek uygulama imkanı bulmaktadır.

KOBİ’lere bir mesaj vermek ister misiniz?
Bilindiği üzere Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın 2011 Sanayi Katılımı/Offset yönergesinde tedarik projelerinde yerli/yabancı yüklenici firmalara belli oranda yerli sanayi ve KOBİ iş payı kullanımı zorunluluğu getirilmiştir.

Bu durum KOBİ’lerimize gelişme imkanı sağlayabilecek önemli bir imkandır. Ancak ana yükleniciler açısından bakıldığında proje isterlerini tam olarak karşılayabilecek KOBİ’lerin bulunmasında güçlük yaşanmaktadır. Yüklenici taahhüt altında olmasına rağmen işi yaptıracak firma bulmakta zorlanmaktadır. KOBi’lerimizin kendilerini geliştirme yönünde mutlaka çaba sarfetmesi gerekmektedir. Öncelikle ihtiyaç makamının ne istediği, bunun KOBİ’lere ne gibi sorumluluklar getireceği mutlaka tespit edilmelidir. Savunma ve havacılık sektöründe kalite belgeleri ve süreçler için gerekli onayların alınmış olması çok önemlidir. KOSGEB, Ekonomi Bakanlığı, SSM vb ilgili kurum ve kuruluşların destek programları KOBİ’lerimiz tarafından mutlaka takip edilmelidir.

“Yapacak çok işimiz var!”
Türkiye’de doğru tedarik politikaları ve mühendislik konularına verilen önemle ihracat kabiliyetine sahip, kendine ait ürünleri olan bir sektör yaratıldı, ancak daha yapacak çok işimiz var. Özellikle dış ticarette ihracat hedeflerimizin savunma ve havacılık sektöründen gelecek katkılarla desteklenebileceğine inanıyorum. TUSAŞ olarak bugün ulaştığımız noktayı daha ileriye taşımak, rekabetçiliğimizi artırmak üzere insan kaynağı ve teknolojiye yatırımlarımızı artırarak sürdürmeye devam edeceğiz. Bu süreçte KOBİ’ler ve yardımcı sanayi firmalarımız tarafından sağlanan ve sağlanacak olan destek ve katkı Türk Havacılık sanayisi olarak bizi bugünden çok daha ileri düzeye taşımaktadır.

 

İçeriğe Yorum Yapabilirsiniz.